Size emperyalizmi anlatacağım. Hem de bir tabiat hikayesi içerisinde.
Hikayenin geçtiği yer Macaristan ormanları. Hani Batı Hunlarının yaşadığı yerlerden. Hani Gobi'deki kuraklıkla çölleşen yerleri terkedip bütün dünyaya yayılan soyumuzdan, Attila isminin en çok kullanıldığı Macaristan’dan bahsediyorum. İstanbul sapkınlık sözleşmesine Hırvatistan, Bulgaristan'la beraber imza koymayan yerden.
Ki aslında hikâyemizin yaşam alanı Avrupa merkezli geniş bir coğrafyaya ait.
Inınınınnnn! Hikâyemiz başlıyor; 32 tekmili birden.
Bu hikayeyle "evrim" denilen palavranın maskesini düşüreceğiz. İmanınız artacak. Milli şuur kazanacaksınız.
Anlamada sıkıntı yaşamayalım diye kısa cümleler kuracağım. Hikayemizin kahramanlarının Latince isimlerinden bahsetmeyeceğim. Ama 50 ülkede 600 kişilik profesyonel bir kadroyla bu hikayeyi filme alan Amerikalıları takdir etmeden de durmayacağım. (Our Planet)
Hikayemizin kahramanı bir kelebek.
Hani Bosna'da Sırpların yaptığı katliam neticesi toplu olarak gömülen Müslüman Boşnaklar konusu var ya...
Sırp askeri cesetleri gömdükten sonra geri dönüp buldozerlerle çıkarıp kilometrelerce uzağa gömdüler. Yetmedi biraz daha uzağa gömdüler. Toplu mezarlar bulunmasın diye bölgenin bitki örtüsüne uygun bitkilerle yeşillendirdiler. Toplu mezarların bulunmasında kullanılan uydu resimlerinde manyetik değişkenlik taramasının yapılamaması için mezarların içine metal parçaları bıraktılar. Böylesine profesyonelce ve ince hesaplar yapılarak planlanmış bir soykırımda bir şeyi hesaba katmamışlardı.
Toplu mezarların bulunduğu bölgede cesetlerin toprağı beslemesi sonucunda Artemis adında çiçeklerin gelişimi ve yayılması başladı. Çiçeklerin çoğalmasıyla birlikte sadece bu bitkiyle beslenen "mavi kelebekler" de bölgede hızla çoğaldı. Bölgede yapılan araştırmalar sonucunda bu durumun dikkat çekmesi ve yerel basına yansımasıyla halk araştırmalara katılmışlardır. Mavi kelebekler takip edilerek 300 toplu mezar bulunmuştur.
Bütün bunları Kelebek Etkisinde okuyun lütfen. Hani non-liner sistemde, dünyanın en uzak köşesinde bir kelebek kanatlarını çırpar... Uygun şartlar karşılığında bu kanat çırpımı dünyanın diğer ucunda fırtınalara sebebiyet verir.
İçinizde fırtınalar kopsun!
"Koru Beni Kelebeği"nden bahsedeceğim. Asıl konumuz bu. Emperyalist kelebek.
Hikayemizde Koru beni kelebeği, mavi cendiya bitkisi ve yağmacı karınca başrol oynamaktadırlar. Biri olmadan diğerleri hükümsüzdür. Üçünün varlığı birbirlerine bağlıdır. Evrimi tek başlarına çökertirler.
Hikaye başlar!
Önce anne koru beni kelebeği yumurtalarını mavi cendiya bitkisinin yaprakları üzerine bırakır. Yalnızca bu bitki olmak zorundadır kelebeğin yumurtaları için. Tıpkı Norveç’teki kardinal külahı arısının varlığı için kardinal külahı çiçeğinin olması gerektiği gibi. Bir süre sonra yumurtadan çıkan larvalar bir tırtıl olarak bitkiyi kemirmeye başlarlar.
Neymiş kainat önce toz bulutuymuş. Tozlar birbirlerine sürtünmüşler. Big bang dedikleri büyük patlama olmuş. Gezegenler oluşmuş. İlk canlı hücre sudaymış. Oradan balık olarak karaya ayak basmış. Değişik canlılara evrilmiş bu ilk canlı hücre. Sonra maymuna dönüşenlerin bir kısmı adam olmaya karar vermişler ve ilk insan ortaya çıkmış.
Allah Kur'an'da detaylandırır aslında evreni nasıl anlattığını.
Ve elbette her tasarım, bilinçli bir "tasarlayıcı"nın varlığını ispatlar. Tüm evreni yoktan var edip, sonra da onu dilediği biçimde tasarlayıp düzenleyen yegane kudret ise, elbette ki Kuran'daki ifadeyle "tüm alemlerin Rabbi" olan Allah'tır.
