Bu korona virüs, hayata dair birçok ezberleri bozulduğu, insanlık dünyasının düşünme moduna girmesine vesile olduğu, şer gibi görünse de aslında birçok hayra vesile olduğu/olacağı aşikârdır.
Tıpkı cenaze namazında “er kişi niyetine” der gibi fakir/ zengin demeden, makam/mevki tanımadan, yani insanlar arasında ayırım yapmadan vazifesini yapan bir meçhul asker edası ile çalışıyor, varsa bir özel adresi onu da biz bilmiyoruz ancak yüce Allah biliyor.
İslam inancına göre; “her şeyin bir hikmeti var” mantığı ile değerlendirmek varken, bazı insanların bu tür olağan dışı halleri sadece maddi sebeplere bağlaması hadiseyi önemsizleştiriyor.
Birkaç başlık altında değerlendirmek gerekirse bu olayla birlikte,
*Dünya durumunu muhakemeye almalı,
*Devletler kendini sorgulamalı,
*Toplum fert düzeyinde kendine çeki düzen vermeli, diye düşünüyorum.
Dünyanın idari yapısı adil bir yönetim tarzını temsil etmiyor. Dolayısıyla Birleşmiş Milletler(BM) örgütü en büyük oluşum olarak dünyanın sorunlarına çare/çözüm getiremiyor. Hatta birçok kere zulme sessiz kalıyor.
İslam İşbirliği Teşkilatı(İİT), İslam dünyası arasında idari ve ekonomik bağ oluşturamadı,
G-20’den şimdiye kadar dünyanın hayrına bir karar çıkmadı.
D-8’ler, arada bir araya geliyor ama galiba şimdiye kadar mega bir karar verecek durumda bir toplantı yapmadı,
Kısacası bu oluşumların adı var, ama etkileri yok hükmündedir. Bu oluşumların kendini sorgulaması lazımdır.
Devletler kendini yoklamalı, gücünü vatandaşların lehine kullanmalı, az da olsa verdiği katkıda adil olmalı. Bir kısım vatandaşa katkı verirken, diğer kısmını ihmal etmemeli, toplumun moral ve motivasyonunu yüksek tutmalıdır. Fakirin kimliği sorulmaz.
Dört kişilik bir ailenin asgari, mecburi mutfak masrafı için 700-800 lira yetiyorsa muhtaç olan her aileye en az bu kadar yardım ulaşmalı. Aylık bu kadar dahi mutfağa düşen pay olarak geliri olan da yardıma tenezzül etmemeli. Başka bir ifade ile bu süreçte asgari gıda giderleri dışında başka masraflardan kaçınılmalıdır. Organizeli bir şekilde gerekirse bütün evler aranarak mutfak ihtiyacı ne durumdadır, öğrenilmelidir.
Daha önemlisi, Devlet kanun ve kurumlarıyla Allah’a meydan okuyorsa iki kere düşünmeli, bundan daha basit bir yol/yöntemle gerekirse yüce Allah o saltanatı devredebileceğini hatırlamalıdır.
Bir devlet namussuzlarla selamlaşır, namusluları eziyorsa bir gün tahtı saltanatının sarsılacağını bilmelidir. Zaman kendini sorguya çekme zamanıdır.
Ya kişiye ne demeli, kardeşim iller ilçelerden, ilçeler köylerden, köyler de vatandaşlardan oluşuyor. Yani o kötülediğimiz yetkili etkili siyasetçi/bürokrat var ya işte onlar da bizdendir. Biz düzelirsek onlar da düzelir diye düşünüyorum.
Nasıl mı?
*Zulüm ve haksızlıktan uzak duracağız,
*Allah’a karşı olan vazifelerimizi başta ibadet olmak üzere, ahlakımıza çeki düzen vereceğiz,
*Gelirimizden arta kalan bir şey varsa paylaşacağız. Kendimize meyve alacağımıza komşumuza ekmek almalıyız diye düşünüyorum.
*Ev hapsine mecbur kalmış yaşlılarımızı arayacağız, hallerini soracağız.
*Sosyal sorumluluk gereği herhangi bir organizasyonda bize bir vazife düşüyorsa seve seve yerine getireceğiz.
*Bize mecburi bir vazife düşmüyorsa evimizden çıkmayacağız, okuyacağız, tefekkür edeceğiz, sohbet edeceğiz, varsa kaza namazlarımızı kılacağız, mümkünse oruç tutup, zikirle hasenatımızı arttıracağız.
Böyle musibetler insanı düşündürmelidir. Ne mutlu bu tür olayları kendine bir tarih yapıp yanlışlarından vazgeçene, ya da iyiliklerine iyilik katarak manevi alemde terakki edene.
Allah iyilerimizi daha iyi, Fasıklarımıza da tövbe-ı Nasuh nasip etsin.
Toplum olarak gavurları geride bırakacak kadar gaflete dalmışız, daha büyük musibetler başımıza gelmeden irkilip kendimize gelelim. Bu Müslüman toplumda bu kadar başıboşluğun olması insanı kahrediyor.
Allah’ın kahhar ismi celili devreye girerse rezil/rüsva öleceğiz haberiniz ola.
Hele şükür ki bu musibetle birlikte,
Flört azaldı,
Zina azaldı,
Rakı tüketimi azaldı,
Gece hayatı bitti,
Kahvelerde boş geçen zaman olayı ortadan kalktı,
İmanın bir parçası olan temizlik ön plana çıktı,
*Bu sıkıntıların icabı olarak devletin aldığı tedbir ve destek paketi de takdire şayandır. Ah bir de taşrada bu hakkı hak edene ulaştırabilsek, inşallah burada kayda değer bir sıkıntı oluşmaz.
Bu korona virüs, insanlar tarafından üretilmişse bile ilahi bir musibettir. Şeytanın cinni olanı insi olanının eline su dökemez. Bize düşen bu musibet ile olgunlaşmak, bütünleşmek, selamlaşmak ve bol bol tövbe ve istiğfar edip dualarda buluşmaktır.
Gelin ailemizle hem hal olalım; Secde birliği, Sofra birliği, Sohbet birliğimiz olsun. Ben her fırsatta aileler için bu duayı ediyordum, işte imkân, işte fırsat.
Selam ve selametle kalın.