Yazımın yayınlandığı tarihte biz öğrenciler karne alacağız. Kimimiz geçemiyor, kimimiz belgesiz geçiyor, kimimiz teşekkür belgesi alarak geçiyor, kimimiz takdir belgesi alarak geçiyor, kimimiz de yanında onur belgesi alarak geçiyoruz. Size klişe bir örnek vereceğim; Finlandiya'da İlköğretim 3. sınıfa kadar not verilmiyor, 3. sınıf ve 7. sınıf arasında ise "daha iyi olabilir" ile " mükemmel" arasında sözel değerlendirmeler bulunuyor. Finlandiya'dan örnek vermemin sebebi en iyi eğitim sistemi olarak kabul edilmesidir ve bu sisteminde temeli bizim kendi tarihimize ve kültürümüze ait olan sistemin Modernleşmiş Halidir(!) Örnek vermem gerekirse bizim geçmişte ki eğitimimizde, o günün şartlarının sebebiyle öğrenciler eşyalarıyla beraber gelirler ve kendilerine orada verilen doğru eğitime göre düzen kurarlardı, şimdi ise günümüz de ulaşım kolaylaştığı için Finlandiyalılar ayakkabılarını çıkarıyorlar isteklerine bağlı halıda, sandalyede veya köşede dersi takip edebiliyorlar.
Asıl konuya gelirsek, bu günde siz değerli ebeveynlerimize bir öğrenci gözüyle naçizane olarak birkaç husustan bahsedeceğim:
Bizler birer aynayızdır, en iyi ihtimalle lise son sınıfa kadar kendimize bir kişilik ve kimlik oluşturma çabası içerisindeyizdir.
Siz bizi notlarımıza göre yargılarsanız bizde evlatlarımıza böyle davranabiliriz. Bizim becerilerimizi ve zekamızı da elinizde ki karnelere göre yargılamayın.
Hayallerimizi sorun, mesleğimizi sorun belki biz meslek lisesi veya Anadolu lisesi okumak istiyorduk ama sizin tercihinize göre isteksiz olarak okuyor olabiliriz.
Bizim iyiliğimizi düşündüğünüzü biliyoruz ama kendi ayaklarımız üzerinde durmaya başladığımızda zorla kapattığınız kafesten çıkarak kendi hayalimizin peşinden giderek hayata sıfırdan başlamamız sizi memnun eder mi?
Bizim yanımızda olun, kötü not aldığımız için bizden uzaklaşmayın. Bu bir çözüm değildir, kendinizden uzaklaştırırsınız.
Yüksek not aldığımızda her zaman ödüllendirmeyin. Teşekkürle veya sıcak bir kucaklamanın yeterli olduğunu öğretin.
Karnenin veya notun ahlaklamızla orantılı olmadığını notumuzun tamamen farklı bir şey olduğunu öğretin.
Hepimizin farklı derslere ilgisinin olabileceğini ve herkesin aynı kafa yapısında olmadığını anlamalısınız.
Yüksek notlar aldığımızda çok iyi ve dürüst bir kişiliğe sahipmiş gibi de davranmayın.
Özet olarak; Bizi biz olduğumuz için sevin, notlarımıza göre yargılamayın, yüksek not aldığımızda şımartmayın, başarısızlığımızın bu yaşlarda bireysel olmadığını anlayın ve sınavlardan yüksek not için çalıştırarak gerçek hayattan soyutlamayın. Haftada beş gün okula gitmemiz yetmiyormuş gibi okuldan sonra veya hafta sonu etüt merkezi, bilmem neresi adı altında kurumlara bizleri göndererek çocukluğumuzu ve gençliğimizi yaşamadan büyümemize sebep olmayın.
Bize at yarışı muamelesi yapmayın veya bizlere at yarışı muamelesi yapılmaya çalışıldığının farkında olun. Ahlakı, saygıyı ve merhameti öğretin daha sonra iki artı ikinin kaç yaptığını öğretirsiniz. Bu gün alınan karnelerde zayıfı olan veya sınıfı geçemeyen öğrenci arkadaşlarımın velilerine şunu hatırlatmak isterim; Kaç veli toplantısına gittiniz, kaç defa okula gidip çocuğunuz hakkında bilgi edindiniz. Çocuğunuzun bu durumunda hiç mi payınız yok!
Ahmet Fatih Akkaş