Kaht-ı Rical

İsa ÇOLAKER

09-06-2020 13:28

Eskilerin; yancılığa, torpile, liyakatsizliğe verdiği isim kaht-ı ricaldir. Bugün, tavassut ve tabasbusla anlatılan durum. Aslında devlet bürokrasisi liyakate dayanır. Liyakatin en büyük düşmanı yine kaht-ı ricaldir. Senin adamın, benim adamım meselesi budur. Modern devlet nizamı, liyakatsiz sadık tiplerden ziyade, üretken ve çalışkan insanlar üzerinden yükselir.Paralel devletçikler ya da sovyetik memur sadakati, kaht-ı rical neticesinde oluşur. Buna parti adamlarıyla devlet yönetme de diyebilirsiziniz.Tek Parti döneminde böyle bir yapı mevcuttu.Devlet partisi yolunda ilerleyenler de bu hatalara düşebilirler.

Kaht-ı ricalin en çok görüldüğü alan, devlet bürokrasisidir.

Üniversiteler, Belediyeler,Kamu Daireleri, Sivil Toplum Kuruluşları gibi yapılar bu ayrımcılığın başını çekiyorlar.

Bir üniversitede baba, oğul, gelin, damat aynı aileden olabilir mi, olur? Bir belediye, politikada başarısız babaların çocuklarının istihdam yeri olur mu, olur? Bu atıl yapı; polise, askere, diyanete sızdı mı, yandınız!15 Temmuz'da yaşadıklarımız tam da buydu. Aynı şeye inandırılmış, bindirilmiş kıtalarla birlikte darbe yaptı. Koca koca bürokratlar, yeni göreve geldiklerinde, kendini yerel unsurların adamı gibi görmemelidir. Oldukça engin bir açıdan ve başarı odaklı bir eleman temini yapılmalıdır.

İlişkilerle gelenler, yine ilişkilerle gidiyor.Sonuçta aldıkları vasıfsız adamlar, yine yerinde duruyor.Hantal bir yapı oluşuyor.

Kaht-ı rical nasıl oluşuyor? Nasıl çalışan bir sistemdir?

Önce kurumun başına buna inanan ayar bir adam atarsınız! Bu adam, mikro milliyetçi de olabilir. Sonra, adam toplama ve tavassut başlar. Haberler uçurulur!!Kpss, sınav, başarı hak getire!  Nepofizm, hemşericilik, yancılık, adamcılık tam da burada başlar.

Kendine sadık elemanları tesis ettikten sonra, sıra gelir pasta paylaşımına.Kurumsal içe kapanma başlar.Dışarıdan nüfuz edilemeyen bu yapılar, tüm haber kaynaklarına da kapalıdır. Kapalı devre usulü çalışırlar.Nasıl olsa, herkese bir makam ve mevki vardır!Fuzuli'nin "selam verdük rüşvet deyü almadılar" dediği düzen budur.Ortaklar, kendi aralarında kamuyu paylaşır hale gelirler.

Osmanlıyı kaht-ı rical batırmıştır.Beşikten hoca yetiştirmeyle düzen bozulmuştur. Bugün bürokrasi deki durum da budur.Kurum içindeki yancılar, muğlak yönergelerle para kanallarından yararlanmaya başlarlar.Gelsin yurtdışı seyahatler, gitsin gizli para kaynakları!Kurumsal açığı bulan liyakatsizler, hiç imtihansız adam alma gösterisini bile yaparlar!Mevzu da basit. Efendim, memleketin bizim gibi layüs'el adamlara ihtiyacı var..Bu fırsatı kaçırmamamız lazım gibi argümanlara dayanırlar.Tipik ittihatçı kafası, bir silahları eksik tipler!Liyakatin olduğu yerde, otokontrol de olur.Bu kapalı yapılarda kimse sesini de çıkaramaz, çünkü herkese bir parmak bal vardır.Patron çıldırdı mantığıyla hareket eden liyakatsiz tipler, pek de geleceği düşünmezler.Onlar için esas olan, günü kurtarmak ve malı götürmektir. Bunu pek iyi bilen tipleri de bulurlar. Mıknatıs metaforu gibi.

Kendi eşini, kızını, gelinini bir yere kapaklamak isteyen yönetici; bunun kaht-ı rical olduğunu bilir.Yapılanın yanlış olduğunu, yöneten de biliyor, yasal olan herşey helal de değildir.Bal tutan parmağını yalar felsefesiyle yapıyorlar. Çalışma hayatı da bozuluyor. Kimse rekabete girmek istemiyor.Toplumsal yarışma ve iş rekabeti kaybolunca da, birbirine benzeyen onlarca sıradan insan ortaya çıkıyor. Bu da işyeri başarı oranını ve gelişmeyi engelliyor.Yükselme, başarı, kariyer artık bir fantezi oluyor. Kadro vermemeler, haksız atamalar, efendimci bir yönetim tarzı ortaya çıkıyor.Şu an Türk bürokrasisinde yaşanan budur. İnsanlar da kızını ya da oğlunu işe yerleştirmek için politika yapar hale geliyor.Kurumiçi yükselmek bile, dudakarası ilişkilerle belirleniyor.Kim yönetime ve patrona yakınsa, onlar şef ya da müdür oluyor, kadro alıyor.Tevfik Fikret ustanın dediği gibi:" Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizindir" durumu!

