Değerli Dostlarım,

Pınar HOLT

24-04-2019 10:45

Geçenlerde Bostancı tren istasyonunun önünden taksiye bindim ve acil bir yere yetişmem gerekiyordu. Taksiyi kullanan 75 yaşlarında, çakır gözlü belli ki gençliğinde Yeşilçam’ın Tarık Akan’ını, Göksel Ersoy’unu aratmayacak bir amcaydı. ‘Altıntepe’ye gidebilir miyiz?’ dedim amca bir bıyık altı gülümsediğini hissettim ama gideceğim yere yetişebilmek için o kadar telaşlıydım ki, ‘amca niye güldün?’ demek aklıma bile gelmedi ama, kendisi konuya direk girdi. Keşke gideceğim mesafe kısa olmasa, keşke yetişeceğim yer acil olmasaydı da uzun uzun konuşabilseydim amcayla. Kısa mesafelik bir taksi yolculuğunda edindiğim en büyük hayat dersi, en güzel aşk hikayesiydi ve bu hikayeyi sizlerle paylaşmak istedim.

‘Kızım’ dedi amca; ‘Altıntepe dedin ya, ne zaman arabama Altıntepe’ye gitmek isteyen bir hanım binse, sen ufaksın ama hele de benim yaşlarıma yakın ise korkarım’ dedi gülerek. ‘Ne geldiyse başıma Altıntepe’li den geldi’ diye devam etti. Bu sefer ben de merak uyandı, mesaj yazarken elimde ki telefonu bıraktım kenara, amcaya yöneldim. ‘Tam 50 yıl önce Amasya’dan asker arkadaşımı görmek üzere ilk defa İstanbul’a geldim. Trenden indim ve ilk adımımı seni aldığım yer olan Bostancı’ya attım. Beni o zamanlar bir görsen, şimdiki gibi değilim; esmer, uzun boy, mavi gözler. İndiğim yerde kalakaldım, Bostancı’nın yabacısıyım, ne yöne doğru gideceğimi bilemeden sağıma soluma bakınıyorum, tam o sırada, yanıma genç bir hanım yanaştı. ‘Pardon, merhaba’ dedi. Ben de tabi geri selam verdim. Sonra hanım yanıma daha da yanaşarak ‘Efendim, bu gözler için bütün bir ömrümü feda ederdim’ demesin mi? Zaten ben de o yaşlarda 2 gram akıl var, o aklıda başımdan aldı. Hemen dedim ki ‘’Evleneceğim kız seninle! Var mısın?’ ve biz ertesi gün kendimizi nikah memurunun önünde bulduk, soy isimlerimizi nikah masasında öğrendik, ailelerimize bile haber etmedik, yıldırım nikahı ile evlendik. Neyse nikahı kıydıktan sonra 2 günlüğüne balayına Yalova’ya gidelim dedik. Ben hemen yer ayarladım, vardık Yalova’da bir restorana, oturduk masaya, baktım gelin hanım garsondan önce bana servis yapıyor, çatalımı, bıçağımı düzenliyor, suyumu ikram ediyor, anladım diyecek bir şeyi var. ‘Sizin söyleyecek bir şeyiniz varsa lütfen buyurun’ dedim. Gelin hanım, ‘efendim ben banka memuruyum’ dedi, aman dedim içimden bana piyango vurdu. Sonra devam etti: ‘Ben bankada müdürüm.’ Oğlum ikramiyenin en büyüğü vurdu dedim bu sefer kendi kendime. ‘Çalışmama devam etmemi mi istersiniz, evde oturmamı mı? Size bir danışmak istedim’ dedi. Ben de ‘Çocuklar doğana kadar çalışın efendim, evde oturup ne yapacaksınız?’ dedim ve bu konuda anlaştık. ‘Ama, bir şartım olacak’ dedim ben bu sefer. ‘Ben cumartesi, pazar çalışmam, 2 gün evde dinlenirim, diğer 5 günde kazandığım kadar yaşantımız olur ve cumartesi günleri siz ayaklarınızı uzatırsınız ben size hizmet ederim. Sabah kahvaltınız, kahveniz, öğle yemeğiniz, çayınız, akşam yemeğinizi ben hazırlar, ayağınıza getiririm’ dedim. Hanım çocuklar olana kadar çalıştı, bakıcı sorun olunca işten çıktı ama tam 50 yıldır hala her cumartesi, musakkasından, katmerine, köftesinden, sarmasına ne isterse yaparım, o ayaklarını uzatır, ben hizmetimi ederim.

Amca bunları bir nefeste anlatırken; benim gözlerim ışıl ışıl, yüzümde bir gülümseme sanki Türk filmi izler gibi hayranlıkla dinledim ne yol ne de hikaye bitsin istedim. Trafik varmış, toplantıya gecikmişim, artık önemli değildi, her şeyi bir kenara ittim, zamanı durdurdum ve o anlatılan kareleri gözümde canlandırmaya başladım. Taksiye bindiğimde neden ‘Altıntepe’ deyince güldünüz diye sordum amcaya. ‘Kızım, çünkü hanım Altıntepe’li’ dedi gülümseyerek. ‘Eskiden eşler birbirine siz diye hitap ediyorlardı, hatırlıyorum benim büyükannem de siz diye konuşurdu, biz de gülerdik o zamanlar’ dedim. ‘Kızım biz 50 senelik evliyiz birbirimize hala siz diye hitap ediyoruz’ dedi amca. ‘Neden peki?’ dedim. ‘Çünkü eşime sen diye hitap etmek basit kaçar, ona en yüksek mertebede hitap etmek isterim her zaman’ deyince, orada var olan nezaketi, saygıyı göremediğim için sorduğum sorudan utandım.

