Sizin hiç babanız öldü mü?

Pınar HOLT

17-12-2019 11:41

Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü, kör oldum!
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu, kör oldum!
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü, kör oldum!
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Şöylelemesine maviydi, kör oldum!
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu, kör oldum!
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?

Değerli Dostlarım,

Bizim evde her ay izlenecek tiyatro oyununu kızım seçer, ben biletlerini alırım. Oldukça adil bir iş bölümü değil mi? Yine kızımın isteğiyle geçen sene gittiğimiz ‘Üstü Kalsın’ oyununda Cemal Süreyya’nın şiirlerini, tiyatro oyuncusu Hakan Gerçek’in sesinden ve yorumundan dinlemiştik. Yazımın başındaki dizeler ise oyunun ilk giriş şiiriydi ve oyuncu şiiri öyle etkili, öyle yaşarmış gibi okumuştuki, bütün salonun buz kestiğini hissetmiştim. Diğer bir yandan da oturduğum koltukta yüzüm sahneye dönük ama gözüm, aklım, kalbim babasını uzun bir süredir göremediği kızımın üzerinde ‘Acaba ne hissediyor? Üzülüyor mü?’ diye düşünürken, onun burnunu çektiğini ve göz yaşlarını sildiğini şahit olmuştum. Hiç bir şey yapamadım değerli dostlarım. Kafamı yana çevirip kızımla göz göze bile gelemedim, yüzleşemedim. O akşam, o buz kestiğimiz tiyatro sahnesinde, kızım şiire, ben ise kızıma ağladım.

Tiyatro sonrası eve geldiğimde içimin alev alev yanmasını dindirebilmek için oturup bir köşe yazısı bir de kızıma şiir yazmıştım o gece. Yaklaşık bir senedir defterimde yarım kalan bu yazıyı tamamlayıp paylaşmanın sanırım artık zamanı gelmiş.

Hangi yaşta olursak olalım, çeşitli sebeplerle ebeveynlerimizden ayrı kalmamız yada onları ebediyen kaybetmemizin ruuhumuzda bıraktığı izleri hep hatırlıyoruz değil mi? Üzerinden uzun yıllar geçse bile ya bir şiirde, ya bir türküde, ya bir tiyatro sahnesinde yada gittiğimiz bir yerde, o burnumuzun direğini sızlatan acıyla karışık özlem karşımıza çıkıveriyor.

O halde gelin bu yazımızda çocuğun anne yada babaya özlem duyarak yaşamak durumunda kaldığı, boşanma konusunu irdeleyelim. Boşanma sürecini yaşamış bir ebeveyn olarak, diğer tüm ebeveynler gibi bu süreçten geçerken aklımda olan iki önemli soruyu kendime defalarca sorduğumu hatırlıyorum dostlarım. Birinci sorum; ‘Evliliği kurtarmak için yeterince çaba sarf ettim mi ve sabır gösterdim mi? İkinci sorum ise; ‘Çocuğum boşanma sürecinden ne kadar az etkilenebilir?’ idi.

Ebeveynlerin boşanması kimi çocuk için şok etkisi yaratabilir, yaşamının alt üst olduğunu hissedebilir, ebevenylerin bir tanesinden ayrı yaşamak çocuğa acı verebilir, stres, üzüntü, öfke, kendini suçlama gibi duygular hisstemesine neden olabilir. Okuyanlar hatırlayacaktır, kendi boşanma sürecimde yaşadıklarımız ve kızıma yansıması ile ilgili bundan bir kaç sene öne ‘Kızım Sustu! Beni Sustum! Sanki Kainat Sustu!’ başlıklı bir yazı yazmıştım ve o yazıda geçen hikayede de zamanın her şeyin ilacı olduğuna şahit olmuştuk. Araştırmalar, boşanmanın ardından ilk bir yada iki yılın çocuk için zorlu bir süreç olduğunu, eğer ebeveynler arası sağlıklı bir iletişim devam edebiliyorlarsa, çocukların bir süre sonra kendi rütin hayatlarına geri dönebildiklerini gösteriyor. Üzülerek belirtmem gerekiyorki, bazı çocuklar için ise durum bu kadar basit olamayabiliyor ve onarılamayan, tüm yaşam boyu sürebilecek sorunlar oluşabiliyor.

ÇOCUĞUM BOŞANMA SÜRECİNDEN EN AZ NASIL ETKİLENEBİLİR?

Önceki satırlarda bahsettiğim gibi boşanma kararı alırken, her ebeven gibi kendime, ‘Bu süreçten çocuğumu nasıl uzak tutabilirim, en az etkilenmesini nasıl sağlayabilirim?’ sorularını sormuştum. Gelin biraz da bu sorunun cevaplarına değinelim:

