Toprağa Verdiğimiz Değerler

Cevahir AYDIN

12-04-2021 09:39

Akrabalık ilişkileri/Haklı Olmak

Birlikte olma halini temsil eden akrabalık; aile büyüdükçe, farklılıklar artıp etki alanı büyüdükçe talep alanı çeşitlenmeye ve genişlemeye başlar. Atadan dededen kalanlar, kazanılan imkanlar, eğitim durumu, evlilik durumu, büyüklük küçüklük, sizin veya bizim kavgaları vs. konusu uzar gider.  Tüm bunların akabinde bu ilişkiler yumağı iktidar savaşına girer bir zaman sonra. Zira beklenti zamanla hırsı öfkeyi tetikler.

Fayda beklentisi artmaya başladıkça, kapasitesi aynı olan, kısıtlı kaynaktan beklenen talep fazla olur, çakışmalar başlar. Ev, araba, kariyer, yaşam standardı kıyaslamaları huzursuzlukların temel kaynağını oluşturur. Dillendirilen konular, kıyaslamalar, arızalara takılmalar, dünü bugüne taşıyıp yarınlara huzursuzluk biriktirmeler bu kaynaktan beslenir.

Bu işaretler bizim toplumsal bir arızamızı göstermektedir.

Biz bireyselleşemiyoruz. Bir grubun, çarpık da olsa ailevi ilişkilerin içinde kalmayı tercih ediyoruz. Bazen zorunlulukla bazen çıkmak istemediğimiz konfor alanı tercihimizden kaynaklı o alanı terk edemiyoruz, çarpık ilişkiler yumağı da olsa güvenli geldiğinden o alana sıkışıp kalıyoruz. Çünkü o topluluklar içerisinde insan daha güçlü hissediyor. Güçlü ve güvende olmak için soyadımızla, aile yapımızla birlikte olmak istiyoruz. Sonra ailenin içerisinde imkanlar kıyaslanıp “Olanın, olmayana borcu vardır” sözü gelişiyor.

Bizde iki türlü hareket bu; anne babanın artık bir yere çekilmesi gerekiyor. Bireyin aile sisteminden uzaklaşıp kendi kanatları ile uçması gerekiyor. Zira kendi kanatları ile uçmayı öğrenmiş müstakil hayatlarını kurmuş kişilerin akrabalık ilişkileri daha kalitelidir. Herkes birbirinden borç değil, herkes birbirine hediye sunmuş olur. Tam aksi durumda kimse bireyselleşip güçlenemediğinde, aynı kaynakları birlikte kullanmaya çalışacağından sürekli huzursuzluk oluşur.

Ama bireyselleşmişler, kendi güçlerini keşfetmiş ve bulmuş olanlar, bayramda seyranda orada burada bir araya geldiklerinde herkes birbirine en güler yüzünü hediyeleşmeyi sunarlar. Çıkarsızlık, safiyane akrabalık grup birlikteliği herkese fayda sağlarken, bu ilişkilerden medet ummak fayda devşirmeye çalışmak arızalıdır. Ki bu arızalar zamanla başkalarının hayatına müdahaleye varan dedikodu ve rahatsız edici konuşmalara kadar uzanır ve ilişkileri yorar.

Bireylerin gündelik hayatında, bayramda seyranda, hastalıkta cenazede, çalışma hayatında veya özel günlerinde nasıl yaşadığı, konfor alanındaki imkanlarını sorgulamak konuşmak ortaya dökmek tam anlamıyla bireyin güven alanını ihlaldir.

Yapılan ihlaller neticesinde rahatsız olanlarla rahatsız edenler arasında küsmeler, kırgınlıklar, anlaşmazlıklar hayatı yaşanılmaz kılar.

Herkesin birbirine saygı duyması, muhatabının (akraba veya öz kardeş de olsa) müstakil bir hayatının olduğunu, kendi sistemi olduğunu, kendi hayatı olduğunu, kendi tekamülünde yürüdüğünü bilmesi, görmesi, onaylaması, kabul etmesi ve bunu muhatabına sunması gerekir.

Bunları yaparsak akrabalık çok güzel bir şey. Bunu yapamadığımızda ortak suç işliyoruz.

