Süleyman Demirel için birçok şey söyleyebilirsiniz, Hatta söylüyoruz da ancak Süleyman Demirel’in siyasi deha olduğunu da unutmamız gerekiyor. Yoksa Süleyman Demirel “Bu Fötr Şapkayla 6 Defa Gittim, 7 Kere Geldim.” der miydi?
Yıl 1992 seçim dönemi ve Süleyman Demirel tütün üreticilerine meşhur sözünü söyler “Ne veriyorlarsa benden 5 Fazlası…”
Muhalefetin Cumhurbaşkanın adayları ilk açıklamalarına baktığımızda hepsi tüm yatırımları durduracağından Cumhurbaşkanlığı Külliyesini dahi kimisi yıkacağından, kimisi de Okul, Üniversite yapacağından bahsediyordu. DU diyorum çünkü baktılar ki bu söylemler vatandaşı KANDIRMIYOR! bu defa da Cumhurbaşkanı Erdoğan ne vaat ediyorsa kimi yerde 5, kimi yerde 10 fazlası kimi yerde de daha uçuk vaatlerde bulunuyorlar…
Siyaseten vaat etmek kadar kolayı yoktur. Ne de olsa dilin kemiği yok!
Ancak vaat ettiğinizi vermediğinizde vatandaş size sorar! Neden vermedin diye?!
Süleyman Demirel’in yine söylemiyle “Türkiye’de petrol vadı da bizmi içtiğ” derseniz YANDINIZ!
Haliyle ne verdilerse benden 5 fazlası demekle olmaz! Söylediklerinize kaynak bulmak zorundasınız.Hazine nasıl olsa dolu oradan vereceğim demekle olmaz bu işler! bir defa verirsiniz 2 defa bilemediniz 3 defa! Ya sonra?!
IMF’nin size borç vermesini ve siyasi olarak sizi dizayn etmesini mi bekleyeceksiniz?!
Zamanında hükümet, IMF istedi diye bu ülke biranda 20.000’den fazla memurunu emekliye ayırdı. Ki bu en basit istekleriydi o dönemde….
Siyaseti dizayn etmek demek aynı zamanda ekonomiyi dizayn etmektir. Türkiye’de ise Ekonomiyi dizayn edenler siyaseti dizayn ederler. Ekonomik olarak vatandaş önce ne verileceğine cebine ne gireceğine bakar. Ve ona göre kararını sandıkta verir. Daha sonra ise verilen vaatlerle yapılan icraatları karşılaştırır. Ve bir sonraki seçim dönemini bekler. Haliyle ne veriyorlarsa benden 5 fazlası demek yetmez….
Şimdilerde Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayları bol bol veriyor! Kimisi TRT’yi satıyor parasını veriyor, Kimisi asgari ücreti artırıyor, Kimisi öğrencilere, öğretmenlere veriyor, veriyor da veriyor…
Tabii ki hükümet kanadı da aynı şekilde vaatlerde bulunuyor. Ancak muhalefetin söylediği çok doğru da bir söz var bunu da kabul etmek gerekiyor. “16 yıldır iktidarsınız, şimdiye kadar neden vermediniz? İlla ki seçim mi olması gerekiyordu vatandaşı rahatlatmak için?” Muhalefetin bu uyarısını geçtiğimiz yılın yaz aylarından beri yapıyoruz. Ancak hükümet kanadı bu konuda ki tüm uyarılara kulak tıkadı. Şimdilerde ise vaatler diz boyu!
SGK prim günleri dolan ama yaştan dolayı emeklilik hakkı kazanamayanlar (EYT), Her ne kadarda taşeronların sorununu çözdük deseler de taşeronları daha da parçalayan Taşeron Yasası, Maliye Bakanlığının torba yasa ile biraz daha kemer sıkın politikası, Varlık Şirketlerinin vatandaşı hala sömürmesi, Esnafın kredi batağında olması, Bankaların şuan hacizli Ev ve Araç stoklarının şişmiş olması Ak Parti için en büyük handikap….Zira seçmen en son noktada cebine bakacak…
Geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanı Erdoğan “2019 seçimlerinde biz hala FETÖ, PKK, DHKP-C gibi terör örgütlerini bitireceğiz, Devleti FETÖ’den kurtaracağız, Vatandaşı vergi yükünün altında ezdirmeyeceğiz gibi söylemlerle vatandaşın önüne çıkarsak vatandaş bize oy vermez…” söylemi hali hazırda dün gibi kulağımda. Ancak erken genel seçim maalesef bir takım yatırım ve düzenlemelerin ertelenmesine sebebiyet verdi bunu da gözardı etmemiz gerekiyor.
Üniversite ziyaretleri sırasında sol görüşlü bir öğrenci Süleyman Demirel’i sıkıştırır…
– Türkiye’de yapılan her türlü işi sahiplenme gibi bir işiniz var.
Süleyman Demirel cevap verir:
– Sen nerde oturuyorsun?
– Kadıköy’de, niye ki ?
– Hah işte buraya gelmek için her gün üstünden geçtiğin köprü var ya
– Eee, evet
– Onu işte ben yaptım!
Negatif düşüncede kemikleşmiş siyasi düşüncelerin haricinde yapılan yatırımları kimse yadsıyamaz. Haliyle bugün birçok yatırımı da kimse yok sayamaz. İstanbul’un dönemin en geniş caddesi olan Vatan Caddesi ilk açıldığında ne yapacaksınız bu kadar geniş caddeyi? Uçak mı indireceksiniz? diye karşı çıkanlar şimdi Vatan Caddesinin yetmediğinden şikayet etmiyor mu? Aynı keza yapıldığında ne gereği vardı denilen Sabiha Gökçen Havalimanı olmasa ne olurdu?! Ya da bir Marmaray’ı düşünün! Sadece İstanbul için verdiğim örnekler sizi yanıltmasın, Bu örnekleri tüm yurt sathına yayabiliriz. Havalimanları, Hastahaneler, Okullar, Üniversiteler, Yollar, Otobanlar, Askeri endüstride gelinen noktayı saymıyorum bile…
Tüm bunlara mukabil 1980’li ya da 1990’lı yıllardan çok farklı bir seçmen profiliyle de karşı karşıyayız. Genç nüfus yoğunluğumuz oldukça fazla. Ve bu genç seçmen 16 yıllık Ak Parti iktidarı öncesini bilmiyor. Siyasete biraz meraklı olanları ise akıllı telefonları ile biraz orayı burayı kurcalayarak geçmiş dönemin siyasi gerçeklerini araştırıyor. Biraz yaşları ileri olanlar ise Demirel’li, Özal’lı, Ecevit’li, Erbakan’lı, Türkeş’li siyaset dönemini çok iyi biliyor…
Sadece genç seçmen değil, Tüm yaş guruplarını ele aldığımızda İnternet kullanımının oldukça arttığı bu dönemde vatandaş neyin ne oluğunu gerçekten yapılanlar ile söylenenlerin ne olduğunu, vaatlerin ne anlama geldiğini ölçüp tartıp biçiyor. Haliyle Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayları 1970-1980-1990-2000 model seçmen vaatlerini bırakıp olabilitesi yüksek YENİ! vaatlere çalışmalı!!!
Zira Seçmen en iyisini bilendir ve geçmişte olduğu gibi yine sandıkta olmayacak vaatlerde bulunanlara da kararını bildirecek olandır…
Hatırlatayım istedim, Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayları bu şekilde devam ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Süleyman Demirel’in meşhur sözünü söylemek için gün sayıyor…
Nerde kalmıştık?
Orhan Sarıkaya