Yahudilerin tatil günü olan Cumartesi günleri camilerden ezan okunması yasaklanmıştır. Keyfi olarak ta bazı dönemlerde ezan okunmasını yasaklayan İsrail Devletinin zulüm ve işkencesinin yanında Müslüman toplumun inancı gereği aşağılanması bezdirme politikalarına İslam ülkeleri daha ne kadar sessiz kalacak her kesimin merak ettiği soruların başında geliyor. Din ve vicdan hürriyetinin ayaklar altına alındığı daha doğrusu yok sayıldığı bu uygulamaları Türkiye yapsaydı Medeni Avrupa nasıl bir tepki verirdi? Neden İsrail Devletinin Filistin halkının yaşadığı bu zulmü Avrupa ve ABD görmek istemiyor ve tepki göstermiyor siz düşünün…
Filistin’in bir diğer şehri de Beytüllahim. Bu şehir de Batı Şeria içerisinde yer alan ve utanç duvarı ile çevrili bir şehir. Beytüllahim, yaklaşık 200 bin nüfusa sahip olup Hazreti İsa’nın burada doğduğuna inanılır. Nüfusun %25’ini Hristiyan nüfus oluşturuyor. Geleneklere göre Belediye Başkanı Hristiyanlardan seçiliyor. Müslüman ve Hristiyan halklar burada sorunsuz yaşarken İsrail Devletinin burada da Müslümanlara karşı baskı ve zulmü aynı şekilde devam ediyor.
Siyon tepesi ya da diğer adı ile Siyon Dağı, Hristiyanlar için kutsal bir alan. Hristiyanlara göre, Hazreti Meryem’in burada bulunduğu ve Hazreti İsa’nın son gecesini geçirdiği yerler burasıdır. Yine Hristiyan inancına göre Hazreti İsa bu tepenin üzerinde çarmıha gerilmiştir.
Siyon tepesine Yahudi inancına göre de bakacak olursak eğer; Hazreti Süleyman zamanında inşa edilen ünlü Süleyman Mabedi, Siyon tepesi üzerinde olduğuna inanılıyor. Yahudiler bu mabedi tekrar inşa edip dünyayı bu noktadan yönetme idealini taşımaktadırlar. Ve bu sebeple ideallerine, bu tepenin adına izafeten Siyonizm adını vermişlerdir.
Siyon Tepesinde ki mekanlar Emeviler zamanında Mescid’e çevrilmiş daha sonra Romalılar tekrar Kilise’ye çevirmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise burası aslında olduğu gibi kilise olarak kalması istenmiş ve o şekilde korunmuştur.
Objektif bir gözle bakıldığında Yahudilerin işgal ettiği topraklarda bütün dünya dinlerinin kutsal sayılan mekanları bulunmakta. Dünyada toplamda 15 milyon Yahudi olduğunu düşünürsek ve bu bölgelerinde İsrail Devletinin işgali altında olduğu gerçeğine de bakarsak İslam aleminin İsrail Devleti karşısında neden bu kadar aciz kaldığını düşünmemiz gerekiyor…
Mescid-i Aksa’nın içinde bulunan Mescid-i Kıblenin sağ tarafında Mervan Mescidi ve sol tarafında Kadim Mescidi yerin 15 metre altında ise 2 ayrı Mescid daha bulunmaktadır. Oldukça geniş bir alanda bulunan bu Mescidler 1994 yılında İsrail Devleti tarafından yer altından ağlama duvarı tarafından kazılarak bu mescitlere ulaşılıp Sinagog haline getirilmek istenmiştir. Bunu haberi alan Filistin alimleri 3 gün içerisinde atıl olarak duran yer altında ki 2 Mescidi temizleyerek ibadete açmak sureti ile İsrail devletinin bu planını boşa çıkarmıştır. Dönemin İsrail Devlet Başbakanı Ariel Şaron bu duruma çok hiddetlenmesine rağmen Filistin halkı İsrail Askerleri ile çatışmış akabinde onlarca şehit verilmesine rağmen bu Mescidler İsrail’e teslim edilmemiştir.