Bu suç ilişkisi bizi zamanla hasta dahi edebiliyor. Kendimizi ifade edemediğimiz için bir türlü uzaklaşamadığımız için nazikçe hayır diyemediğimiz için, çok büyük baskı unsuru olarak karşılaştığımız o kıskaçtan çıkamadığımız için agresif çıkışlarla karşılıklı haklara giriyoruz.

Biraz nefes alacağımız bireysel alana çıkma cesareti göstermeyince, ne başarılar başarı oluyor ne mutluluklar mutluluk ne de hüzünler hüzün oluyor. Her duygunun veya imkanın tadı da kalitesi de düşüyor maalesef.

Daima işin içinde hased, yargı, kavga, dövüş oluyor. Oysa bu hayat çok kısa bir hayat. Yarınlarda yaşanacak pişmanlıklar gelmeden önce; herkesi özgür bırakmalı, herkesten herşeyi talep etmemeli yaşam alanına girmekten, konuşmaktan sorgulamaktan kaçınmalıyız vesselam…

 

Cevâhir / Küçük Dünyam Yazıları

DİĞER YAZILARI Nûr’un Dağıttığı Sisler 01-01-1970 03:00 Kalbin Kalibrasyonu 01-01-1970 03:00 Hira'sını Arayan Varlık 01-01-1970 03:00 Adaya Yolculuk 01-01-1970 03:00 İnsan Olmak, Yolda Olmak 01-01-1970 03:00 İstiğfar Parantezi 01-01-1970 03:00 Kimin Doğrusu 01-01-1970 03:00 İnci Sancının Mahsulüdür 01-01-1970 03:00 Gerçeklik ve Hakikat 01-01-1970 03:00 İcabet Mührü-1 01-01-1970 03:00 Deprem Çocuklarının Dili 01-01-1970 03:00 İbret’in İktidarı-2 Ne Zaman İbret Almaya Başlar İnsan! 01-01-1970 03:00 İbret’in İktidarı - 1 01-01-1970 03:00 Rafta Unutulanlar 01-01-1970 03:00 Günle Vedalaşmak - 2 01-01-1970 03:00 Günle Vedalaşmak - 1 01-01-1970 03:00 Kendini görmeye gücün var mı! 01-01-1970 03:00 Hasat Yasası 01-01-1970 03:00 OL DER HAYIR OLUR 01-01-1970 03:00 Rızkın Rotası-2 İdeal İnsan 01-01-1970 03:00 Olanlar ve Ölenler 01-01-1970 03:00 Tevâzu ve Kibir - 2 01-01-1970 03:00 Tevâzu ve Kibir - 1 01-01-1970 03:00 Konup Göçenler 01-01-1970 03:00 Sükûn Bulma Hadisesi 01-01-1970 03:00 Ruh Zerâfet Kazanınca 01-01-1970 03:00 Anlamakla Başlar Yolculuk 01-01-1970 03:00 Çağın Gürültüsü Ve Sûkut-2 01-01-1970 03:00 Çağın Gürültüsü Ve Sûkut 1 01-01-1970 03:00 Dayatılan Normlar Ve Mümince Duruş 01-01-1970 03:00 Takvâ Ve Fücûr Mücadelesi 01-01-1970 03:00 Diri Hayat Sahipleri 01-01-1970 03:00 Dijital Göçmen Jenerasyonu 01-01-1970 03:00 Hoyratça Tüketiyoruz! 01-01-1970 03:00 Tebessüm Et, 'Selam' De, Geç 01-01-1970 03:00 Hayat kalitesi açısından 'söz' 01-01-1970 03:00 Özsaygının Korunmasında Duygu Yönetimi 01-01-1970 03:00 Sahi Kul Hakkı Neydi! 01-01-1970 03:00 İrade İnşasında Köşe Taşları 01-01-1970 03:00 Olaylar, İmtihanlar Bizim İçin Gelirler! 01-01-1970 03:00 Yitik Asrın, Yiğit Gençlerine Dair 01-01-1970 03:00 27 Şubat'ta 28 Şubat'a Veda 01-01-1970 03:00 Kazanma Kuşağında Kaybedenler 01-01-1970 03:00 Kuyu'nun Yusuf'a Kavuşması 01-01-1970 03:00 Hakikatin Tellali Olmak! 01-01-1970 03:00 Hakikat Gözlüğüyle Bakmayı Beceremiyoruz! 01-01-1970 03:00