Yaratmak bakımından siz mi daha güçsünüz yoksa gök mü? (Allah) Onu bina etti. Boyunu yükseltti, ona belli bir düzen verdi. Gecesini kararttı, kuşluğunu açığa-çıkardı. Bundan sonra yeryüzünü serip döşedi. (Naziat Suresi, 27-30)
Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin emrinize verdi; yıldızlar da O'nun emriyle emre hazır kılınmıştır. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen bir topluluk için ayetler vardır. (Nahl Suresi, 12)
(Allah) Geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye bağlayıp-katar; güneşi ve ayı emre amade kılmıştır, her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedir. İşte bunları (yaratıp düzene koyan) Allah sizin Rabbiniz'dir; mülk O'nundur. O'ndan başka taptıklarınız ise, 'bir çekirdeğin incecik zarına' bile malik olamazlar. (Fatır Suresi, 13)
O (Allah) gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır.. . (Enam Suresi, 101)
O inkar edenler görmüyorlar mı ki (başlangıçta) göklerle yer birbiriyle bitişikken, biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30)
Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz, (onu) genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47)
Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir. (Furkan Suresi, 2)
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgârları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Bakara Suresi, 164)
Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır. Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, Güneş'e, aya ve yıldızlara kendi buyruğuyla baş eğdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de (yalnızca) O'nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir. (Araf Suresi, 54)
"Görmüyor musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum (mutabakat) içinde yaratmıştır?" (Nuh Suresi, 15)
"Göğün ve yerin O'nun emriyle durması da, O'nun ayetlerindendir". (Rum Suresi, 25)
Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, kendisinden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim'dir, bağışlayandır. (Fatır Suresi, 41)
Eğer hak, onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olsaydı hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herkes (ve her şey) bozulmaya uğrardı... (Müminun Suresi, 71)
Ne Güneş'in Ay'a erişip-yetişmesi gerekir, ne de gecenin gündüzün önüne geçmesi. Her biri bir yörüngede yüzüp gitmektedirler. (Yasin Suresi, 40)
"Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır..." (Sad Suresi, 27)
Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten deliller vardır. Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı anarlar ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru." (Al-i İmran Suresi, 190-191)
Allah, yeryüzünü sizin için bir karar, gökyüzünü bir bina kıldı; sizi suretlendirdi, suretinizi de en güzel (bir biçim ve incelikte) kıldı ve size güzel-temiz şeylerden rızık verdi. İşte sizin Rabbiniz Allah budur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir. (Mümin Suresi, 64)
Sizin için, yeryüzüne boyun eğdiren O'dur. Şu halde onun omuzlarında yürüyün ve O'nun rızkından yiyin. Sonunda gidiş O'nadır. (Mülk Suresi, 15)
Yaratmak bakımından siz mi daha güçsünüz yoksa gök mü? (Allah) Onu bina etti. Boyunu yükseltti, ona belli bir düzen verdi. Gecesini kararttı, kuşluğunu açığa-çıkardı. Bundan sonra yeryüzünü serip döşedi. Ondan da suyunu ve otlağını çıkardı. Dağlarını dikip-oturttu; size ve hayvanlarınıza bir yarar (meta) olmak üzere. (Naziat Suresi, 27-33)
O sabahı yarıp çıkarandır. Geceyi bir sükun (dinlenme), güneş ve ay'ı bir hesap (ile) kıldı. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen Allah'ın takdiridir. (Enam Suresi, 96)
"Güneş ve ay bir hesap iledir" (Rahman Suresi, 5)
Allah, gökleri ve yeri yaratan ve gökten su indirip onunla size rızık olarak türlü ürünler çıkarandır... Ve güneşi ve ayı hareketlerinde sürekli emrinize amade kılan, geceyi ve gündüzü de emrinize amade kılandır. Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür. (İbrahim Suresi, 32-34)
Gece, gündüz, güneş ve ay O'nun ayetlerindendir. Siz güneşe de, aya da secde etmeyin. Allah'a secde edin, ki bunları kendisi yaratmıştır. Eğer O'na ibadet edecekseniz. (Fussilet Suresi, 37)
Sizin için gökten su indiren O'dur; içecek ondan, ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız. Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda,
Mülk elinde bulunan (Allah) ne yücedir. O, her şeye güç yetirendir... O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman'ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.(Mülk Suresi,1-4)
Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır. Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, güneşe, aya ve yıldızlara kendi buyruğuyla baş eğdirendir... (Araf Suresi, 54)
'Özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış' göğe andolsun; siz, gerçekten birbirini tutmaz bir söz (çelişkili ve aykırı görüşler) içindesiniz. Ondan çevrilen çevrilir, kahrolsun, o 'zan ve tahminle yalan söyleyenler'; ki onlar, 'bilgisizliğin kuşatması' içinde habersizdirler. (Zariyat Suresi, 7-11)
Şüphesiz sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden, işleri evirip-çeviren de Allah'tır. O'nun izni olmadıktan sonra, hiç kimse şefaatçi (aracı) olamaz. İşte Rabbiniz olan Allah budur, öyleyse O'na kulluk edin. Yine de öğüt alıp düşünmeyecek misiniz? (Yunus Suresi, 3)
Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp-düşünmez misiniz? (Nahl Suresi, 17)
De ki: "Eğer biliyorsanız (söyleyin:) Yeryüzü ve onun içinde olanlar kimindir?"
"Allah'ındır" diyecekler. De ki: "Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?"
De ki: "Yedi göğün Rabbi ve büyük Arş'ın Rabbi kimdir?"
"Allah'ındır" diyecekler. De ki: "Yine de sakınmayacak mısınız?"
De ki: "Eğer biliyorsanız (söyleyin:) Her şeyin melekutu (mülk ve yönetimi) kimin elindedir? Ki O, koruyup kolluyorken kendisi korunmuyor."
"Allah'ındır" diyecekler. De ki: "Öyleyse nasıl oluyor da böyle büyüleniyorsunuz?" (Müminun Suresi, 84-89)
(Allah) Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin Rabbidir; şu halde O'na ibadet et ve O'na ibadette kararlı ol. Hiç O'nun adaşı olan birini biliyor musun? (Meryem Suresi, 65)
... Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın. (Bakara Suresi, 32)
*
Nankör ve zalim insan "Allah" diyemiyor, "mutlak irade" diyemiyor yaradılışının sebebine Yahudi Darwin'in fantezisine "evrim" diyerek iman ediyor, din ediniyor.
Neyse...
Hikayemiz ilk fırsatta devam edecek....
Emperyalist kelebeklerden bahsetmeye devam edeceğim.
Yakında!
Fehmi DEMİRBAĞ