12 Eylül sabahı gözler açıldığında halkın sokaklarda gezen postal sesleriyle uyanışından, şükür ki 37 yıl geçti.
12 Eylül 1980 saat 03.59’da TRT radyosundan İstiklal Marşı akabinde anons yapılmaksızın, Harbiye Marşı’nın kulaklarda çınlamasıyla beraber olanlar anlaşılmıştı. Harbiye Marşı’nın son bulmasıyla birlikte Kenan Evren’in imzasıyla Milli Güvenlik Konseyi’nin bir numaralı bildirisi okunup arkasından 5 bildiri daha okunarak ülke 50 yıl geriye çekildi.
Darbe’nin en resmi açıklamasını vatandaşlar dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren’in sesinden duydu.
Evren, darbe’yi aklamak için: “... Demokrasiyi sağlam temeller üzerine oturtturmak, kaybolan devlet otoritesini yeniden tesis etmek için yönetime el koymak zorunda kalmıştır” ifadeleriyle aklamaya çalıştı. Darbenin hazırlıkları 80’den itibaren Genelkurmay Karargâhı’nda yapılırken, kod adı ise “Bayrak Harekâtı” olarak belirlendi. Bayrak Harekâtı 12 Eylül sabahı uygulandı. Bu darbe silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü açık müdahalesi olarak tarihimize kara bir leke olarak sürdüler.
Darbe’yi Kenan Evren dışında Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun uygulayan isimler arasındaydı.
Darbe ile Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgemen Kurumu, Kızılay haricinde bütün derneklerin faaliyetlerini sonlandırdılar. Bunlar yetmezmiş gibi Necmettin Erbakan ile Alparslan Türkeş Uzunada’ya, Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit Hamzakoy’a sürgün edildi. Siyasi yasaklar getirilerek partiler kapatılırken siyasi hakları engellendi.
Askeri Yönetimin belirlediği Danışma Meclisi tarafından yeni Anayasa hazırlanarak referanduma gidildi sonuç olarak yüzde 92’lik “Evet” oyu çıktı böylece kendilerini sağlam taşa aldıklarını düşündüler. Kenan Evren Cumhurbaşkanı seçilirken askeri yönetim üyelerinin ömür boyu yargılanmasını engelleyecek geçici 15. Madde, Anayasa değişikliği referandumuna kadar yürürlükte bıraktılar.
İlk idamlar, 9 Ekim 1980 yılında Necdet Adalı ardından Mustafa Pehlivanoğlu idam edildi. Darbe öncesi bir inzibat erini öldürdüğü iddiasıyla 17 yaşındaki Erdal Eren, 19 Mart 1980 yılında idama mahkûm edildi. Oysaki Yargıtay tarafından karar iki kere iptal edilmişti darbeciler Erdal Eren’in yaşını büyüterek 13 Aralık 1980’de Ankara Merkez Ulucanlar Cezaevi’nde idam edildi. Kenan Evren’in Erdal Eren için “Asmayalım da Besleyelim mi?” sözü yıllarca darbenin kirli bir hatırası olarak unutulmadı.
Yargılanmama yolu 30 yıl sonra 12 Eylül 2010’da ki referandumun ardından kaldırıldı. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya 32 yıl sonra 4 Nisan 2012’de yargılanmaya başlandı. Temyiz İstemi ile Yargıtay da görüşülen dava iki ismin ölmesi sonucu düştü. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma kapsamında, Evren ile Şahinkaya hakkında hazırladığı iddianameyi, 10 Ocak 2012’de kabul etmesiyle Türkiye tarihinde ilk kez bir darbenin sorumluları yargı önüne çıktı.
Kenan Evren 10 Mayıs 2015’te tedavi gördüğü Gülhane Askeri Tıp Akademisinde 98 yaşında, Tahsin Şahinkaya da 9 Temmuz 2015’te 90 yaşında öldü. Yargıtay 16. Ceza Dairesi, temyiz incelemesinde, sanıkların ölümleri nedeniyle davanın düşürülmesine karar verdi.
*Yaşım gereği yukarıda okuduklarınızı okuduğum kitaplardan gazete küpürlerinden ve internetten faydalanarak öğrendim. O günleri yaşamadım, yaşayanlardan da o günleri dinlemedim. 37 yıl sonra 15 Temmuz 2016 tarihinde darbe girişimini yaşadım.