Madem ki adımız Pelikancı!
Madem ki onlarca laf arasında denmedik bırakılmamış, O zaman biraz daha bazı şeyleri söyleme zamanı…
Malum Pelikan Dosyası ile siyaset kurumunun yakından takip edenlerin içeriğine tek laf edemeyip, Doğruluğu noktasında en ufacık su götürmediği aşikar olan gerçekler hakkında sus pus olanların, ellerinde bıçaklarla Pelikanı keseceğiz demesi kadar komik şey olmazdı…
Öncelikli olarak şuna karar vermemiz gerekiyor!
FETÖ ile Mücadele de sizin için Milat olan tarih nedir?
Sizin için Milat 17/25 Aralık ise sorun yok, Ama eğer Miladınız 15 Temmuz ise işte o zaman sıkıntılı!
15 Temmuz gecesi ve sonrası ekranlardan boy gösteren ve “Yaşasın Reis” diyenlerle aslında sorunumuz! Çünkü sizler için Milat 15 Temmuz ise şuan Türkiye’de bir tane bile FETÖCÜ bulamazsınız, Hepsi sizden ve benden daha fazla REİSÇİ! Sizden ve benden daha fazla Vatanperver, Sizden ve benden daha fazla Ak Partili ve yine sizden ve benden daha fazla sesi çıkıyor….
Milat sizin içinde 17/25 Aralık ise işte orada duracaksınız!
AHMAK O ZAT gibi yanılmışım demeyenlerdensiniz…
Sizler normal bir vatandaş olarak bazı şeyleri gözünüzden kaçırabilirsiniz, Tarihler zaman içerisinde unutulabilir, Ancak! Sizlerin Gazeteci-Yorumcu vs. gibi bir kimliğiniz var ise sizin yanılma payınız ya da şansınız bana göre olmamalı, olsa da küçük nüanslarla olmalı!
Çünkü sizler normal vatandaş değilsiniz! Sizler meslek olarak yapıyorsunuz bu işi! Sizlerin asıl mesleği torna-tesviyecilik değil!
Nereden geldik bu konuya hemen detaylara inelim, Ne dersiniz?
17/25 Aralık sürecini hatırlayın!
Gezi olayları, Dershaneler krizi ve 17/25 Aralık. Bu arada dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a düzenlenmek istenen ve her seferinde başarısız olan suikast girişimlerini saymıyorum bile…
17/25 Aralık sürecinden önce Dershaneler krizinin başlangıcında “Muhterem Hoca Efendiye Laf söylemeyin! ”diyen LİBOŞ bir o kadar da omurgasız CIAmaat orijinli GAZETECİ-YORUMCU tayfası daha sonra “Hoca Efendi ile Başbakan Erdoğan bir şekilde anlaşır! Her iki tarafta uzlaşır!” Sözleri hala dün gibi kulağımızda…
Malum 17/25 Aralık süreci yaşanmış ve dönemin Başbakanı Erdoğan, Bu yapıyı “TERÖRİST” olarak ilan etmişti. Netice ne oldu? LİBOŞ GAZETECİ-YORUMCU tayfası ise ARSIZCA! UTANMAZCA! bu yapıya “TERÖRİST” diyemediği gibi, hala! “Hocaefendi ile Başbakan anlaşır!” teranesi okuyordu. Hala! “Muhterem Hoca Efendi” sözü dillerinden düşmüyordu!
Hatta Muhterem Hoca Efendilerine söylenen en ufacık sözlere bile ekranlarda yüzlerini ekşitiyorlardı…
17/25 Aralık sonrası bu LİBOŞ AŞAĞILIK GAZETECİ-YORUMCU tayfası program öncesi konuklarına “AMAN HOCA EFENDİ’YE BİRŞEY SÖYLEME!” diye telkin veriyordu… Sakın ha sakın inkar etmesinler! Birebir olarak o telkinleri alanlar hala hayatta…
Malum! Pelikan Dosyası sonrası ise Başbakan Davutoğlu hem Ak Parti genel başkanlığını hem de Başbakanlığı bırakmak zorunda kaldı.
Bu dönemde hiç dikkatinizi çekmedi dersem yalan olur!!!
“Hocacı mısın? Reisçi misin?” sözüyle başlayan ayrışma Ahmet Davutoğlu’nun Başbakan olduktan sonra başladığı…
Özellikle Medya ve Sosyal Medya’da “HOCACI” adı altında bir GÜRUH peydah oldu. Gazeteleri, Gazetecileri, Sosyal Medya da trolleri ile herkese saldıran ve bir o kadar da dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nu parlatma çabasında olan…
Pek tabii ki hem sosyal medyada ve medyada bir anda nereden geldiği belli olmayan bir güç ortaya çıktı. Aslında nereden çıktığı belli olan ama asla söylenmeyen…
Sıkıştıkları zaman tabii ki REİSÇİYİZ diyen, ama bir araya geldiklerinde ise “ Reisin dönemi kapandı, Cumhurbaşkanı da yaptık, Dönem artık Hocanın!” diyen aşağılık bir GÜRUH…
Pelikan Dosyası ortaya çıktıktan sonra ise içeriği hakkında tek kelime edemeyen ama Tezgah bozulduğu için önlerine geleni Pelikancı olarak yaftalayan o GÜRUH, İşte bu GÜRUH...
