Çok sakin görünen ama devlet kanadında sessiz fırtınaların koptuğu bir hafta yaşıyoruz. Toplum olarak bölük pörçük gördüğümüz olaylar karşısında Halk Sessizce Nöbetteyiz pozisyonunda olayları seyrediyor, sabrediyor, yorumluyor…
5 Ocak’a kadar Türkiye‘nin terör olayları ile imtihan olacağını bundan sonra ki süreçte de yurtta sulh döneminin yavaş yavaş başlayacağını söyledim. Referandum sürecinde ise referanduma kadar 20 Ocak sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sizlere anlatmaya çalıştım.
Malum 20 Ocak geçti ve şimdi neler olacak sorularının cevapları da gelmeli…
Her şeyden önce dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum ama toplumsal kaos için hedeflenen terör olayları sonlandı. Ufak tefek münferit olaylar olsa da çok fazla toplumun dikkatini çekmiyor ve toplumsal yaşantıyı etkilemiyor. Emniyete yakın kaynaklarla görüşmelerimde Ankara ve İstanbul Emniyet Müdürlüklerinin olağanüstü bir çalışma gösterdiklerinden bahsediyor, Ki bence de doğru. Zira önlenen birçok canlı bomba ve terör olaylarının engellendiğini biliyorum. Pek dikkatimizi çekmese de Suriye üzerinden geçen 3 tane canlı bombanın kıskıvrak yakalandığını sadece ulusal basında sadece bir iki manşette gördük. DEAŞ özellikle Fırat Kalkanı operasyonu ile sıkıştıkça daha çok canlı bombayı Türkiye’ye göndermeye ve eylem yapmaya çalışıyor.
Hükümet, önlenen bu terör olaylarını gerçekleştirecek failleri pek deşifre etmiyor. Haklı gerekçesi de toplumun huzurunun bozulmaması…
Hepimizin yaşadığı ise ekonomik terör. Döviz üzerindeki manipülasyonlar hepimizi etkiliyor. Merkez Bankasının son dönemde repo ihalesi açmaması, Küçük miktarlı faiz artımı bile ekonomi teröristlerini şimdilik durduramıyor. Ekonominin teröristleri diyorum çünkü, Piyasalar kapalı olmasına rağmen döviz neden artar? Pazar günü hangi sektörün ödeme için dövize ihtiyacı olur? Ya da piyasalar kapandıktan sonra yani 17:00-17:30 sonrası saat 18:00’dan sonra neden bir anda döviz kuru artar? Bunun en yakın örneğini 25.01.2017’de yaşadık!
Ekonomi teröristlerinin en büyük hazırlığı ise 27.01.2017’de açıklanacak FED Kararları sonrası olacak. FED Kararları olumlu da olsa olumsuz da olsa her halükarda bu teröristler döviz kurunu daha da yukarı çekmeye çalışacaklar. İşte o zaman Merkez Bankasının sert müdahalesi ile karşı karşıya kalacaklar.
Türkiye’yi terör ile değil, Fakirleştirme ile korkutmaya devam edecekler. Ancak hükümet kanadı ise oldukça sakin ve 2017 yatırım planlarını açıkladı.1915 Çanakkale Köprüsü için ihaleye çıktı, Kanal İstanbul Projesinin de ihaleye çıkılacağını ilan etti. 1915 Çanakkale Köprüsü ihalesine ise 4 ortak girişim grubu teklif verdi. Teklif veren şirketler: Daelim-Limak-SK-Yapı Merkezi; İhi-Itochu-Join-Makyol-Nurol-Japan Expressway; Cengiz İnşaat-Kolin İnşaat-CRBC; İC İçtaş-Astaldi. Dış yatırımcılar için hala Türkiye’nin cazibe merkezi olduğunu da teklifi veren firmalara baktığımızda görüyoruz. İhaleyi ise 1915 Çanakkale Köprüsü’nü de kapsayan otoyol projesi ihalesi için dört grup arasından en kısa süreyi Güney Koreli Daelim Group ve SK ile Türkiye’den Limak ve Yapı Merkezi’nin oluşturduğu ortak girişim grubu kazandı.
Sadece bu iki proje bile çok büyük bir o kadar da maliyetli projeler olmasına rağmen hükümet herhangi bir sıkıntı yok sinyali veriyor. Bir çok projenin startının verileceği 2017 yılında Türkiye’nin herhangi bir ekonomik kriz yaşamayacağı Merkez Bankasının Likiditesinin güçlü olduğunu da bu hamlelerle hükümet ilan etmiş oluyor.
