Namus demek dokunulmaz değerler demektir. O da Dinimizdir, Ailemizdir, İffetimizdir.
Buna sıkıntılara sebep olan CEDAW ve İstanbul Sözleşmesidir.
Kim hangi niyetle bu kadar değerlerimizden ödün verdi/veriyor anlamakta zorlanıyorum.
Avrupa Birliğine girme hevesleri ile;
*Aile yapımız dağılacaksa,
*İffet kavramımız örselenecekse,
*Dinimiz devletimizden/hayatımızdan uzak tutulacaksa,
Avrupa Birliğine girsek ne olacak girmesek ne olacak?
CEDAW ve İstanbul Sözleşmesinin icabını yerine getirmek tam da bu anlama geliyor, maalesef!
Bu sözleşmeler kadını sokağa mahkûm ediyor,
Belden aşağı kadına özgürlük getirerek özünü kirletiyor,
Kadını işe aşa teşvik ederek evi annesiz bırakıyor, neslin devamını engelliyor,
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ile kadın erkeği karşı karşıya getirerek hayatın tadını kaçırıyor,
Cinsel eğilim hakkı ile LGBT vb. oluşumlara alan açıyor,
Eşcinselliğin kapısını aralayarak insanlığın yüz yarası olan livataya(Erkek-Erkeğe) birleşmenin yolunu açıyor, ayrıca böyle bir birlikteliğe yasal bir güvence sözleşmelere imza koyan devletlerden isteniyor.
Yetmiyor bu sözleşmelere aykırı olan Kur’anın ayetlerine dahi tahammül etmiyor.
Diyanet Reisimiz Prof.Dr.Ali Erbaş’ın okuduğu hutbeye yapılan suç duyurusu dayanağını bu sözleşmelerden alıyor, maalesef!
Düşman mayamızı bozarak bu tür ayak oyunları ile ruhumuzu esir almaya çalışıyor.
Bu sözleşmeleri devre dışı bırakmazsak bu devlet uğruna ölen şehitlere hesap veremeyiz bilesiniz.
İnsanlık düşmanı karanlık bir odaktan yönlendirilen şeytanın paralı askerleridirler bu eşcinseller, onlar görevini yapıyor, bize düşen bu sözleşmeleri feshedip, bu tür dermeklerin çalışmalarını illegal sınıfa koyup bu ahlaksız akıma dur deyip, insanca yaşamanın yollarını aramaktır.
Gençlerimizin için evlenmenin yollarını gösterip, evlenenlere katkı verip, evliliği bir değer haline getirmektir.
Ev hanımlığı cazip hale getirmektir,
Kadına anne olma fırsatını vermektir,
Başka bir ifade ile insanca yaşamanın, insanca mutlu olmanın yollarını açmaktır.
Bir İslam toplumunda zina ucuz ve suç değilse, evlilik zor ve geç evlilik yasak ise hayat böyle alt üst olmaya mahkumdur.
Diyanet Reisimiz Prof.Dr. Ali Erbaş’ın Dinen en yüce makam olan minberde Cuma Hutbesinde “…evlilik dışı beraberliğin zina olduğu, zinanın dinen büyük günah sayıldığı ve bazı ağır hatalıklara sebep olduğu, eşcinselliliği lanetli bir birleşme tarzı olduğu ve HİV virüsünün bulaşmasının baş sebeplerinden biri olduğunu..” söylemesi gayet yerinde ve söylemesi gereken bir tespit iken sözde İnsan hakları derneği İHD’nin onun hakkında suç duyurusunda bulunması kabul edilemez. Ama gel gör ki hükümetlerin devlet adına imza koyduğu CEDAW ve İstanbul Sözleşmeleri onlara bu şikayet hakkı vermektedir.
Hem sosyal medyada hem basın açıklamalarıyla, açılan imza kampanyasıyla kamuoyunun Diyanet Reisimize verdiği destek beni sevindirdi.
Meclis Başkan Vekillerimizden Ali Özkaya’ün “Allah’ın dediği bizim için önemlidir” demesi de ayrı bir değer taşıyor doğrusu.
Yapılacak şey şu Meclisi tek gündemle toplamak ve bu sözleşmeleri bir an evvel feshetmektir.
Rusya’nın dahi kabul etmediği İstanbul Sözleşmesini kim ne hakla bu halkın başına bela etti/ediyor?
Ne diyeceğimi bilmiyorum.
İmdat Reis’im Namus Elden gidiyor demek durumunda kaldım.
Bu sözleşme dört partinin ful oylarıyla kabul edilmişse de Ak Parti iktidarında olduğu için ona mal ediliyor, artık bu beladan geri adım atma zamanı gelmedi mi? Bir konuşmanızda “İstanbul Sözleşmesi Nass değil” dediniz, kısmen umutlandık, sevindik ama devamı gelmedi. Bir an evvel harekete geçme zamanıdır.
İki yıldır Türkiye Aile Meclisi bileşenleri olarak avazımız yettiği kadar sesimizi yükseltiyor, bu tehlikenin varlığına dikkat çekiyoruz. Bazı kadın dernekleri önünüze bir rapor bırakıyor ve sesimizin yürütme ve yasama nezdinde karşılık bulmasını engelliyor.
Tespitlidir ki bu sözleşmelere destek veren tüm dernekler direk ya da dolaylı olarak AB fonlarından nemalanıyorlar. Yani değerlerimiz bara ile satılıyor.
Durum bu kadar vahimdir haberiniz ola.
Eyüphan Kaya
Türkiye Aile Meclisi Güneydoğu Bölge Başkanı