Dil’dir yeri gelir yılanı deliğinden çıkarır, Yeri gelir aşk ile insanları bağlar, Yeri de gelir toplumları birbirlerine düşman kılar…
Allah (C.C.), HUCURAT Suresi 13. ayetinde “Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.” der.
Allah (C.C.), Bakara Suresi 263.ayetinde de “Bir tatlı dil ve kusurları bağışlamak, arkasından eza ve gönül bulantısı gelecek bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, halimdir, yumuşak davranır.” der.
Allah (C.C.),Rum Suresi 22 ayetinde ise ““O’nun varlığının ve kudretinin delillerinden biri de: Gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin farklı olmasıdır. Elbette bunda bilen ve anlayan kimseler için ibretler vardır.” der.
Dilin toplumu kenetleyen, Bazende AYRIŞTIRAN bir güç olduğu ayetle de sabit. Dili bu kadar önemli kılan enstrüman ise elbette ki kullandığımız alfabe.
Türkiye Cumhuriyeti ilk kurulduğunda ilk 5 yıl yönetim şeklinin ŞERİAT olduğunu pek kimse bilmez. Mustafa Kemal Atatürk’ün meşhur “Göklerden indiği sanılan….” diye başlayan TBMM konuşması sonrası yönetim şekli değişmiştir. Tabi ki bu değişim, kuruluş döneminde pek kimsenin aklında olmayan daha sonra ise dillendirilmeye başlanan Alfabe değişimine kadar gitti.
Alfabenin değişimi o dönemde ne kadar yanlış ise şimdilerde yeniden alfabe değişimi doğru değil…
Alfabe değişimi DİL’i, dil değişimi ise yeni bir toplumun temellerini attı. Eski dili unutturulan halk, Yeni dil ile yazılan yeni tarih kitaplarıyla, Osmanlıca tarih kitaplarının da bir nevi hükmünü kaldırmış oldu. Bu şu demekti Zengin Osmanlıca dili unutturulacak bu unutulma ile yeni dille yazılan Tarih kitapları ile ne söyleniyorsa ona Toplumun inanılması sağlanacaktı. Başarıldı da! Unutmayın! Savaşı, Savaş meydanlarında kazanmak yetmez, Kazandığınız savaşı Tarih kitaplarında da kazanmak zorundasınızdır.
Ciddi anlamda yeni dil propagandası ile toplum baskı altına alındı. Hatta 1970’li yıllarda çekilen Hababam Sınıfı adlı komedi filminde bile harf devrimi ile dalga geçildiğine dikkat etmeyiz, güler geçeriz! Aslında gerçek hiç de öyle değil…
Dil Osmanlıca ortadan kaldırıldığı için toplumun inanç değerleri de yavaş yavaş törpülendi. Açılan Bira Fabrikaları, Eroin Fabrikaları neyse…
Çok enteresan bir satır arası not ileteyim sizlere,
1980 İhtilalinin Mimarı Kenan Evren’in gizli notlarını “OSMANLICA” olarak tuttuğunu biliyor musunuz?
Sebebi sorulduğunda ise kızararak “Yazması daha kolay” dediğini biliyor musunuz?
Bu arada Ben Osmanlıca yada Arapça bilmiyorum ve bana göre büyük eksiklik…
Şimdilerde “OSMANLICA” denildiğinde LAİK kesim hemen atlıyor!
-Ne yapacaksınız? Dedenizin mezar taşını mı okuyacaksınız?
Ah keşke iş o kadar basit olsaydı!
İlk Arabalı Vapurunun çizimlerini Osmanlının yaptığını, Mevcut Kullanılan Arabalı Vapurların çiziminde hala Osmanlının çizgilerinin kullanıldığını bilmiyoruz! Dünyada ilk arabalı Vapurun çizimini ve projesini Osmanlı yapmış, İngiltere’de tersanelerde ürettirmiş ve ilk olarak İstanbul’da kullanılmıştır. Bundan sonra yapılan tüm arabalı vapurların yapımında da örnek alınmıştır.
Şerbetçilik ya da Lokumculuk Osmanlının vazgeçilmezlerindendir. Hatta şimdilerde JELİBON ŞEKER olarak tabir edilen yumuşak şekerlerin ilk başlangıcı Osmanlı lokum sanayisidir. Ama bunu bilmezseniz Osmanlı döneminde Şeker Fabrikalarımız bile yoktu diye ortalarda gezersiniz! Erzurum bölgesinin meşhur Gıtlama şekerini Cumhuriyet ile yaşıt olduğunu sanırsınız! 1.300’lü yıllardan itibaren Şeker üretiminin yoğun olduğunu şeker atölyelerinin olduğunu bilmezsiniz! Osmanlı’nın devlet değil imparatorluk olduğunu beyninize nakşetmezseniz Kahve neden Yemen’den gelir diye sorarsınız? Sanırsınız ki orası sizin değil!
