“Bu çocuk okumaz azizim, bunu bir esnafın yanına çırak ver!” derlerdi, daha sonra bu laf “ Bu adam olmaz, Bunu bir tamircinin yanına ver!” olarak evrildi, Şimdilerde ise bir iş veya bir oluşun istenileni vermeyeceği ön güldüğünde söylediğimiz bir söz oldu…
Bu Çocuk Okumaz, Azizim…
Malum 23 Haziran’da İBB Seçimleri yenileniyor. Fakat bu yenileme süreci içerisinde de görünen o ki, Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan gerekse Ak Parti ve kurmayları vatandaşın ne dediğini hala anlamamış.
Vatandaş ısrarla eskileri yani “Zamanında hangimiz Cemaatçi değildik ki?!” kılıfı içerisine girip kendilerini kamufle ettiğini zanneden siyasileri görmek istemiyor dedikçe ısrarla bu kişilere görevler dağıtılması vatandaşı gerdikçe geriyor.
15 Temmuz’dan hemen sonra “Ahmakmışım!” diyerek günah çıkartmak daha sonra ise gerek hükümete gerekse Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ver yansın etmek! Bunun ödülü olarak ta oğula, seçilecek yerden Ak Partide Milletvekilliği sağlamak. Yetmez! 31 Mart yerel seçimleri öncesi Eski CB, BB ve Bakanlarla kendilerine görev istemek! Aksi takdirde memleketin hal ve gidişatı kötü diye uyarmak! 31 Mart sonrası 23 Haziran öncesi de Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulunda görevlendirilmek?!
Yine aynı keza Bakanlıklarda ve Belediye Başkanlığı döneminde zaman doldurmakta mahir adamları Kamu Bankalarının yönetim kurullarında görevlendirmek!
Ama bu adamların ortak bir özelliği var! “Zamanında hangimiz Cemaatçi değildik ki?” diyenlerden olmaları…
Bunlar yapılır, edilirken vatandaş bunları görmedi, duymadı sanıyorlar. Nede olsa Basın artık haber üretmek yerine haber gizleme merkezlerine dönüştü…
Ama vatandaş satır aralarını okuyor, görüyor, duyuyor ve biliyor…
Bu atamaların alelacele yapılmasını sadece İBB Seçimleri ile bağlantılamak ise büyük hata olur. Şöyle ki bu isimlere verilen makamlar ile bir nevi yeni parti kuracağı söylenen Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu gibi isimlerinde önünü kesme amaçlı olduğu göz önüne alınmalı. Ancak vatandaş çok farklı algılıyor konuları ama bunu ne Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan nede Ak Partinin kurmayları görmek veya duymak istemiyor.
Sayın Binali Yıldırım, İBB Seçimleri için Kadir Topbaş’ı ziyaret ediyor, desteklerini bekliyor. Oğlu ve Eşi Şehit düşen Nihal Olçok isyan ettiğinde ise Kadir Bey İstanbul için çok çalıştı, kendisi istifa etmişti diyor demesine de o işin öyle olmadığını herkes biliyor. Resmiyette evet Kadir Topbaş istifa etti, Ancak altındaki nedenleri herkes biliyor. Hele hele ki İstanbul gibi eğitim düzeyi yüksek, teknolojiyi sonuna kadar kullanan bir halka bunu söylediğinizde vatandaş size sadece güler.
Bebek Katili Abdullah Öcalan’a bir anda yakınları ve Avukatları ile görüşebilme olanağının sağlanması ise HDP’ye oy veren kesiminde oyunu İBB seçimlerinde Binali Bey’den tarafa yönlendirme gibi bir algıya sebep oldu. Bu ise Ak Partiye daha önceki seçimlerde oy vermiş Milliyetçi, Muhafazakâr seçmeni kızdırdığının farkında bile değiller…
Malum Yazılı ve Görsel Basının sürekli olmayanı olmuş gibi göstermeye çalışması, daha da sıkışırsa sosyal medya trolleri gibi davranması da milletin gerek Ak Partiden gerekse Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan uzaklaşmasını sağlıyor. Yapılan bu algı operasyonları ise yalnızca Ak Parti içerisindeki trol ekibini mutlu ediyor. Vatandaş ise bunlara gülüp geçiyor….
Tüm bunlarla birlikte birde toplum, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ı değer olarak satın almadı. Berat Albayrak ise durumu toparlamak ve toplum karşısında imaj düzeltme çalışması için tv’lerden transferler yaptığı ve bu transferlerin ise Merkez Bankası bünyesinde istihdam edildiği söyleniyor. Bu yapılanların bile imaj noktasında faydalı olmayacağı aşikâr. Çünkü neredeyse yazılı ve görsel medyanın tamamına yakını hükümete yakın olmasına rağmen vatandaş Sayın Albayrak’ı değer olarak satın almıyorsa, Yeni görevlendirilecek 3-5 kişi sadece bir müddet daha vakit doldurma ya da zaman kazanma meselesi olur. Çünkü Türk toplumu Cumhuriyet sonrası babadan oğula, damada, eşe, kardeşe yakın akrabaya verilen hiç bir görevlendirmeyi içine sindirememiştir. Hala da sindiremiyor. Sayın Albayrak’ın bu çabaları da nafile çabalar olarak kalacağı gibi Muhafazakar Ak Parti seçmenini daha da kendisinden uzaklaştıracaktır. Bunu da 23 Haziran sonrası Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’da kendisi de net olarak görecektir.
