Daha dün gibi, okulların kapandığı gün kızımı tebrik edip ‘Önünde kocaman 90 gün var. Tatilin tadını doya doya çıkar. Bunu hak ettin’ deyişim ve kızımın gözlerinin mutlulukla parlaması…
Okulların açılmasına az bir zaman kalan şu günlerde aynı gözlerde endişe, sevinç, öfke, heyecan gözlemliyorum. Bu karmaşık duygular kızımın hem beni gülümseten hem de düşündüren şu güzel sorusuyla pekişiyor:
‘Güzel günler neden çabuk biter Anne?’
Çocuklarımız için okula başlamak; rahat geçen tatil günlerinden sonra hem zor, arkadaşlarına ve öğretmenlerine duyulan özlemden dolayı hem de sevindirici olabilir.
Yaz boyunca oyunun, denizin, parkın, sokakların tadını çıkaran çocuklarımız; televizyona, internete, geç saatte yatmaya, bizlerle daha fazla vakit geçirmeye ve bol bol dinlenmeye zaman buldular. Çocuklarla birlikte bizlerde dinlendik, tatillerimizi yaptık ve rahata alıştık.
Şimdi tekrar okul temposuna ve disiplinine uyum sağlamak, kendimizi ve çocuklarımızı adapte etmek kulağa ‘yokuş yukarı bisikletle tırmanmak’ kadar güç gelebilir. Ancak çocuklarımızı ve kendimizi hızlıca yaz rehavetinden kurtarıp, yeni okul dönemine hazırlamalı ve organize olmalıyız.
Okulların açılmasına sayılı günler var. Peki, yeni okul dönemine nasıl hazırlanmalı, nelere dikkat edilmeliyiz?
Şefkatli ve sabırlı olmalıyız. Zorlandığımız anlarda kendi çocukluğumuzu ve okul hakkında ki düşüncelerimizi hatırlamamız çocuklarımıza anlayış göstermemiz için kılavuzluk edecektir.
Yaz tatilinin bitmesi çocuğumuzla birlikte vakit geçirmemize engel değil. Özellikle okulun açıldığı ilk hafta sonları eğlenceli aktiviteler organize etmemiz bizleri ve çocuklarımızı motive edecektir.
Forma, kırtasiye, kitap alışverişi gibi okul hazırlıklarını çocuğumuzla birlikte yapıp, eğlenceli bir aktivite haline getirebiliriz. Biz ne kadar heyecanlı, pozitif ve istekli olursak, bu çocuğumuza yansıyacaktır.
Okullar açılmadan en az 1 hafta önce çocuklarımızın uyku, yemek, televizyon saatlerine düzenleme getirmek, okula alışma süreçlerine olumlu katkı sağlayacaktır.
Okulların açıldığı ilk hafta iş saatlerimizi, seyahatlerimizi ve sosyal programlarımızı hafifletip, çocuklarımıza daha fazla zaman ayırabiliriz.
Çocuklarımızla okulun hayatımıza kattığı değer ve yararları hakkında konuşabiliriz. Onların düşüncelerini dinleyip, olumsuz bile olsa saygı ve anlayış göstermeliyiz.
Okula gitme konusunda direnen ve çeşitli bahaneler yaratan özellikle ana okul ve ilkokul 1. sınıf çocuklarının, bu bahaneler arkasına sığınıp evde kalmasına izin vermemeliyiz. Okula gitmeleri konusunda mutlaka teşvik etmeli, baş edilemeyen durumlarda da okul öğretmeni ve okul psikoloğundan destek almalıyız.
Akademik ve sosyal yönden zorluk yaşayan çocukların okula dönmek istememeleri karşısında, çocuğun sorunlarına ilgi gösterip, öğretmeniyle işbirliği içinde olmalı, gerekirse ek destek almalıyız.
Üstesinden gelemediğimiz konular olursa mutlaka bir uzman görüşü almalıyız.
Unutmayalım ki; her çocuğun gelişimi, başarısı ve uyumu bir diğerinden farklıdır. Önemli olan çocuklarımızın sağlıklı ve mutlu olmalarıdır.
Yeni öğretim yılında çocuklarımıza başarılar bizlere bol şans dilerim.
Pınar Holt