"Kurdun, kırk türküsü olur.
Kırkı da ayazla ilgilidir" denir.
Her postmodern darbe konuşulduğunda, İmam Hatip, ekonomi, üretim, atılım, ağır sanayi, milli ve manevi değerlerin inşası ve ihyası konuları gündemde yer tuttuğunda hatırlayacağımız önemli bir isim vardır: merhum Necmeddin Erbakan. 28 Şubat'ın yıldönümünde kendisini yâd etmemek ne mümkün.
Vefatıyla bile ders veren Mücahid Erbakan Hoca'ya selam olsun.
....
İmam Hatip'te Kazandıklarımız!
1996 yılında Adana Merkez İmam Hatip'te Ortaokula kaydolduk. Binbir emekle kurumu ayakta tutan, çok kaliteli ve değerli Hocalarımızı tanımak nasip oldu.
Asımın nesli için ilmek ilmek dokunan emeklerin, insanüstü gayretle gecesini gündüzüne katan kâmetlerin bunca çabalarının ne ifade ettiğini çok geçmeden bizatihi tecrübe ettik.
Pansiyon, yemekhane, eski bina, taş bina, nöbetçi öğretmen, bayramlarda kurban çalışmaları, öğrenci kayıt dönemi köy kasaba yakın il ziyaretleri, ihtiyaç sahibi binlerce öğrencinin rencide edilmeden harçlık, giyim, barınma vb ihtiyaçlarının karşılanması...
İlk yıl çok anladığımız, idrak ettiğimiz değerler değildi bu konular.
...
Aylar, yıllar geçti.. Kur'an dersinde, Postalları ile sınıfa teşrif eden (!) birinin: "Başörtülü (tesettürü, inancının emrettiği gibi temsil eden liyakatli) Hocamızı ağlatarak uyarması ve sınıftan kovması ile ne ile karşı karşıya olduğumuzu o yaşta en somut haliyle anlamış olduk.
Her sabah Müdürden önce Flamalı araçları, İstiklal marşı sırasında, üst perdeden verilen irticai faaliyet ihtarları, Millî duyarlılık kasıntıları hepsi hala dipdiri..
Görevden alınanlar, baskılara boyun eğmektense onurlu istifayı seçenler, Allah'ın memuru olma şerefini tercih edenler meğer ne büyük bedeller ödemişler.
...
İslam'ın en temel hakikatlerinin okutulduğu mekteplerde, pratiğe ağırlık vererek Bürokrasiden Sivil Toplum Kuruluşlarına, Camilerden Kuran Kurslarına kadar topluma öncülük edecek liyakatli bireyler yetiştiren kurumlar hedef tahtasına oturtulmak için ideal bir malzemeydi anlaşılan.
Lise kayıt döneminde, ailelerin İstikbal endişesi ile irticacı damgası yenirse memur olamaz, makamlara gelemez diye çocuklarının İmam Hatip Kayıtlarını sildirmesi, düz liselere nakil çabaları zihnimizde hala dipdiri.
"Hocam, ailemin böyle bir tereddüdü var, farklı bir liseye nakil konuşuluyor destek olur musunuz?'' diye danıştığım müdür yardımcımızın verdiği cevap hayatımda beni daima diri tutan bir dayanak olacaktı.
"Evladım burası bizim, mücadele alanımızı terk edemeyiz, rızkı veren Allah'tır bir yere gitmiyor Kadere teslim oluyoruz."
Bu sözün sahibi Hocamız daha sonraki yıllarda, geçirdiği onca soruşturmaya rağmen, gördüğü baskılara boyun eğmediği için kınanmasına, yalnız bırakılmasına rağmen çizgisini hiç bozmadı...
Rabbim hizmetlerini makbul, daim ve bereketli kılsın.
...
28 Şubat'ın adı değişti, şekli yöntemi değişti, aktörler değişti; fakat Hak ve Hakikate savaş açanların karakteri hiç değişmedi.
Kimi zaman Kur'an Kursları, STK'lar, Vakıflar, Dernekler, İslami Cemaatler bahane edildi kimi zaman baş örtüsü, İslâmî konferans, eğitim organizasyonu, derece alan öğrencilerin namaz kılıyor oluşu..
Esasında kendi dünyası dışında derdi olmayanların görmek istemediği, İslam'ın Sancaktarlığını yapanların her zaman çok az sayıda inanmış er oğlu erler olduğu gerçeği gün yüzüne çıkmıştı.
İslami mücadelenin kahramanlarını tanımak adına iyi bir imkândı bu olaylar.
Postmodern darbe süreçleri her zaman ayrıştırma görevi görüyor zannımca. Tüm bu baskılara rağmen görev yerini terk etmeyen, İslâmî duruşunu koruyan, tevhidi hakikati olduğu gibi asrın idrakine sunmaktan vazgeçmeyen, Dini Mübini İslam'ın yeryüzünde neşvü nema bulması için faaliyetlerine ara vermeyen, ilayı kelimetullah ve cihad vazifesini taviz vermeden sürdüren değerli kişileri ve yapıları nazara veriyor.
Bunun bir bedeli oluyor tabi.
Herkesin haklarını konuştuğu bir dönemde;
Sorumluluklarının peşine düşenler, elbet en derin duygularına kadar sınanacak samimiyet testinden geçecektir.
Zira her iddia ispata muhtaçtır!
Kömür ile elmasın ayrıldığı hararetli ortamda imtihanı kazananlardan olabilmek duasıyla...