Dînî ya da Lâdînî Edebiyat

İsa ÇOLAKER

06-10-2022 14:44

Eski Edebiyatımızda dini ya da ladini edebiyat ayrımı yoktu . İslam 'ı merkeze almış  bir yaşam ve sanat anlayışına dayanan edebiyatın , ladini bir edebiyat tanımı olabilir mi ? Olmaz . Tüm edebiyat eğitimi ve yaşamımda , bu tanımlanamaz ayrıma karşı itirazlarım olmuştur . Yaşamı bir bütün olarak alan dinin mensupları , edebiyatı nasıl parçalı düşünebilir ? Şiirinde ve nesrinde haramı , helali dahi sanat alanına sokan bir edebiyat anlayışının , parçalı bir edebiyat yaşamını kabul etmesi düşünülemez. Genelde dini olan ve olmayan ayrımı ; Hıristiyanlığın tahrifiyle beraber başlamıştır . Pozitivist dönem aydınlanması sonrası bize de sıçramıştır .
Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan bu ayrım , sanatın bir çok dalında görünür olmuştur . Edebiyatımızda görülen dini ya da ladini ayrımı , süreç içersinde musiki gibi sanat dallarına da tesir etmiştir . Dini bir karşılığı olamayan ayrım , zamanla literatüre de girmiştir . Mehmet Fuad Köprülü , Cahit Öztelli , Pertev Naili Boratav gibi Cumhuriyet aydınları bu ayrışmaya hizmet eden tasnifler yaptılar . Dini tasavvufi ya da ladinî edebiyat gibi düz başlıklarla edebiyat dönemleri tespiti yaptılar ! Adlarından da anlaşılacağı gibi , dini ya da ladini ayrımı afaki bir tanımlamadır . Karşılığı olmayan ve ideolojik tanımlamalardır . Edebiyatımızın anlaşılmasına da hizmet etmemiştir . Yani Yunus dinî , Ümit Yaşar Oğuzcan lâdînî ( dünyevî) bir ozan mı oluyor ? Hayır . Her metnin özünde ahlaki veya dini bir manzume olabilir . Çünkü edebiyat dinin alanı dışında değildir .
Batının din-toplum / din-insan ilişkilerindeki alışkanlıklarından hareketle geliştirdiği ve yanlış tecrübelerinden istifade ederek günümüze kadar taşıdığı bu tasnifleri artık terk etme zamanı gelmedi mi ? Edebiyat terimleri ve tanımları açısından bu ayrımı kabul etsek bile , metin anlama ve içerik tespitinde başvurulacak bir anlayış olamaz . Çünkü metnin haramı helali olmadığı gibi , dinlisi ve dinsizi de olamaz . Karşı olmama rağmen , anlamak ve anlatmak için bunları kullanmak zorunda olduğumun da farkındayım . Yıllardır kafamı kurcalayan bu  konuya bir parmak basabildiysem ne mutlu ! Dinde , musikide , dilde devrim olamaz diyen Yavuz Bülent Bakiler gibi düşünen birisi olarak , edebiyatımızın da bu çok başlılıktan kurtarılması gerektiğini düşünüyorum . Üçüncü bin yıla girerken yeni tanımlara ve edebi düzenlemelere ihtiyaç var . Yüz yıllık arkaik tanım ve tutumlar , edebi metinlerin dönemselliğini anlamaya yetmiyor .
Dinî ya da lâdinî edebiyatlar ayrımı bir yere kabul edilebilir ve kullanılabilir ama , mutlak doğru değildir . İslamiyet ve dinî anlayışımızı içermeyen bir çok metnin dinî olabileceği gibi ; İslamiyet içeren sanatın da lâdinî olabileceğini kabul etmeliyiz . Çünkü İslamî edebiyat diye daha kuşatıcı bir edebiyat tasnifi de var . Aslında dinî ve ladinî kavramlarını İslamî anlamında da yanlış kullanıyoruz . Dini olan helal , ladînî gayri helal olan anlamına mı gelmektedir ? Kesinlikle . İçinde dini hiç kavram geçmeyen nice dini metinler vardır : "Ey kavgacı, gürültücü dil! Ben, söze doydum; sus artık ! Yoksa, benimle sohbet etme !" gibi . Mevlana ' nın dizelerinde görünür bir dini dil var mıdır ? Yok. Oysa metin, tasavvufî bir dile hizmet eder . Demek ki bağlam ve üslup tanımları aşar geçer . Dilin gücü .
"Ümitler içindeyim ; çok şükür , öleceğim ." Ziya Osman Saba ' nın dizeleri , kavramları itibarıyla dinî bir metindir . Mevlana ' nın dinî olamadığı bir yerde , bir yeni Türk edebiyatı metni dinî olabilir ! Edebiyatın bu kadar araçsallaştırmaya da tahammülü yoktur . Metni anlayalım ve kavrayalım yeter . Dünün ideolojik ve tekçi edebiyat tanımları ve terimleri yerine , daha çok genel  ve çağdaş yeni tasniflere doğru yelken açalım . Dün dünde kaldı canım , yeni terimlere ve anlayışlara yönelelim . Kuşatıcı ve ortak bir edebiyat dili , edebiyatımızı geliştirmeye ve yarınlara taşımaya hizmet edecektir .
Edebiyatın teorisini tartıştığımız yazımızı , sevdiğim bir ozanın dinî (!) bir şiiriyle bitirelim : " "Ben gelmedim dava için / Benim işim sevgi için" Edebiyatsız kalmayınız .
Günün şiiri : "Her derde çâre var güzelim , aşka çâre yok'' Abdülhak Hâmid

