İngiliz ve Yahudi ile aynı şeyleri söyleyip hem de vatansever olduğunu iddia etmek nasıl bir yalandır. Artık gafletle falan açıklamıyoruz bu durumu. Bu mamelekin idarecilerine, uluslararası menfaatlerine İngiliz’in İsrail’in Amerikan’ın ağzıyla saldıran herkes Haindir ve öyle değerlendirilip yargılanmalıdır.
Ülkemiz büyük bir devrimi sesiz ve derinden yaşayarak tamamlama sürecine girdi. Lakin hala daha Türkiye’nin her kösesinde ülke gerçeklerini ve Cumhurbaşkanımızın gelecek tasavvurunu anlamaktan aciz, haspalarını başka menfaatler için yapan memleketin safrası eyyamcı hain gafil ve metal yorgunu bir yığın adam var. Her seferinde ayağımıza dolanan bu adamları bertaraf ede ede yolumuza devam ediyoruz.
İhanetlerin, tuzakların, şeytanın bile aklını zorlayacak oyunların, en özgün ve en damıtık misalleri ile muhatap olduk. Memleketini sevdiğini ve ülke için kaygı duyduğunu söyleyen adamların batı başkentlerinin oyuncağına dönüştüğünü onlarla aynı dili kullanarak muhalefet ile ihaneti birbirine karıştıran acizlikleri ile uğraştık. Uğraşıyoruz
İnsan sandığımız hoca dediğimiz adamların içlerinde nasıl bir namussuzluk abidesi büyüttüğüne dehşet ve hayret içinde şahit olduk Hayâsızlığın, edepsizliğin, iftira ve yalanın, ilkel dinlerin ritüelleri gibi her gün aksatılmadan tekrarlandığı zamanlardan bugünlere geldik.
Tarih makam çıkar kavgalarının küçülttüğü insanların ibretlik hikâyeleriyle doludur. Şu kısacık dünya hayatında anlık lezzetlerin un-ufak ettiği, matruşka gibi açtıkça içinden daha küçük bir modeli çıkan kendi felaketine koşan adamlarında ayaklarımıza dolanmasından da bıktık.
Ne insan olma ahdi, ne vefa duygusu ve ne de emanetin ağır yükü hiçbir şey küçük menfaatlerden berî kılmıyor bu beyni ihtiraslarından daha küçük zavallıları. Biz biliyor ve iman ediyoruz ki sonunda mutlaka samimi ve doğru olanlar kazanır. Âlemlerin ve bütün makamların sahibine şükürler olsun. Bu yüzden hep sabırla fırtınanın geçmesini bekledik, bekliyoruz. Dar zamanlarda duayı ve şükrü sabrımıza katık ettik.
Kahreden onlarca tecrübe ve birbirinden hazin hikâyelereler arkamızda bırakarak bugünlere geldik, “Hemşerim asıl büyük mesele cahil ya da şeref yoksunu olman değil ki. Asıl mesele kendini hala daha âlim ve iyi zannetmen” demiş büyükler... Çok da güzel söylemişler. Cehaletinin ve gafletinin farkına varıp pişman olana diyecek fazla bir şey yok. Lakin hala daha düşman ağzıyla konuşanlar… Hala daha kendini bir köpeğin çekim alanından kurtaramayanlar… Ve hala daha devletteki bütün makamların milletin emaneti olduğunu unutan, ihtirasınınım ve menfaatinin kölesi olan adamcıklar. Üstadın deyişi ile “siz hayat süren leşler sizi kim diriltecek
***
Söylenmemiş tüm güzel sözleri biriktiriyoruz yüreğimizde; Güzel insanları hayal edip sözümüze duamızı katarak her gün umudumuzu tazeliyoruz. Ertelediğimiz haklı sevinçlerimiz duruyor yüreğimizde. Yorgun sabahlarına uyandığımız gecelerin sabır, sadakat ve samimiyet hikâyeleriyle doluyuz. Bedeli alın teri ile helalinden ödenmiş onlarca başarı var avuçlarımızda. Tayyip beyin samimiyetini ve gayretini kuşanarak davasına inanan yüzlerce yürek var. Doslarımız ve inandığımız arkadaşlarımız çok elhamdülillah. Fakat buna mukabil Sezar’ın bir tane bizim ise onlarca Brütüs'ümüz oldu.
Her an şükür çızgisinde, hamd ikliminde ve dua mevsimindeyiz yepyeni bir kapının eşiğinde. Korku ile umut arasında bir yerlerde. Kutlu davanın işaret taşlarını takip ederek ilahi mesajın gösterdiği yoldan el ele, yürek yüreğe memleketin geleceğine yürüyoruz.
Biliyoruz ki Allah(cc) bir geceyi iki gündüzün arasında yaratmıştır... O yüzden umudumuz endişemize galip olacak inşallah.
Kul olmayı gaye edinip yaratılış sırrını hayat felsefesine dönüştürebilenlere selam olsun.
Hayırlı Cumalar.
Abdülhamid Türksoy