Hayırlı, rahmeti ve bereketi bol vakitlerde, faydasız işlerde istihdam edilmek, ilâhi bir ceza mıdır?
Bir maişet kazanma derdiyle bire binlerin verildiği en bereketli kazanç ikliminde nelerle meşgulüz bir iç muhasebe yapmalı.
Helal rızık kazanma gayretiyle mücadele ederken, istikamet ibremiz hakikatten yana mı değil mi bunu bir yoklamalı.
Biliyoruz; fakat kimseye hesap veya cevap vermek için değil sadece kendimize şunu soralım; "Rahmet ikliminde kazandığımızı zannederken, kaybetme yolunda koşar adımlarla gidiyor olabilir miyiz?"
Oysa düstur belliydi.
Ağaç gölgesinde mola veren yolcuyduk, ancak o kadarlık vakti olan gibi davranıp fizyolojik ihtiyaç karşılanmalı gerisinde yola revan olacak kişinin yol için hazırlanması gerektiğini hatırlamaydık!
Allah için dünyaya (mola yerine) meyil etmek bir yana yolun hakkını vermenin ızdırabından münzevi bir hayat yaşanmalı değil miydi..
Bu dünyadan sadece geçiyoruz, değmiyor alakai kalbe.
Kimseye yar olmayan süslü gelinlikli bu arkadaş herkesi yarıyolda bırakmadı mı?
Peki düzen kurma yolunda, dünyadan da nasibini unutma emrini/tavsiyesini nasıl hayatımıza hayat kılacaz?
Bunun dengesi nasıl yakalanır?
Bazı ihmaller var ki ömür sermayesinin tükenişi içinde telafisi çok zordur.
...
İmtihanda olduğumuzu, hangi iklimde nasıl muameletta bulunacağımızı, nasıl davranacağımızı, neyi seçeceğimizi izliyor şahitlerimiz.
Not alıyor ve yarın rûz-i mahşerde önümüze koyacaklar.
Hakimin kendisi şahit zira. İtiraz kapıları kapalı.
O halde rahmet ikliminde şunları da tefekkür etmeli:
Rabbim benden ne ister, ne bekler velhasıl Allah benim nasıl bir kul olmamı ister?
Ben Allah'ın istediği kulluk kalitesini ne kadar temsil edebiliyorum?
...
İmtihan bu ya!
Rabbimizin sunduğu imkanların değerlendirilmesi sürecindeki duruş ayarı bizim kulluk kalitemizi ortaya koyan bir işaret fişeğidir.
Kazancının helal haram gözetilerek temin edilmiş olması..
Dünya ukbâ dengesinin gözetilerek, bir yolcu gibi davranılması..
Kulluğun, taatin, manevi dinamiklerin sürdülerek kalitesinin arttırılması..
Zayıf kalınan alanların tesbiti, yüzleşilmesi, mahcubiyet yaşasakta itiraf edilmesi..
Ailevi, yakın çevre diyaloglarının gözden geçirilmesi, hakkına girdiğimizi düşünmediğimiz; fakat kırılmış olanlarla helalleşme yoluna gidilmesi..
Düzenli ve kaliteli bir hayat kurma gayreti.. Uyku, iş, aile, kişinin kendisine vakit ayırdığı saatlerinin olması, ibadet saatleri, okuma alışkanlıkları vs..
Bu çizelge uzatılabilir.
Bizim Rabbimizden istirhamımız, hakikat yolculuğunda sadık kardeş olmayı, sadık ve vefalı kardeşler edinmeyi lutfetmesi.
Zira nebevî müjde, Allah'ın kendisi için hayır dilediği kişiyi şöyle tarif eder:
"Allah bir emîr için hayır diledi mi ona doğru sözlü bir vezir nasib eder. Bu, ona unutunca hatırlatır, hatırladığı zaman da yardım eder. Allah emîre hayır dilemezse, kötü bir vezir musallat eder. Bu vezir, ona unuttuğunu hatırlatmaz, hatırlayınca da yardımcı olmaz." [Ebû Dâvud, Harâc 4, (2932); Nesâî, Bey'at 33, (7,159).]
Rabbim, kazanma kuşağında kaybedenlerden olmaktan şeytandan Sana sığınır gibi yine Sana sığınıyoruz.
...
Selam ve muhabbetle