Kudüs iki vadi çevresine kurulmuş korunaklı bir şehir. Tabiri caizse Cennet ve Cehennem vadilerinin ortasında ise Mescid-i Aksa bulunmakta. Mescid-i Aksa’nın bir karşısında Zeytin dağı, Diğer tarafında ise Siyon Tepesi bulunuyor.
Vadi çevresinde birçok Kilise ve tarihi eserler mevcut. Hazreti İsa’nın olduğu ve saklandığı yer, Hazreti Meryem’in yaşadığı ve öldüğü yer. Dünyaca ünlü Milletler Kilisesi, 3 Dinin Mezarlıkları, Ağlama Duvarı, Hristiyanlar için çile yolu, Hazreti Davut, Hazreti İbrahim, Hazreti Musa’nın yaşadıkları yerler ve Osmanlı İmparatorluğunun eserleri…
Mescid-i Aksa’nın tüm çevresi surlarla çevrilidir. Kanuni Sultan Süleyman Mescid-i Aksa’nın tüm çevresini surlarla çevirerek sınırlarını kalıcı olarak belirlemiştir. Batı ve Kuzey’den 2 kapı ile Mescid-i Aksa’ya girilir. Günümüzde ise Mescid-i Aksa’nın girişi olan bu kapılar İsrail askerleri tarafından denetleniyor.
Bölgedeki şehirlerden bir tanesi de Yafa şehridir ve tarihi çok eskilere dayanıyor. Günümüzde İsrail’in Başkenti Tel Aviv’in bir mahallesi olarak kalmış.20 bin kadar Müslüman yaşıyor kentte. Liman şehri olan Yafa’da 1948 yılında İsrail büyük bir katliam yapmış ve Müslümanları şehirden zorla çıkarak mallarına el koymuş…
Yafa şehrinde Sultan Mahmut Cami en önemli Osmanlı İmparatorluğu eseri olarak göze çarpıyor. 2 yıl önce Sultan Mahmut Cami’nin deniz gören taraflarına büyük yapılar ve surlar inşa edilmiştir. Bu surların yapımından önce İsrail Devleti, Sultan Mahmut Camisini yıkmak istemiş ancak hem Türkiye’nin hem de Filistin’in direniş göstermesi sonucunda Camiyi yıkamayacağını anlayan İsrail Devleti bu defa da duvarlarını surlarla kapatmıştır. İsrail devletinin Müslümanlara yönelik bu işgali ve zulmü maalesef devam ediyor.
Ve İsrail Devletinin başkenti Tel Aviv. İsrail devletinin mecburiyetten dolayı başkenti olmuş. Zira İsrail Devleti 1948 yılında ilk kurulduğunda Başkent olarak Kudüs ilan edilmiş ama hiç bir ülkenin Kudüs’ü başkent olarak kabul etmemesinden dolayı başkent olarak mecburen başkent olarak ilan edilmiştir. Tel Aviv şehri sonradan kurulmuş bir şehir. Tel Aviv şehri kurulurken topraklarının bir kısmı Filistin halkından zorla alınmış bir kısmı da Filistin halkı tarafından zulümden kurtulmak amacıyla satılmış.
Günümüzde Tel Aviv, Dünya fuhuş sektörünün gece hayatının en önde yaşandığı şehir. ABD’de deki Las Vegas ya da Hollanda da ki Amsterdam şehirleri bile Tel Aviv’in fuhuş ve gece hayatı sektörünün arkasından gelmekte. Tel Aviv gecelerinde her türlü fuhşiyatın aleni bir şekilde yapıldığı ve doğal karşılandığı bir sektör. Bununla ilgili olarak ise Özel gece kulüplerinin haricinde ayrıca mekanlarda mevcut. Bu şekilde yaşayan İsrailli Yahudi’nin oranı ise hiç azımsanmayacak kadar çok. Ensest ilişkinin boyutunu ise kimse tahmin edemiyor. Yaklaşık olarak nüfusunun %80’i bu şekilde yaşam tarzını hayat tarzı olarak belirlerken %20’lik Radikal Yahudi ise bu yaşam tarzına karşı çıkıyor.