Pelikan Dosyası sonrası kuyruğunu kıstırıp aylarca sosyal medya hesaplarını kapatanlar şimdilerde yeniden ayar verme çabasına girmiş! “Mahalle onlarınmış! Kiralık olan bizlermişiz!” Komik çocuk vesselam. Pelikan Dosyası patlamadan önce de, patladığında bizler buralardaydık ve bundan sonra da buralarda olacağız, Bir dosya ve gerçekler neticesinde aylarca ortadan kaybolan, sosyal medya hesaplarını kapatan sonra da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a YENİDEN yağdanlık olmak için adı kitap olan “RESİMLİ ROMAN” bastırmadık! Bastıracak ta değildik! Hatta o bastırdığınız “RESİMLİ ROMANLARI” Ak Partili Belediye Başkanlarına sunup sponsorluk ta yaptırmadık, yaptıracak da değildik….
Ahmet Davutoğlu, Başbakan olduktan sonra artık bu LİBOŞ,OMURGASIZ CIAmaat orijinli GAZETECİ-YORUMCU tayfası ikiye ayrılmıştı!
Bir kısmı HOCACI diğer kısmı da REİSÇİ idi! Ama sorsan her iki GÜRUH’ta REİSÇİYDİ!
17/25 Aralık sonrası Hoca Efendiye bağlılıkla ilgili bir sıkıntı yoktu! Yeter ki Hocaefendi eleştirilirken ileri gidilmesin! Hoca Efendi rencide edilmesin! Güzide Kurum Cemaat daha fazla yıpratılmasın!
Sanırsın ki Gezi olaylarında Cemaat’in eli ortaya çıkmamış!
Sanırsın ki 17/25 Aralık hiç yaşanmamış!
Al takke ver külah aynen devam!!!
Ne zamana kadar derseniz?
15 Temmuz’a ramak kalma süresine kadar…
15 Temmuz sonrası ise hepsi bir REİSÇİ oldular bir REİSÇİ oldular ki sormayın gitsin…
İnsan gerçekten hayret ediyor! Bunlar değil miydi Muhterem Hoca Efendimize laf söylemeyin diyenler, Bunlar değil miydi güzide kurumumuz Cemaati yıpratmayın diyenler…
80 Milyona dayanmış Türkiye, toplasan 15-20 tane HoCIA-CIAmaat orijinli OMURGASIZ LİBOŞ GAZETECİ-YORUMCU güruhun ağzından çıkacaklara bakıyordu!
Hepsi o kanal benim, şu kanal senin hesabı tur dönüp duruyorlardı, Hala da aynılar! Körler sağırlar birbirini ağırlar pozisyonunda birbirlerini ağırlayıp ve Türkiye’nin nasıl bir badireden geçtiğini anlatıp duruyorlar!
HoCIA ve CIAmaat mı?
Oooooo, sadece Türkiye’nin değil Dünyanın başına bela bunlar….!!!
17/25 Aralık sonrası bile Hocama laf söyleme diyen, denildiği zaman yüzlerini ekşitenler onlar değil!!!
Bu arada aklımdayken söyleyeyim, Ahmet Hocacı olan OMURGASIZ LİBOŞ GAZETECİ-YORUMCU güruhu Ahmet Hoca’nın Suriye Politikasının temellerini oluşturan “Stratejik Derinliğin” 90’ın ortalarında “Aksiyon’da yayınlanan yazılarından” şekillendiğini de GÖRMEZ, DUYMAZ, BİLMEZ…
Bu Ahmet Hocacı tayfası olan ve hala Hoca gelecek diye bekleyen güruha, 15 Temmuz gecesi bile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “O gece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk konuşmasına ne oldu?” diye sormak lazım!!!
Kaldı ki o ilk video darbenin engellenmesinde ki en önemli yapı taşlarından bir tanesidir…
“O konuşma anında yerel Gündem gazetesi sahibi Temel Irmak tarafından Facebook’ta canlı yayınlanıyor. Ama ne hikmetse bu yayını ne ajanslar ne de televizyonlar görüyor. Neden sorusuna bugüne kadar tatmin edici bir cevap verilmiş değil. Gazeteci Irmak, o gece yayınını 30 bin kişinin takip ettiğini, birçok insanın meydanlara o yayından sonra çıktığını, hatta Almanya ve İsrail’den arandığını söylüyor ve ekliyor: ‘Biz o gece tarihe tanıklık ettik ama ne yazık ki sadece o gece değil sonrasında da kimse yerel medya olarak bizi görmedi, görmek istemedi. Bu suskunluğu anlamış değilim.’ Çok açık, medya toptan o ilk konuşmayı görmedi. Arkasında büyük tezgâhlar, korkulardan kaynaklanan beklentiler aramayalım ama bu durumun da peşini bırakmayalım, neden acaba?”
