Arakan; Myanmar ya da eski adıyla Burma'nın kuzey batısında yer alan Çin, Bangladeş, Laos, Tayland, arasında kalmış çoğunluğu Müslüman olan bölge.
Arakan'da yapılan zulüm ve katliamlardan birkaç yıldır haberimiz olmaya başladı.
Bu durum en belirgin olarak 1948 yılında seyahat etmek, evlenmek, ilkokula kadar okumanın müsaadesi ile diğer öğretim hayatına devam etmelerini engellemek gibi faaliyetler ile başladı.
Ben buradayım dercesine kendilerini belli ederek 2000’li yıllarda en şiddetli halini aldı.
Yapılan katliamlarda gebe annelerin karınları yarılmadan önce kız ya da erkek olup olmayacağına dair iddiaya girdi Hindular.
Erkekler eşleri önünde öldürülürken, kadınlar ise eşlerinin önünde tecavüze uğradı. Çocuklardan beğendiklerini işçi olarak kullanıyorlar geriye kalanları çeşitli işkenceler ile öldürdüler.
Orta yaşlardan az bir kesimi masrafsız olarak ölünceye dek aç ve susuz şekilde çalışmalarına bağlı sözde serbest bırakacaklarını belirterek köle yaptılar.
İşkenceleri yazmak satırlarca sürebilir. Meselemiz bu değil.
Mesele biziz?
Peki, biz ne yapıyoruz?
Neden birlik olup kardeşlerimizi muhafaza etmiyoruz.
Bizim inancımız din, dil, cins, ırk fark etmeksizin zalimlere karşı mazlumun yanında olmak değil miydi?
Biz kimin yanındayız o zaman?
Mazlumun yanındayız tabi ki (!)
Biz sözde önümüze kurulmuş olan iç ve dış dengeler denen büyük putlara ve onların türevlerine inanmaktan başka bir şey yapmıyoruz. Sorsalar Müslümanız.
Neden Hz. İbrahim misali putları yıkmıyoruz!
İnternette gördüğümüz Arakanlı bebeğin elektrik şoku verildiğinde her bir yakarışının vebalini nasıl vereceğiz?
Birlik olup bu zulme neden DUR diyemiyoruz?
Birlik olamıyorsak sözde Müslüman olup özde Müslüman olamayışımızdandır.
Gayret bizden Tevfik Allah'tan UNUTMAYALIM!
Ahmet Fatih AKKAŞ