Memleketsever ve vatansever olmak, liyakate inanmayı gerektirir. Bunu bir deldiniz mi, artık düzen sağlayamazsınız.Herkes adaletin kız ismi olduğuna inanır.Kendi adına açılan sınava itiraz etmekle başlar herşey.Her makama, her statüye koşmak esas olmamalıdır.Hakolanı istemek esastır.Ailesinden elli kişiye makam dağıtan politikacı da aynı yanlışı yapıyor. Bacanağı, kaynı, baldızı, yeğeni de işe yerleştirmek nedir? Dünyayı garibanların âhı yıkar.Mevzuat boşluklarından torpil çıkarmak nedir?Bu kadar hesabî olmamalıyız.Yapılan kaçaklar, lüplüpler, sayıştay raporlarına yansımış durumdadır.Burada kul Hakkı vardır.Liyakati arayanlar, hasbî adamlardır.Nepofist kafalar, herkesi kendi gibi görürler.Bunları gözlemlemiş biri olarak, derim ki:

"Terfi-i gayre himmet eder ser-bülend olan

Pâ-mâl olursa her ne kadar nerdübân gibi "

Başkalarının yükselmesi için çalışır erdemli olan, ayaklar altında kalsa da merdiven gibi. Evet, biz Hakkı tutup kaldırmaya ve gerçekleri kovalamaya devam edeceğiz. Çünkü bu ülke bizim, bu kurumların da devamı esas.

Dilerim; nepofizm, tavassut, tabasbus, yancılık, hamilikart durumları son bulur.

DİĞER YAZILARI Bana derler aşık senin neyin var? 01-01-1970 03:00 Âlemde Bir Devir Dönüyor Amma 01-01-1970 03:00 Cihan Yıkılsa Emin Ol Bu Cephe Sarsılmaz 01-01-1970 03:00 Totemli hayat Totemi put bilirdik 01-01-1970 03:00 Işık Düşünceler 01-01-1970 03:00 Bir Sepet Hayal 01-01-1970 03:00 Öğretmenin fark oluşturacak tutum ve davranışları 01-01-1970 03:00 Öğretmenin fark oluşturacak tutum ve davranışları 01-01-1970 03:00 Asabiyet Çukuru 01-01-1970 03:00 Hayatımız Roman 01-01-1970 03:00 Üç Nesil, Üç Şair 01-01-1970 03:00 İnsan İyiliği Kadar Taşlanır 01-01-1970 03:00 Erbakan Hocanın Yoldaşları 01-01-1970 03:00 Bilmem Bu Gurbetlik Ne Kadar Uzar 01-01-1970 03:00 Enkaz Dili 01-01-1970 03:00 Bakmak İstiyorum Günler Günü Gökyüzüne 01-01-1970 03:00 Dînî ya da Lâdînî Edebiyat 01-01-1970 03:00 Unutulmayan öğretmen kimdir? 01-01-1970 03:00 Yazmaktır Yaşamak 01-01-1970 03:00 Hepimiz Ölecek Yaştayız 01-01-1970 03:00 Tükenmemek İçin 01-01-1970 03:00 Issız Hüzünlerin Adamı Behçet Necatigil 01-01-1970 03:00 Nesillerin Zamanla İmtihanı 01-01-1970 03:00 Yunus Pirimiz Olur 01-01-1970 03:00 Ahlâk 01-01-1970 03:00 Ezanların Aydınlığında 01-01-1970 03:00 Tehlikeli Gerçeklik mi! 01-01-1970 03:00 Unutulmuş Bir Amasyalı: Ahmet Yetkin Emri 01-01-1970 03:00 Yeşil Giresunlu Bir Fikir İşçisi Fethi Naci 01-01-1970 03:00 İdeallerin Adamı Olmak 01-01-1970 03:00 Dava Adamı 01-01-1970 03:00 Ne İşimiz Var Siyaseti? 01-01-1970 03:00 Bürokratik Eziyetin Müdür Tipleri 01-01-1970 03:00 Dokuz Köyden Kovulsak da 01-01-1970 03:00 Yönetici Yapmayacaklarımızın Özellikleri 01-01-1970 03:00 Putları Var İnsanın 01-01-1970 03:00 Gözünaydın Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi! 01-01-1970 03:00 Toplumsal Şiddetin Paradigmaları 01-01-1970 03:00 İstemezükçenin Bir Başka Adı 01-01-1970 03:00 Sekülerin Diyanetle İmtihanı 01-01-1970 03:00 Korona Dersleri 01-01-1970 03:00