Peygamberimizin "İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur." hadisine nail olabilmek için 21 yaşında Bizans İmparatorluğu'nu ortadan kaldırarak İstanbul'u topraklarımıza dâhil ederek 29 Mayıs 1453 tarihinden itibaren bizlere emanet bırakan Fatih Sultan Mehmet’i rahmetle yad ederken her yıl olduğu gibi bu yıl da Feth-i Mübin’in 565. yılını büyük coşkuyla kutluyoruz.
Peki, bizler gerçekten de Fatih'in mirasına sahip çıkabiliyor muyuz?
Hayır…
Güzel ve her adımında tarih yatan şehrin hakkını verebiliyor muyuz?
Hayır!
Bizler fetih sayesinde haklı olarak yeri geldiğinde övünüyor hatta böbürleniyorsak daha fazla sürebilmesi için yapmamız gereken şeyler vardır. Unutmamak gerekir ki bir şehrin devamlılığı kolay sağlanamaz. Her adımında dolu dolu tarihi hissettiğiniz bu şehri yıpratmamalı, korumalıyız düzeninin sağlamalıyız.
Özellikle Fatih Sultan Mehmed Han'ın bize emanet ettiği Ayasofya'nın anlamını idrak etmeli ve ne yapılması gerekiyorsa yapılmalıyız.
Çünkü Ayasofya büyük anlamlar içermektedir, Fatih, fetihten sonra İstanbul’un bizim olduğu bilinsin ve topraklarımıza ait olduğunun farkına varılması maksadıyla düzenlettirerek camii haline getirmiştir. Peki, şu anda ezan okunuyor mu, müze olarak kullanıma devam ediyor mu, soruların cevapları ortada yazmaya dahi gerek yok.
Hüseyin Nihal ATSIZ şiirinde çok güzel yazmış;
Irkınızı hiçe saydı Hazreti Fatih.
Biraz daha yaşasaydı Hazreti Fatih.
Ne Venedik kalacaktı, ne Floransa...
Hoş geldiniz diyecekti bize Fransa!
Ya işte biz böyle bir ecdadın devamıyız, gücümüzü kudretimizi unutmayalım.
Eskisi gibi demeyelim eskisinden daha iyi yeni bir güce kavuşalım!
Tekrar İslam hukukuyla dünyaya namımızın yankılanmasını sağlayalım madem böbürleniyoruz.
Bize yeni nesil 15 Temmuz gibi destanlar bırakın ki göğsümüzü kabartalım gururumuza gurur katalım!
Bizden önce Avrupa'ya ulaşan gerçek destanlarımızla Avrupalılar diz çöksünler ve saygı duysunlar.
Rabbimiz bize Fatih'in mirasına hakkıyla muamele etmeyi nasip eylesin!
Ahmet Fatih Akkaş