Bulmuşum ayaklı kütüphaneyi, yılların tecrübesini, işin sırrını çözenini bırakır mıyım hiç? Hemen bir soru daha sordum amcaya ‘Neden şimdi ki evlilikler kısa sürüyor sizce?’ ‘Kızım, şimdiki gençler evin içinde yaşanacakları sokakta yaşıyorlar. Eve sadece kavgası, gürültüsü kalıyor sonra şimdiki gençler birbirlerinin geleneklerine, kültürlerine, işlerine, eğitimlerine, ailesine, arkadaşlarına saygı ve hoşgörü göstermiyor. Şimdilerde gençler sadece iyi gün görmek istiyorlar, halbuki evliliğin kötü günü de var, sıkıntısı da var, parasızlığı da var. Evlilik demek; el ele verip zorluklara göğüs germektir. İyi günlerde herkes iyidir, her şey güzeldir zaten’ dedi. Amcanın cümlesi bittiğinde, gitmem gereken yere gelmiştim.

Dolayısıyla söz bitti, yol da bitti ama bu hikayeden alınacak dersler bitmedi.

DİĞER YAZILARI Kendini yeniden keşfet! 01-01-1970 03:00 Doğum Sancısı 01-01-1970 03:00 Unutma! Sen Yürüyen Bir Evrensin! 01-01-1970 03:00 Her şey titreşir! Hayat titreşimdir! 01-01-1970 03:00 Ayallerinizin Gerçekleşmesi İçin Altın Kural! 01-01-1970 03:00 Sosyal Hayata Dönmenin 7 Yolu 01-01-1970 03:00 Koronadan Kaçarken Başka Hastalıklara Tutulma! 01-01-1970 03:00 En Büyük Gücümüz Yaşama Sevincimizdir! 01-01-1970 03:00 Ne Ekerseniz Onu Biçersiniz 01-01-1970 03:00 Rehineci 01-01-1970 03:00 İmkansız Deme! 01-01-1970 03:00 Bugünü Daha Nasıl Güzel Yaşayabilirim? 01-01-1970 03:00 Hayatımın Dönüm Noktası Kitabı Okurlarını Hayatlarının Dönüm Noktasına Götürecek! 01-01-1970 03:00 Virüsler Pozitif İnsanları Sevmezler! 01-01-1970 03:00 Niyet Perdesi 01-01-1970 03:00 Sizin hiç babanız öldü mü? 01-01-1970 03:00 Sözün hangi mevsimde söylendiği sözün kendisinden daha önemlidir! 01-01-1970 03:00 Türkülere ilham olmuş ördek şimdilerde sendrom olmuş! 01-01-1970 03:00 Selvi Boylum Al Yazmalım 01-01-1970 03:00 Yapay zekâ mı organik zekâ mı? 01-01-1970 03:00 Kendi hapishanesinde sıkışıp kalan insanoğlu! 01-01-1970 03:00 Pabucunuzu dama attırmayın! 01-01-1970 03:00 Şiddet her yerde! 01-01-1970 03:00 Sosyal Medya Sarhoşluğu 01-01-1970 03:00 Video oyunları çocuğun empati yeteneğini geliştirir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni nesil doktor ya da mühendis olmak değil, ‘youtuber’ olmak istiyor! 01-01-1970 03:00 Mahremiyet eğitimi almamış çocuktan saygı ve nezaket beklenemez! 01-01-1970 03:00 Kalbim Afrin’de Kaldı 01-01-1970 03:00 Herkesin Sorduğu Soru: Ne Ara Bu Kadar Acımasız Olduk? 01-01-1970 03:00 Kadınlar insandır erkekler ise insanoğlu! 01-01-1970 03:00 Biz çocuklarımızı ihmal edersek istismarın sonu gelmez! 01-01-1970 03:00 Anne sen bana mı yoksa kendine mi üzülüyorsun? 01-01-1970 03:00 Bağırmadan Çocuk Büyütmenin Püf Noktaları 01-01-1970 03:00 Çocuklarımıza Başkalarını Önemsemeyi Öğretebilmek 01-01-1970 03:00 Çocuğunuzun en iyi arkadaşının bilgisayar, tablet ya da televizyon olmasını ister misiniz? 01-01-1970 03:00 Çocuğunuza kitap okuma alışkanlığı edindirmenin 7 yolu! 01-01-1970 03:00 Çocuklarımızı Teknolojinin Zararlarından Nasıl Korumalıyız? 01-01-1970 03:00 Kızım sustu! Ben sustum! Ve sanki tüm kâinat sustu... 01-01-1970 03:00 Çocuklarımıza Sevgiyi Paylaşmayı Ve Yardım Etmeyi Öğretmek 01-01-1970 03:00 Onlar susuyor ama siz susmayın! 01-01-1970 03:00 Biz nerede yanlış yaptık? 01-01-1970 03:00 Okullar Açılırken 01-01-1970 03:00