Geçmişte helak olan Lut Kavminin yaşam tarzı ile günümüz Tel Aviv’de sürdürülen yaşam tarzını kıyaslayacak olursak eğer, Lut Kavminin yaşam tarzı, Tel Aviv’in yaşam tarzının yanında gölgede kalıyor. Bu yaşam tarzına İslam’ı olarak baktığımızda İsrail Devletinin zamanda yok olacaktır, diyebiliriz.
Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ı Türkiye’de Müslüman olarak bilir, Ancak Mahmut Abbas Hristiyan’dır. Eğer biraz daha Mahmut Abbas’ı irdeleyecek olursak Mahmut Abbas Hristiyan görünümlü Bahai inancına sahiptir. Tüm dünya ülkelerinde değişik ırk ve dini kökenden gelme (İslâm, Hristiyan, Yahudi, Zerdüştî, Hindu vs.) Bahaîler vardır. Mahmut Abbas’da bunlardan bir tanesidir.
Filistin Devlet Başkanının daha önce yapılan anlaşmalar gereği Hristiyanlardan olma zorunluluğu olduğu için Mahmut Abbas’ın Filistin Devlet Başkanı olduğunu da bu arada dip not olarak belirtelim.
Mahmut Abbas Filistin halkı tarafından pek sevilmeyen hatta İsrail Devleti ile de yakın ilişkiler içerisindedir. Mahmut Abbas’ın Ramallah kentinde kendine ait Coca-Cola üreten bir fabrikasının da olması işin bir diğer boyutu.
1800’lerde İran’da Mehdi inancının uzantısı olarak doğan Babîliğin bağımsız dine dönüşmüş biçimi. Bütün dünyada inananları olan evrensel bir dindir. Bahaî tarihi, 1844’te Bab’ın (Seyyid Ali Muhammed) yeni bir çağın gelmekte olduğunu ve yeni bir Peygamber’in geleceğini ilân etmesiyle başlar. Bahaîliğin kurucusu ve peygamberi, lâkabı Bahaullah olan Mirza Hüseyin Ali, 21 Nisan 1863’te yeni dini ve yeni prensipleri Bağdat’ta sürgünde iken ilân etti.
Ve Son Söz…
Devletimizin ahlat aklı çalışıyor, Bu bağlamda Gazze ile alakalı İsrail üzerinden yapılan anlaşmanın arka planlarını görebilmek önemli. Tabii ki arka planda olan ve olacak olanlar bir anda değil, İşleyen süreç içerisinde bizlerin görmesinin sağlanacağını da bilmemiz gerekiyor…
ABD Başkanı Barack Obama’nın ABD seçim sonuçları sonrası ani bir karar gibi görülecek olan aslında süreç içerisinde hazırlığı yapılan bir karar ile Filistin hükumetini ve sınırlarını tanıdıklarını açıklayabilir ve çözüme odaklı İsrail hükumetine, Türkiye ile yakınlaşmasını bazı yaptırımlar ile cezalandırma yada yeni dönemi başlatma noktasında kararlar alabilir. Zira yeni ABD Başkanı Trump’ın da farklı söylemleri olmakla birlikte Yahudi Lobileri ile karşı karşıya geldiklerini de unutmamak gerekiyor…
Bu olası beklenen ABD hamlesi Türkiye ile İsrail arasında Mavi Marmara operasyonu üzerinden gelinen noktanın Gazze’nin ve akabinde Batı Şeria ile Filistin sorununun sonuçlandırılması aşamasında planın bir parçası olma olasılığı ciddi bir şekilde arka planlarda da dillendirilmekte…
Orhan SARIKAYA