Günümüzde kısa süren evliliklere baktığımızda genel olarak çiftler tarafından yapılan açıklamalar: ‘’Aramızda saygı bitti’’ veya ‘’Eşim değil artık arkadaşım olarak görüyordum’’ şeklinde oluyor.
İlişkilerin bitiminde tabi ki birden fazla sebep olabilir ancak ben konuyu bugün değineceğim ‘Çocuklarda Mahremiyet Eğitimi’ konusuna bağlamak istiyorum. Neden mi? Çünkü bana göre; çocuklukta doğru alınmış ya da alınamamış ‘mahremiyet eğitimi’ sadece çocuğun başına gelebilecek cinsel istismar riskinden korumakla yetinmez aynı zamanda çocuğun yetişkin bir birey olduğunda sosyal, iş ve evliliği dahil yaşamının her alanına olumlu ya da olumsuz etki ediyor olabilir.
Hiç düşündünüz mü?
Bu soruların birden fazla cevabı olduğunu düşünmekle beraber, bu nedenlerden bir tanesinin de çocuklukta alınamamış ‘mahremiyet eğitimine’ bağlı olduğunu düşünüyorum.
Neden mi?
Çünkü ‘mahremiyet eğitimi’ almış çocuk ileride kendine saygılı, çevresine saygılı, sınırlarını iyi bilen bir birey olarak yetişebilir.
Mahremiyet eğitimi almış çocuk, ince düşünceli, nazik ve aynı zamanda ruhu olgun bir birey olabilir.
Çocuklukta doğru mahremiyet eğitimi almış birey, kendine güvenli, sevgi dolu, duygularını ifade edebilen ve iç görüsü oldukça iyi gelişmiş, neyin doğru, neyin yanlış olacağını bilebilir.
Aslında mahremiyet olgusu biz insanoğluna dünyaya gelişimizle birlikte bahşedilmiş hediyelerden bir tanesidir. Düşünsenize 2-3 yaş arasında ki bir çocuğun ‘mahremiyet’ ne demek bilmeden, tuvaleti geldiğinde gidip kapının ardına saklanması aslında bu konunun en güzel örneği değil mi?
NE ZAMAN Kİ BİZLER!
Yazıma başlarken evlilik ve ilişkilerden bahsetmiştim hatırlarsanız. İşte belki biz anne babaların farkında olup ya da olmadan çocuğumuza veremediğimiz ‘mahremiyet eğitimi’ sonucunda; eşinin bireysel yaşamına saygı gösteremeyen hanımlar/beyler, çocuğuna/eşine duygularını gösteremeyen babalar, özel ya da sosyal yaşamda nezaket duygusu gelişmediği için iletişim problemleri yaşayan bireyler ve hatta kendi sınırlarını çizemeyen ve başkalarının sınırlarını ihlal edebilen iş arkadaşları yetiştirebiliyoruz.
Sevgili Anne ve Babalar yine bize çok iş düşüyor!
Haydi, iş başına!
Sevgiyle.
Pınar Holt