Tevâzu ve Kibir - 2

Cevahir AYDIN

02-07-2022 11:29

Kibrin büyüsüne kapılmış, muhataplarını hakikaten üstün bir zat gibi gören, ona itaat ve sadakatini sunmak için gayret üstü bir çaba ve teslimiyet içinde olan insanlar etrafını kuşatacak ve onu derin girdabın içine daha da çekeceklerdir.

Zira zayıf iradeli bu mizaçlar kibir sahibine bu şekilde yakın durur ki bunun karşılığında başı okşansın da korunup kollansın ister. Böyle davranarak sevildiğini düşünerek ruhsal bir doyum yaşayacağını düşünür.

Değil mi ki her zaman ve mekânda bu haz ile yaşayanlar kibirli kişinin kibrini cilalamayla ömür tüketirler. Allah muhafaza buyursun bizleri..

Tevazudan uzak, aslını ve aczini unutmuş bireyler başkalarını kendinden aşağı görme noktasında çok mahirdirler.

Onlar kendini hemen her konuda bilgili ve yeterli zanneder. Üstün meziyetlerle donatılmış olduğuna inanır. Hangi koşulda olursa olsun hiçbirşeyi unutmadığına, hata yapmadığına inanan, başkalarına yakınlık ve alaka göstermeyi bir lütuf zanneden bu insanlar; esasında içten içe en derininden yaşadıkları değersizlik korkularını bu kibirleriyle baskılamaya çalışan sahte VİP'lerdir.

Hayatın olağan akışında birçok insanın meşguliyet alanlarındaki başarısıyla kendi sahasında Vip tanımını gerçekten hak ediyor olabilir. Eyvallah. Fakat daha önce değindiğimiz gibi en nihayetinde o da bir beşer bir kul olarak kimselerden daha önemli daha değerli olmadığını bilir.

Üstünlük ölçütümüz, Allah'tan en çok haya eden en çok emirlerine riayet eden daha üstündür. Beşeri imkan ve meziyetler üstünlük sebebi değildir.

 

Bu ince çizgiyi koruyanlar sahip olduklarının hakiki sahibini hatırlayıp, ikrar edip şükredenler, tevazuyu elden bırakmazlar. Kendilerine lutfedilenleri mutlak bir üstünlük gibi görmekten haya ederler. Başkalarına karşı bir tahakküm, bir tepeden bakma, fertlerin kendisine tabi olmalarını bekleme, sürekli imtiyazlı bir muamele ve özel ilgi bekleme gibi basit düşüncelerden kaçınırlar. Sahip oldukları kendilerini mü'min ahlâkı olan tevâzu ve mahviyet mertebesinden düşürmesin için sürekli Rabbine şükranını sunar.

 

Alçakgönüllü ve mütevazi olan bu şahsiyetler muhataplarının sosyo ekonomik durumlarına, mesleki konumlarına veya statülerinin seviyesine takılmaksızın onları insan olarak kendisine eşit bireyler olarak görür ve öyle davranır.

 

Kendi grubunun, cemaatinin, üyesi olduğu siyasi partisinin, iş çözme yönteminin, aile görüşünün mutlak doğru olduğu iddiasına girmeden farklı düşüncelere saygı duyar, kucak açar.

 

Elbet her insan bu tevazu sahiplerinin duruş ve tutumlarını taşıyamayabilir. Anlam da veremeyebilir.

 

Çünkü bu kişileri eğitimleri, sosyo-ekonomik seviyeleri, ünlü veya popüler olmaları gibi nedenlerle gözlerinde fazla büyütmüş, kendileriyle eşdeğer olmadıkları algısına kapılmış olabilirler.  Bazıları kendi ezilmişlik duygusunu telafi etmeye çalışırken bu alçakgönüllülüğü, bu tevazûyu suistimal etmeye çalışabilir. Kendini bilmezlikle tanımlayacağımız bu davranışlar tevazû gösteren kişinin kırmızı çizgilerine dayanınca hoşgörü ortadan kalkabilir ve bazı hoş olmayan sonuçlar da doğurabilir tabi. Bu tip insanlara karşı alçakgönüllü olurken ölçülü olmakta yarar var. Kendi eksiğini kusurunu görmek de bir insani gelişim konusudur ve bu bazı kişiler bundan yoksun olunca, biraz alçakgönüllülük gösteren kişilerin bu tutumlarını fırsat bilerek onlarla kendini eşit görmenin tadıyla kantarın topuzunu kaçırabilirler.