20 Ocak sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın siyasi temizlik için start vereceğini ifade etmiştim.“ByLock” programı kullananlarla etkin mücadele ve bu mücadele sonucunda da etkin isimlerle karşılaşma ihtimalimiz oldukça yüksek. Ancak sansasyonel isimlerin şimdilik deşifre olmasını pek beklemiyorum. Referandum tarihi olarak 9 Nisan 2017 tarihi olarak açıklanacak ve ertesi günü 10 Nisan 2017’de Ak Parti il ve ilçe teşkilatlarının seçimi için start verilecek. Ak Parti içerisinde gizlenen, kamufle olmaya çalışan FETÖ, çok hızlı bir şekilde tasfiye edilerek yeni yüzler ortaya çıkmaya başlayacak. Haliyle Referandum öncesi sansasyonel isimlerin tutuklanması yerine tasfiye için tespitine öncelik verilmiş olacak. Referandum sonrası seçimle önce görevden uzaklaştırma sonra ise tutuklamalar gelecek. Ondan sonraki süreçte de Mahalli idareler ve Belediyeler ile ilgili temizlik sürecine devam edilecek. Anlaşılacağı üzere FETÖ operasyonları tabandan yukarı doğru devam edecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ak Parti teşkilatı içerisinde yapılacak FETÖ temizliğini bizzat yöneteceğini zannedersem söylemeye gerek yok. Referandum sonrası yapılacak Ak Parti il ve ilçe teşkilatlarının seçimleri sonrasına tutuklanma sürecine geçilmesinin sebebi ise Referandum sürecinde ‘Mağdur Edebiyatı’ yapılmasının da önüne geçmek…
Türkiye’nin referanduma hazırlandığı bu süreçte, Fırat kalkanı operasyonu ilk başladığında EL-Bab’ı 1-2 gün içerisinde alırız,2 Kilometre bir mesafe kaldı! Diyenlere, El-Bab’a girmemizin aylar süreceğini ifade etmiştim ve Ocak sonu, Şubat başı ya da ortası gibi bir tarihte bunun gerçekleşeceğini ifade etmiştim. Beklenen tarihlere doğru hızla ilerlediğimiz günlere de geldik. ABD’nin yeni Başkanı Trump, Suriye’de “GÜVENLİ BÖLGE” hazırlanması için Pentagon’a emir verdi. Bu emri ABD’nin kara operasyonlarının ön hazırlığı olarak yorumlayabiliriz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye iç savaşı başladığından beri sürekli gündemde tuttuğu “GÜVENLİ BÖLGE” projesinin hayata geçmesi artık an meselesi. Ancak Astana ve Cenevre görüşmeleri sonrası bölgenin tayini ve adımların atılması gerçekleşecektir. Zira AB,ABD ve Rusya’nın da hem fikir olacağı anlaşma zemini sonrası oluşturulacak “GÜVENLİ BÖLGE” sivil halk için gerçekten de “GÜVENLİ BÖLGE” olacaktır. Bölgenin kurulumu ve yönetilmesine yönelik çalışmalarda Türkiye’nin Astana’da gösterdiği performansı Cenevre görüşmelerinde de göstereceğini ve Türkiye’nin etkin rol oynayacağını şimdiden söylememiz gerek. Hafta sonu İngiltere Başbakanı Theresa May ardından da önümüzde ki hafta salı günü Almanya şansölyesi Merkel’in Türkiye’yi ziyaret edeceğini ve görüşmelerde “GÜVENLİ BÖLGE” konusunun da ele alınacağı söylememiz gerek. Ayrıca Türkiye’nin etkinliğinin olmadığı bir “GÜVENLİ BÖLGE” muhtemelitesi çok büyük olasılıkla Terör Örgütlerinin yuvası olacaktır. Türkiye ise sınırlarının yanı başında böyle bir oluşuma asla bu saatten sonra izin vermez.
Halkın sessizce nöbet tutar vaziyette olayları seyretmesini bırakın bir yana devlette sessizce nöbetteyiz pozisyonu almasına rağmen, Harıl harıl çalıştığı ve yeni Türkiye’de FETÖ veya benzeri terör örgütlerinin devlet içerisinde söz sahibi olmaması için çalıştığı, hazırlandığı, Dış siyasete yön vermeye hazırlandığı Sessizce Nöbetteyiz dönemi başladı…
Orhan SARIKAYA