Konutla dolandırıcılık var dediğimizde insanların paralarının alınıp kaçıldığını düşünüyor olabilirsiniz.
Fakat konu aslında anladığınız gibi değil. Şöyle ki;
Müteahhitler! Piyasada önce isim yapmış düzgün firmaların ismine benzeyen isimle bir firma kuruyor. Daha sonra bakanlıktan Sat-Yap inşaat yapım izni alıyor, çeşitli aracılarla basın yayın kuruluşlarına bir kısım ödemeler yapıp İnternet siteleri kurup kendisinin ve firmasının ekonomi ve emlak gündemi ile ilgili TV programlarında büyük iş adamı gibi tanıttırıp piyasaya takdim ettiriyor.
Sonrasında yüklü paralarla toplumun sevilen sanatçıları reklamlarda oynatılıyor…
Daha sonra ise Yerel yöneticilere gidilerek Cami, Okul yaptırma vaadinde bulunuluyor…
TV programları ile toplumda kendini şöhret yapıp yerel yöneticiler de çeşitli kamu hizmeti yapma vaadiyle kandırıldıktan sonra, yaptıkları bazı projelerin açılışlarına devlet protokolü yada yerel yöneticiler davet edilerek kamuoyunda güven tavan seviyeye getiriliyor.
O kadar ki bu kişi ve firmalar, yerel yöneticiler kendilerine bu kişiler sorulduğunda sağlam firma diye referans bile oluyorlar…
Sonrasında ise bu kurdukları şirkette sahip değil fakat neredeyse sahibinden fazla yetkili ama fakat şahsi hiçbir sorumluluğu olmayacak şekilde projelere başlanıyor…
Projeler yani konutlar maketten satılıyor… (Allah’tan ki maketten konut satışı yasaklandı ama bu bile çare olmadı!)
Bunun için bazen arsa almaya bile ihtiyaç duymuyorlar.
Dışarıdan bakıldığında ise yaptıkları sözleşmeler ciddi bir şirkete yakışır ve müşterinin hakkını koruyucu çok sağlam denilecek sözleşmeler…
Daha sonra ise Müteahhitler! ve toprak sahipleri, Kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanarak yapılan anlaşma ile maketlerle! konutların tamamının satışını bitiriyor…
Satışlar tamamlanana kadar inşaat yapılmış satılacak yer kalmaz ise yada teslim süresi gelince bu defa kat irtifaklarını kurmadan müteahhit iflas ettim işlerim bozuldu diyerek mevcut yapılmış konutları toprak sahiplerine devir ediyor…
Toprak sahipleri de paravan firmalar üzerine mevcut maliyeti tapuda devir edip, hukuken insanların hakkının yani görünürde konutsuz kalmasına neden oluyor…
Şöyle ki, Konut satın alan ama konutunu toprak sahibine kaptıran kişilere hukuka göre harici 3. Kişiler, Konut fiyatları arttı fark vereceksiniz denilerek konutlar tekrar satılmaya çalışılıyor.
Bunu kabul etmeyenlere ödenmeyecek! çekler ya da senetler veriliyor. Bunu da kabul etmeyenlere git dava aç deniliyor.
Tüketici mahkemesinde Tapu Tescil davası açmak için ise harici satışlarda tescil imkanı olması için kat irtifaki kurulması ya da inşaatın tamamlanmış olması gerekli. Aksi durumda mahkeme konut teslimi mümkün değildir diyerek sözleşmenizi fesih ederek sizi konutu size satan firmadan alacaklı hale getirecek şekilde hüküm veriyor.
Haliyle, İnşaatı toprak sahibine devir edilmiş, içi boşaltılmış firmadan alacaklı olarak elinizde ki sözleşme ve mahkeme kararı ile ortalarda dolanıp duruyorsunuz. Ve üstelik bu is için avukat paraları, mahkeme harçları ve en acısı da inşattaki konutunuz ile ilgili bilirkişilere ayrıca bir dünya para harcıyorsunuz…
Peki iş sadece bu kadarla mı kalıyor?
Müteahhitlere ve toprak sahiplerine dolandırıcılık davası açıyorsunuz hukuk davanızda ; Bu şahıslar dolandırıcı, haklarında dava açıldı deseniz de mahkeme kesinleşmiş karar olmadığı için dikkate almıyor…
Müteahhitlerin yaptıkları ve delilleri ile tespit edilmiş dolandırıcılık sanığı müteahhit, binlerce yılla, toprak sahibi yüzlerce yılla yargılansa bile insanların konutlarını vermiyor. Neden mi?
Çünkü milletten 6-7 yıl önce topladıkları parayla yaptıkları konutların her biri 30.000 TL ederken değeri artıp 300.000 TL’lik konutlar oluyor.
Yasalarımız ise maalesef dolandırıcıyı ödüllendirir şekilde, hukuk davaları da genelde sözleşmeleri paraya çevirip iptal ediyor.
Müteahhitler ve Toprak sahipleri ceza alsalar bile uğraşıp hukuk davası açan konut mağdurlarına, 3-5 kuruş fazlası ile hukuk davası açmayanlara ise 6-7 yıl evvelki ödedikleri parayı verdiğinde zararı tazmin etmiş olacaklarından dolayı ve cezaları yarı yarıya indirileceğinden en kötü ihtimal 3-4 yıl hapis yatıp çıkacakları için kimsenin konutunu vermeyi akıllarının ucundan bile geçirmiyorlar…
Çünkü, Sizin konutun teslim edilmemesinden kaynaklı alacak hesabınız yapılırken rayiç bedel üzerinden hesap yapılacağına ABD Dolar kuru yada Euro kuru toptan fiyat endeksinden hesap yapılıp alacağınız hesaplanıyor.
Haliyle sizde elinizde artık hiçbir işe yaramayan sözleşmeler ve mahkeme tutanakları ile oradan oraya koşturuyorsunuz…
Maalesef mevcut tapu tescil davaları ile insanların hakkına kavuşması imkansız. Çünkü ortada gözle görünür bir imalat olsa da bu imalat kat irtifakı kurulmadığından hukuki olarak tanınmamakta. Bu durumda hukuk, parasını ödemiş insanları bilinçli olarak içi boşaltılmış şirketlerden alacaklı yapmaktan başka bir işe yaramıyor…
Bundan dolayıdır ki elinde sözleşme ile çaresiz dolaşan insanlar elinde içi boşaltılmış firmadan alacaklı olarak kazandıkları dava kararları ile baş başa bırakılıyor…
Müteahhit firma tarafından paralarından,
Toprak sahipleri tarafından dairelerinden,
Mahrum kalan birçok insan adeta çaresiz bırakılmış…
Bu konun çözümü yine hukuktadır. Gerekirse konusunda uzman yada konutların bu şekilde 3. kişilere aktarılması ve muvazaalı işlemlerin çözümü konusunda ehil hukuk adamları tarafından bu davalar iyi niyet kuralları içinde hukuka uygun çözümlenebilir ve bu insanların mağduriyeti ortadan kaldırılabilir.
Aksi durumda başta İstanbul’da bir çok semtte gördüğümüz bitmeyen mega konut projeli inşaatlar, Türkiye’nin başına bela olmaya devam edecek…
Orhan Sarıkaya