Peki, bunları bilmenin yolu nedir? Elbette ki Dil ve Alfabe…
Yetmez!
Bir çağın kapandığı yeni bir çağın açıldığı 1453 yılında İstanbul’un Fethinde kullanılan ve 600 yıl sonra gözümüzün önünde duran topları inkar ederseniz, Bir türkü ile Osmanlının Tüfek dahi üretemediğini söyler, Cahilliğinizin üstüne cahillik katarsınız!
Peki, İlk çift cam uygulaması!
Hepimizin bildiği Pimapen’in ilk uygulama sahası da Osmanlı döneminde, Ama bilmezseniz İtalyan Mucizesi Pimapen diyerek bön bön bakarsınız! İnanmayanlar Osmanlı Saraylarına gidip bakabilir.
Çağ kapatıp, Çağ açmak önemli değildir! Önemli olan Tüfek icat etmektir! Peki ya ilk uçan İnsan! İlk Denizaltı, İlk Arabalı Vapur, İlk Pimapen, ilk, ilk…
Görüldüğü üzere dilinizin, alfabenizin değişmesi sadece Dedenizin Mezar taşını okuyamama sorunu getirmiyormuş!
Şimdi sıkı durun!
Bu iş bu kadarla mı sınırlı dersiniz? Çünkü şimdiye kadar ki kısımda sadece bunun etkisini Türkiye Cumhuriyetinde yaşayanlar olarak baktık.
Alfabe ile birlikte Dil’i de değiştirerek, İngiliz’in masa başında çizdiği haritayı da gerçek hale getirdiniz! Nasıl mı? Daha önce İmparatorluk döneminde yaşadığınız toplumlardan ayrıştırdınız, Ötekileştirdiniz,600 yıllık birlikteliği yok saydınız, Kardeşlerinizi farklı dil ve kültür yapısı olarak lanse ettiniz, Yeni Dil ve Alfabe ile yazdığınız yeni Tarih kitaplarında o coğrafyada yaşayanların sizleri nasıl arkasından vurduğunu yazdınız ve çizdiniz!
NETİCE?
Onlar ayrı! Biz ayrı!
Peki, yazılanların ne kadarı gerçek? Hemen Tarih kitaplarına sarıldınız! Ama okuyamadınız! Anlayamadınız! Size dayatılan Yeni Dil ile yazılan Yeni Tarih kitaplarından başka tarihinizi araştıracak olayların gerçekliğini araştıracak hiç bir enstrüman kalmamıştı!
Arap Kavimleri gerçekten Türklerin düşmanı mı? Kürdistan denilince tüylerimiz diken diken mi olmalı? Arap kabileleri her zaman Osmanlıları arkasından mı vurdu?
Hadi size bomba bir soru!
Arap yarımadasında ilk toprak kaybımızı HANGİ KOMUTAN zamanında yaşadık ve geri çekildik desem çoğunuz bilmez!
MİLLİ ŞEF İSMET İNÖNÜ komutasında Süveyş kanalı civarında yaşadık ve geri çekilmemiz ise TOROS DAĞLARI ETEKLERİNE KADARDIR. Halep’e ya da Filistin’e kadar değil! Toros Dağlarının eteklerine kadar!
Gerekçe nedir Peki?
Arap İsyanı ve yeni dil ile yazılan tarih kitaplarımıza göre Osmanlı Ordusunun Araplar tarafından arkadan hançerlenmesi sonucunda o kadar geri çekildik!
İyi de Arap isyanı nerede yaşandı? Bunu neden hiç kimse sorgulamıyor ya da sorgulamak istemiyor?
Arap İsyanı Suudi Arabistan’ın bir ucunda! Yani Mekke’de, Peki geri çekilme nerede? Mısır’da Süveyş Kanalı Civarında!
Nasıl bir isyan ki! Mekke’de ki küçük çaplı isyan Süveyş Kanalı civarında ki çarpışmayı etkilemiş ve bizler Toros Dağlarının eteklerine kadar çekilmişiz!
Ya Aklımızla dalga geçiyorsunuz? Ya da bizler çok safız…
Dil ve Alfabe ile öyle bir bölündük ki!
Halep bizim olsun, Musul, Kerkük, Filistin bizim olsun ama İçindekiler değil der haline geldik!
Peki ya Araplar? Onlar farklı mı? Onlar da bu defa dil ve alfabe değişimiyle gelen Laiklik kavramı ile birlikte bizleri kafir ilan eder oldu…
600 yıla yakın birlikte yaşayan bir toplum, bir anda Dil ile Alfabe ile ötekileştirilip birbirine düşman oldu…
Birçok Kemalist’in ‘Suriyeli’ denilince iğreti ile bakmasının sebebi…
Hadi sorarım şimdi sizlere Dil ile Alfabe ile başlayan süreçte biz mi kazandık yoksa Masa başında cetvelle harita çizen İngiliz mi?
Orhan SARIKAYA