Eğitim Sisteminden, Sistem Eğitimine

Ahmet Fatih AKKAŞ

25-05-2018 10:49

Türk Dil Kurumu ‘Eğitim’ kelimesini; “Çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine okul içinde veya dışında, doğrudan veya dolaylı yardım etme, terbiye” şeklinde açıklamış ve N. Hikmet'ten alıntıyla örneklenmiştir.
Sistem kelimesinin Türk Dil Kurumunda ki karşılığında baktığımızda

1. Düzen

2. Bir sonuç elde etmeye yarayan yöntemler düzeni

3. Yol, Yöntem

4. Bir aracı oluşturan düzen, düzenek, tertibat

5. Model, tip

olarak açıklandığını görüyoruz, ben buradan anlıyorum ki ağırlıklı olarak düzen ve yöntem açıklayıcı kavramlardır.

Peki, bizim eğitim sistemimiz bize gerçekten de özgün şekilde kişiliğimizi geliştirmemize dair midir? Hayır, ben kendim öğrenciyim ve size şunu açık bir şekilde söyleyebilirim ki öğretmenlerimizden bazıları olmasa bizim yeteneklerimiz törpülenecek tek tip bireyler haline geleceğiz. Ders esnasında okutulan müfredata göre hazırlanmış olan kitaplar dahi, hala Batı etkisinde. Küçük bir örnekle açıklamak istiyorum; Kut-ül Amare zaferimiz vatanımızda tekrardan 3 yıldır kutlanıyorken 2017-2018 eğitim yılı Tarih dersi için hazırlanan kitaplarda nedense göremedik. Belki bir müdahaledir belki de ihmal, hangisi birbirinden daha kötü olduğuna karar veremedim.

Güncel sistemi ele aldığımda 12 sene eğitim gören birey donanımlı bir hale gelmiş oluyor. Ama gel görelim ki eğitim sisteminden geçmiş olan bireyler üniversitede istedikleri alanı okuduktan sonra iş sahibi olduklarında karşılarında ki kişiye karşı saygıları az denilecek kadar olduğu açıklanıyor. Doktorlar gelir için ihtiyaç fazlası ilaçlar, bankacılar ihtiyacı olan kişiye fazla faiz.

Ben günümüzde böylesine kötü birer sistem var demiyorum çünkü 21. yüzyılın doktorları, bankacıları zembille inmedi, Cumhuriyet itibarıyla böyle oldu. Ben burada bir sistem övücülüğü ya da gömücülüğü yapmıyorum eğer böyle bir derdim olsaydı Cumhuriyet tarihinin en iyi eğitim atılımının Köy Enstitüleri olduğunu belirtmezdim. Ama ne yazık ki bu atılımda daha sonra amacından sapmıştır. Osmanlı İmparatorluğunun en iyi eğitime sahip olduğunu düşünüyorum. Bu devrin en iyi eğitim sistemine sahip olarak kabul edilen Finlandiya'nın sistemi Osmanlı İmparatorluğu'nda mevcuttu. Muhakkak duyduğumuz bir örnek vardır; “Burada hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz...” diye mekteplerin duvarında yazarmış. Ya ne güzel değil mi? Günümüz de mekteplerin kapısında böyle yazı yok ancak gazetelerde görüyoruz ki “Kötü notları yüzünden canına kıydı” ya da “Sınav stresine dayanamayarak intihar etti” gibi haberle karşı karşıyayız.

Okulların etrafı demirlerle çevrili hatta bazıları dikenli tellerle atlanmaması için üstüne ekleme yapılmış. Benim bildiğim kişinin yaşı ne olursa olsun mutlu, huzurlu ve ilgi çekici bir yer olduğunda oradan ayrılmaya yeltenmez. Bakınız asıl mesele aslında şurada başlıyor bize talebe denirken öğrenci denilmesidir. Bak ne güzel atanın bildiği var ki talep eden manasında talebe demiş. Önüne sunulanı öğrenmek zorunda kalan öğrenci dememiş. Eğitim, manasına uygun olursa kişi zaten doğru bilgiye ulaşır. Bunun sonucunda da istenilen değil olması gereken davranışa sahip olarak vatanına milletine hayırlı birer evlat olabilir. Bizlere notlarla muamele göstermeyin, anaokulundan başlayarak ellerimize karne tutuşturmaktan vazgeçin. Bize ahlak, merhamet, sevgi gibi kavramların kelime manasını değil özünü öğretin. Bize Din kültür ve Ahlak Bilgisi olarak verilen dersin önce ismini düzeltin çünkü; din dediğimiz şey ahlakı barındırır. “Eğer ki sistem veya sistemin işleyişi hatalıysa bunun fark edilmemesi maksadıyla törpüleyen ve eşit düzeye getiren eğitim sistemi olur” düşüncesinden bizi kurtarmalısınız.
Ben burada akranlarımın ve şahsımın yaşamış olduğu problemleri naçizane bir şekilde aktarmaya çalıştım. Gerisi yüce Devletimize kalmış bir meseledir.

Allahaısmarladık...

Ahmet Fatih Akkaş
İletişim: Twitter; Ahmetfatihakkas

İnstagram; ahmetfatihakkas

Facebook; ahmetfatihakkas

E-Mail; a.fatihakkas@gmail.com

DİĞER YAZILARI Ferman! 01-01-1970 03:00 Atakan Hakkında Konuşmak 01-01-1970 03:00 Corona Virüsü Ve Türkiye 01-01-1970 03:00 Kontrolleştiremediklerimizcesine 01-01-1970 03:00 Sen tarafsız medya mı okuyorsun? 01-01-1970 03:00 Hangisi doğru söylüyor? 01-01-1970 03:00 Notlarım 01-01-1970 03:00 16 Yaşında Ki Bir Kıza Yaşatılanlar 01-01-1970 03:00 Fındık üreticisini tüccara kurban etmeyin! 01-01-1970 03:00 Bizimki yapınca doğru, öteki yapınca yanlış mı? 01-01-1970 03:00 Eli kanlı teröristlerin cezası sadece mahkumiyet olmamalı! 01-01-1970 03:00 8 Haziran 2018 01-01-1970 03:00 Fatih'in fethi İstanbul mu? 01-01-1970 03:00 Küçük İnsanlardan Büyük Beklenti 01-01-1970 03:00 Yurdumun Süper Dörtlüsü! 01-01-1970 03:00 Ne! Anca beraber, kanca beraber mi? 01-01-1970 03:00 Beynimiz boğuluyor imdat! 01-01-1970 03:00 Kapıda Olan Savaşın Kilidi Erken Seçim 01-01-1970 03:00 Bizden Bildiklerimiz 01-01-1970 03:00 Ali Fuad Başgile Katılmıyorum! 01-01-1970 03:00 37 Yıl Ve Öncesi 01-01-1970 03:00 Kendini Tavuk Zanneden Kartal 01-01-1970 03:00 Meselemiz arakan değil, biziz! 01-01-1970 03:00 Osmanlı Gitti Huzur Gitti Diyenlere 01-01-1970 03:00 Devlet Ve Millet 01-01-1970 03:00 Yıldız Camii Ve Açılışındaki Mesaj 01-01-1970 03:00