Toplumun genelinin istemediği Af yasası tartışması ise MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli tarafından dillendiriliyordu, Görünen o ki Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’da en sonunda Af Yasasına yeşil ışık yaktı! Fakat bu hamlede beklenenin aksine AK Partiye oy kazandırmayacağı gibi oy kaybettirtecek bir hamle olacak. Zira Ak Parti tabanı bırakın Af Yasasını, 15 Temmuz İşgal girişimi sonrası İdam yasasının yeniden yürürlüğe girmesini istiyor. Hala mahkumlara giydirilecek denilen Badem Kurusu tulumları soruyor…
Bu kadar olayların arasında Malum Basının gizleme çabalarına rağmen Türkiye Cumhuriyeti olarak 2.Papaz Brunson vakası yaşadık. Tam da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yargı Reformu açıklamalarını yaptığı sıra…
3 yıldır FETÖ’den tutuklu olan NASA çalışanı Serkan Gölge’nin hapis cezası ev hapsine çevrildi. Karar ise Erdoğan-Trump görüşmesinin hemen ardından alındı. Konuya ilişkin Beyaz Saray’da gazetecilere açıklama yapan Trump, “Türkiye’nin az önce geri istediğimiz bir mahkumu serbest bıraktığını öğrendim. Az önce cezaevinden ev hapsine gönderildiğini öğrendim. Oradan da yakın bir zamanda Amerika’ya verilecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yardımı için teşekkür etmek istiyorum. Bu harika oldu. İster mahkum, ister rehine deyin, serbest bırakılan bu kişi şu anda ev hapsinde. Yakın bir zamanda Amerika’ya gönderilecek olması iyi bir haber” dedi. Ama tabii ki Ekrem İmamoğlu, ifşa haberleri üretmek için çabalayan malum yazılı ve görsel basın bunların hiçbirisini yayınlamadı ama İstanbul seçmeni göreceğini gördü…
Atamaların ve ev hapsine çevrilen cezaların olduğu gün döviz kurları anında aşağıya doğru seyre yöneldi. Fısıltı gazeteleri ise birileri birileri ile anlaştı! Demeye getirdi. Muhtemelen de haklılardı…
Tüm bunları gölgelemek adına Malum Medyamız ise 2013’de yazılmış toplasanız 1.000 tane belki satılmış bir kitabın sapık satırları arasında kaybolmamıştı, Topluma ALGI ÇALIŞMIŞTI, Ama sağ olsunlar onu da ellerine yüzlerine bulaştırdılar! Çünkü kitabın yayınlandığı dönemde, O kitaba olur verilen dönemde Ak Parti dönemiydi ve bunu da seçmen gördü! Önce suçlanan daha sonra ise serbest bırakılan yazar ve yayın evi ile dağıtımcı firma sahipleri ise toplumu Adalet ve Ak Parti ikilemi arasında bıraktı!
Bu kadar karmaşanın arasında ise Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Olağan Seçimli Genel Kurulu’na Nihat Özdemir, tek başkan adayı olarak girdi Ve kazandı. Yönetim Kurulu üyeleri ve Sayın Özdemir’e baktığımızda ise TFF bu haliyle TFF olmaktan ziyade Ak Partinin bir kolu görünümünde. Bu da Futbol severlerin yakında tepkisine yol açarsa kimse şaşırmamalı. Ayrıca, Holiganları da meydanlarda görürsek te bence hiç şaşırmayalım…
Birde bu konuların üstünde olan bir S-400 meselesi var! Ne olacağı hala belli değil. Hükümet süresinde teslim edilecek diyor, ABD istemezuk borusunu çalmaya devam ediyor, Trump-Erdoğan görüşmesinde S-400’ler için ortak bir komisyon kurulması kararına Trump olur dedi, Pentagon buna da karşı çıktı. Bakalım en son noktada S-400 meselesi nereye varacak?
S-400 savunma sistemlerinin Türkiye’ye getirilmesinde süreç uzarsa yada getirilip atıl hale getirilirse işte o zaman vatandaşın Ak Partiye de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da güveni iyice sıfırlanır, Netice de Bu çocuk bu saatten sonra okumaz Azizim, Bunu tamirci değil SEÇİM PAKLAR’a doğru hızla gidiyoruz…