Akıl sağlığını yitiren, ayrıca ruh ve beden!
Milyonlarca çağdaş kurban; kadın-erkek, çoluk-çocuk!
Neonlu kentlerin sokaklarında, umutsuzca gerçeğe direnen, tövbekar Adem’in nedametsiz çocukları...
Afetiniz bencilliğiniz, bitmez istekleriniz... Böylece belirlenmiş son nefeslerinizde kıyametiniz...
Bakın mağazaların vitrinlerine, neler ürettiniz kendi ellerinizle, sonunuzu getirecek?
Ve nelere secde ettiniz?
Susuzluk, yetersiz tarım alanları, biyolojik, kimyasal ve nükleer silahlar, bireysel ve toplumsal cinnet, nedensiz arzulanan cennet! Ve çevre kirliliği, bozuk düzenler, bozulan ekolojik düzen!
Yeni yalanlar duymak istediğinizde sarılın yalanlara, çocuklarınızı pahalı kolejlere gönderin!
Dokunun hem sizi hem makinaları, kumanda eden kumandalara, abone olun, gazetelere, göz gezdirin, krallarınızın köpeklerinin yazdıklarına!
Unutmamak için cehenneminizi, her gün tekrar edin, ezberlediklerinizi...
Kitap kitap, satır satır! Siz muasır medeniyetin çocukları, yeni yalanlar üretin, yeni ambalajlarında!
Aynı tornadan çıkan şık ve zarif hanımlar ve beyler, kula kulluk yolunda cidden delalete erdiniz!
Hidayetin kapısını tekmelediniz!
Rakamlar ayet, malayani sözler sure, siz farkında mısınız yeni bir din edindiniz?
Küçümsediniz rabbinizi, dijital göstergelerde bilemediniz haddinizi!
Ve en çokta kafanızı karıştıran, frekans bozucular.
Politikacılar, aydın din adamları, üfürükten hocalar, kitap taşıyan eşekler; yani ehl-i üniversiteler!
“Hadi çocuklarımızı da üniversiteye hazırlayalım,” yaşam gayeniz!
Sizin en büyük suçunuz, siz soru sormayı unuttunuz! Ve anlık ihtiraslarınıza, geçici menfaatiniz uğruna, zalimlere göz yumdunuz!
Sesleniyorum dijital karanlık çağından! Hani insanlığın utanç çağı! Durma, soru sor aydınlansın dünyan!
İlk çanak soru benden! Gerçekten Ay’ a gidildi mi?
Ve bir daha neden gidilmedi? Ay yüzeyinin gece ve gündüz ısı farkı misal? Dönemin teknolojisi... Sor sor sor... Soru sor!
Fehmi DEMİRBAĞ