Unutulmaması gereken en önemli konu, ebeveynlerin birbirinden boşandığıdır, çocuktan değil. Boşanma ardından genelde çocuk annede kaldığı için, baba ile olan ietişimi etkilenebiliyor. Her iki ebeveynde çocuğun hayatından kopmamalı, sıcak iletişimi arayarak, konuşarak, görüşerek, mesajlaşarak devam ettirmeli. Boşanma süresince ve sonrasında ebeveynler arası sorunlar, tartışmalar devam edebilir. Bu süreç çocuğa hissetirilmeden ve yansıtılmadan atlatılmalı. Boşanma sürecini yaşayan çocuklarda yalnız kalma, gelecek kaygısı, kaybetme korkusu oluşabilir. Çocuğun sevildiği ve güvende hissetmesi sağlamalı. Problem çözme becerisi olan çocuklar, boşanma sürecini daha rahat atlatabildiğinden,çÇocuğa duygu, düşünce ve davranışlarının sağlıklı bir biçimde yönetimi öğretilmeli. Boşanma süreci ve sonrasında ebeveynler tarafından çocuğun uyması gereken kurallar yok sayıbiliyorlar. Oysaki, ebeveyn ile çocuk arasında güvene dayalı ilişkinin yolu, kurallar ve onların uygulanmasından geçer. Çocuğun yaşına uygun tutarlı bir disiplin sergilenmeli. Çocuk akademik başarısı, duygu, düşünce ve davranışlarını sağlıklı yönetebilmesi, kendi ve çevresiyle barış içinde yaşayabilmesi için, önce kendi ebeveynleriyle sağlıklı, sevgi ve ilgi dolu bir iletişim içinde olmalı. Boşanma sebebiyle aile içinde oluşan bu değişikliğe uyum sağlayabilmek, kaygı ve stres seviyemizi azaltabilmek ve çocuğumuzu bu durumdan zarar görmesini engelleyebilmek için gerektiğinde hem kendimiz hem çocuğumuz için biz uzman yardımı almalı.

Çocuklarımızla doya doya, güzel anılar biriktirebildiğimiz, mutlu bir yıl diliyorum hepimize.

Pınar Holt

Yazar, Davranış Bilimci, Konuşmacı

Web: http://www.pinarholt.com/

Instagram: @pinarholtofficial

Linked-in: Pinar Holt

Kaynak: www.verywellfamily.com | Amy Morlin, LCSW | Ağustos 06, 2019

DİĞER YAZILARI Kendini yeniden keşfet! 01-01-1970 03:00 Doğum Sancısı 01-01-1970 03:00 Unutma! Sen Yürüyen Bir Evrensin! 01-01-1970 03:00 Her şey titreşir! Hayat titreşimdir! 01-01-1970 03:00 Ayallerinizin Gerçekleşmesi İçin Altın Kural! 01-01-1970 03:00 Sosyal Hayata Dönmenin 7 Yolu 01-01-1970 03:00 Koronadan Kaçarken Başka Hastalıklara Tutulma! 01-01-1970 03:00 En Büyük Gücümüz Yaşama Sevincimizdir! 01-01-1970 03:00 Ne Ekerseniz Onu Biçersiniz 01-01-1970 03:00 Rehineci 01-01-1970 03:00 İmkansız Deme! 01-01-1970 03:00 Bugünü Daha Nasıl Güzel Yaşayabilirim? 01-01-1970 03:00 Hayatımın Dönüm Noktası Kitabı Okurlarını Hayatlarının Dönüm Noktasına Götürecek! 01-01-1970 03:00 Virüsler Pozitif İnsanları Sevmezler! 01-01-1970 03:00 Niyet Perdesi 01-01-1970 03:00 Sözün hangi mevsimde söylendiği sözün kendisinden daha önemlidir! 01-01-1970 03:00 Türkülere ilham olmuş ördek şimdilerde sendrom olmuş! 01-01-1970 03:00 Değerli Dostlarım, 01-01-1970 03:00 Selvi Boylum Al Yazmalım 01-01-1970 03:00 Yapay zekâ mı organik zekâ mı? 01-01-1970 03:00 Kendi hapishanesinde sıkışıp kalan insanoğlu! 01-01-1970 03:00 Pabucunuzu dama attırmayın! 01-01-1970 03:00 Şiddet her yerde! 01-01-1970 03:00 Sosyal Medya Sarhoşluğu 01-01-1970 03:00 Video oyunları çocuğun empati yeteneğini geliştirir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni nesil doktor ya da mühendis olmak değil, ‘youtuber’ olmak istiyor! 01-01-1970 03:00 Mahremiyet eğitimi almamış çocuktan saygı ve nezaket beklenemez! 01-01-1970 03:00 Kalbim Afrin’de Kaldı 01-01-1970 03:00 Herkesin Sorduğu Soru: Ne Ara Bu Kadar Acımasız Olduk? 01-01-1970 03:00 Kadınlar insandır erkekler ise insanoğlu! 01-01-1970 03:00 Biz çocuklarımızı ihmal edersek istismarın sonu gelmez! 01-01-1970 03:00 Anne sen bana mı yoksa kendine mi üzülüyorsun? 01-01-1970 03:00 Bağırmadan Çocuk Büyütmenin Püf Noktaları 01-01-1970 03:00 Çocuklarımıza Başkalarını Önemsemeyi Öğretebilmek 01-01-1970 03:00 Çocuğunuzun en iyi arkadaşının bilgisayar, tablet ya da televizyon olmasını ister misiniz? 01-01-1970 03:00 Çocuğunuza kitap okuma alışkanlığı edindirmenin 7 yolu! 01-01-1970 03:00 Çocuklarımızı Teknolojinin Zararlarından Nasıl Korumalıyız? 01-01-1970 03:00 Kızım sustu! Ben sustum! Ve sanki tüm kâinat sustu... 01-01-1970 03:00 Çocuklarımıza Sevgiyi Paylaşmayı Ve Yardım Etmeyi Öğretmek 01-01-1970 03:00 Onlar susuyor ama siz susmayın! 01-01-1970 03:00 Biz nerede yanlış yaptık? 01-01-1970 03:00 Okullar Açılırken 01-01-1970 03:00