Sorunun aslında cevabı çok basit değil mi?
REİS gidecek eski tezgahlar yeniden kurulacak, artık gizliden gizliye “Ölse de kurtulsak” denmeyecek!
15 Temmuz sonrasını ise söylemiyorum, Zira ne ben, ne de sizler Vatan Sevgisi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan sevgisinde bunların eline su dökemez!
Ve 10 gün önce!
Malum, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın tutuksuz yargılanmasına OMURGASIZ LİBOŞ GAZETECİ-YORUMCU güruhunun CIAmaat orijinli HOCACISI-REİSÇİSİ göremedi! Bazı gazetelerde tek satırla, bazı gazetelerde altlarda ufak puntolarla geçiştirdi, Kimisi ise bunu hiç görmedi bile…
Muhterem Hoca efendinizin en büyük sponsorlarından TUSKON’un, Abant kurulunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a onlarca hakaret edilirken alkış tutan Ömer Faruk Kavurmacı’nın tavrı anlaşılan o ki CIAmaat orijinli OMURGASIZ LİBOŞ GAZETECİ-YORUMCU güruhu tarafından aslında içten içe çok benimsemiş…
Yoksa neden üzerlerine ölü toprağı serilmiş gibi sessiz kalsınlar ki?!
Sosyal Medya’da ise kıyamet koptu. Artçıları ise hala devam ediyor…
Hükümet en sonunda HSYK’nın bu kararı alan mahkeme için soruşturma açtığı açıkladı, ama YETMEZ! Zira Ham çökelek Atilla Taş için biranda ortalığı ayağa kaldıran hükümetin bu konuda sessizliğe bürünmesi vicdanları yaraladı..
CIAmaat orijinli OMURGASIZ LİBOŞ GAZETECİ-YORUMCU güruhunun aksine Sosyal Medya neden bu kadar tepkili hemen söyleyeyim, Çünkü sosyal Medya HoCIA-CIAmaat orjinli değil, Söylerken bir şeyleri yüreğinden geldiği için söylüyor, Vatan sevgisiyle söylüyor, Gerçekten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sevdiği için ve inandığı için söylüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağına bineyim, verdiği davetlerde görüneyim diye bir derdi yok. Çünkü herhangi bir menfaat beklemeden söylüyor…
CIAmaat orijinli OMURGASIZ LİBOŞ GAZETECİ-YORUMCU güruhunun en büyük SAHTEKARLIĞI ve KAMUFLESİ ise “Hangimiz Cemaatçi değildik ki?” YÜZSÜZ! Kendini aklamak için ona, buna, bana niye pislik atarsın? Herkesi kendin gibi OMURGASIZ-LİBOŞ MU SANIRSIN?
Bu Yüzsüz Güruhun yüzüne bunları söylediğiniz de ise bu defa “Biz dönemin Başbakanı, Şimdi ki Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a ayak uydurmaya çalışıyorduk!” diyor. YÜZSÜZ! Adam, 17/25 Aralık sonrası bunlar için TERÖRİST demiş daha ne desin?
OMURGASIZ LİBOŞ GAZETECİ-YORUMCU güruhunun bana göre en büyük kaybı! Hafta sonu 7 Haziran seçimlerinde “Oyum HDP’ye” diyen Sevilay Yükselir denen gazetecinin! Başbakan Binalı Yıldırım’ın uçağında yer alması. Başbakan Yıldırım’ın açıklamalarına değinmeyeceğim o daha sonra ki bir makale konusu, Ancak! Sevilay Yükselir’in Başbakanın uçağında yer alması OMURGASIZ LİBOŞ GAZETECİ-YORUMCU güruhunun miadının dolduğu anlamını mı taşır, bunu da hep birlikte önümüzde ki günlerde göreceğiz…
15-20 kişilik OMURGASIZ LİBOŞ GAZETECİ-YORUMCU güruhu bu yazıyı okur mu? OKUR! Ama hangisi bu söylediklerimi dikkate alır? HİÇBİRİSİ! Çünkü vicdanları körelmiş, meslekleri doğru gerçek habercilik değil LİBOŞLUK…
İlk başta sorduğumuz soruyu tekrar yineleyeyim;
Sizin Miladınız hangisi? 17/25 Aralık mı? 15 Temmuz mu? Yoksa yenilerden 16 Nisan’cılardan mısınız?
Bu arada hala Pelikan arayanlar, Karga’dan başka kuş tanımam…
Orhan SARIKAYA