 

Dolayısıyla kendini başkalarından gerçekte olduğundan daha önemli ve üstte görme algısı aslında kişilik psikolojisi açısından normal kabul edilen bir durum da değildir. Hatta bir çok bakımdan bir kişilik bozukluğu olan narsisistik kişilik bozukluğu ile de örtüşmektedir. Fakat her ne hikmetse kibirli insanlar bir şekilde kendilerine inanan bir teba bulmakta da pek zorlanmazlar. Belki de ulaşılmaz, yetişilmez ve üstün görünmek bir tür cazibe yaratıyor ve insanların bir kısmını çekiyor, o kibirli kişinin nezdinde onlar da kendilerini daha değerli hissediyor olabilirler. Psikolojik açıdan pek de sağlıklı olmayan bir durumdur bu...

DİĞER YAZILARI Nûr’un Dağıttığı Sisler 01-01-1970 03:00 Kalbin Kalibrasyonu 01-01-1970 03:00 Hira'sını Arayan Varlık 01-01-1970 03:00 Adaya Yolculuk 01-01-1970 03:00 İnsan Olmak, Yolda Olmak 01-01-1970 03:00 İstiğfar Parantezi 01-01-1970 03:00 Kimin Doğrusu 01-01-1970 03:00 İnci Sancının Mahsulüdür 01-01-1970 03:00 Gerçeklik ve Hakikat 01-01-1970 03:00 İcabet Mührü-1 01-01-1970 03:00 Deprem Çocuklarının Dili 01-01-1970 03:00 İbret’in İktidarı-2 Ne Zaman İbret Almaya Başlar İnsan! 01-01-1970 03:00 İbret’in İktidarı - 1 01-01-1970 03:00 Rafta Unutulanlar 01-01-1970 03:00 Günle Vedalaşmak - 2 01-01-1970 03:00 Günle Vedalaşmak - 1 01-01-1970 03:00 Kendini görmeye gücün var mı! 01-01-1970 03:00 Hasat Yasası 01-01-1970 03:00 OL DER HAYIR OLUR 01-01-1970 03:00 Rızkın Rotası-2 İdeal İnsan 01-01-1970 03:00 Olanlar ve Ölenler 01-01-1970 03:00 Tevâzu ve Kibir - 1 01-01-1970 03:00 Konup Göçenler 01-01-1970 03:00 Sükûn Bulma Hadisesi 01-01-1970 03:00 Ruh Zerâfet Kazanınca 01-01-1970 03:00 Anlamakla Başlar Yolculuk 01-01-1970 03:00 Çağın Gürültüsü Ve Sûkut-2 01-01-1970 03:00 Çağın Gürültüsü Ve Sûkut 1 01-01-1970 03:00 Dayatılan Normlar Ve Mümince Duruş 01-01-1970 03:00 Takvâ Ve Fücûr Mücadelesi 01-01-1970 03:00 Diri Hayat Sahipleri 01-01-1970 03:00 Dijital Göçmen Jenerasyonu 01-01-1970 03:00 Hoyratça Tüketiyoruz! 01-01-1970 03:00 Tebessüm Et, 'Selam' De, Geç 01-01-1970 03:00 Hayat kalitesi açısından 'söz' 01-01-1970 03:00 Özsaygının Korunmasında Duygu Yönetimi 01-01-1970 03:00 Sahi Kul Hakkı Neydi! 01-01-1970 03:00 İrade İnşasında Köşe Taşları 01-01-1970 03:00 Toprağa Verdiğimiz Değerler 01-01-1970 03:00 Olaylar, İmtihanlar Bizim İçin Gelirler! 01-01-1970 03:00 Yitik Asrın, Yiğit Gençlerine Dair 01-01-1970 03:00 27 Şubat'ta 28 Şubat'a Veda 01-01-1970 03:00 Kazanma Kuşağında Kaybedenler 01-01-1970 03:00 Kuyu'nun Yusuf'a Kavuşması 01-01-1970 03:00 Hakikatin Tellali Olmak! 01-01-1970 03:00 Hakikat Gözlüğüyle Bakmayı Beceremiyoruz! 01-01-1970 03:00