DİĞER YAZILARI Bana derler aşık senin neyin var? 01-01-1970 03:00 Âlemde Bir Devir Dönüyor Amma 01-01-1970 03:00 Cihan Yıkılsa Emin Ol Bu Cephe Sarsılmaz 01-01-1970 03:00 Totemli hayat Totemi put bilirdik 01-01-1970 03:00 Işık Düşünceler 01-01-1970 03:00 Bir Sepet Hayal 01-01-1970 03:00 Öğretmenin fark oluşturacak tutum ve davranışları 01-01-1970 03:00 Öğretmenin fark oluşturacak tutum ve davranışları 01-01-1970 03:00 Asabiyet Çukuru 01-01-1970 03:00 Hayatımız Roman 01-01-1970 03:00 Üç Nesil, Üç Şair 01-01-1970 03:00 İnsan İyiliği Kadar Taşlanır 01-01-1970 03:00 Erbakan Hocanın Yoldaşları 01-01-1970 03:00 Bilmem Bu Gurbetlik Ne Kadar Uzar 01-01-1970 03:00 Enkaz Dili 01-01-1970 03:00 Bakmak İstiyorum Günler Günü Gökyüzüne 01-01-1970 03:00 Unutulmayan öğretmen kimdir? 01-01-1970 03:00 Yazmaktır Yaşamak 01-01-1970 03:00 Hepimiz Ölecek Yaştayız 01-01-1970 03:00 Tükenmemek İçin 01-01-1970 03:00 Issız Hüzünlerin Adamı Behçet Necatigil 01-01-1970 03:00 Nesillerin Zamanla İmtihanı 01-01-1970 03:00 Yunus Pirimiz Olur 01-01-1970 03:00 Ahlâk 01-01-1970 03:00 Ezanların Aydınlığında 01-01-1970 03:00 Tehlikeli Gerçeklik mi! 01-01-1970 03:00 Unutulmuş Bir Amasyalı: Ahmet Yetkin Emri 01-01-1970 03:00 Yeşil Giresunlu Bir Fikir İşçisi Fethi Naci 01-01-1970 03:00 İdeallerin Adamı Olmak 01-01-1970 03:00 Dava Adamı 01-01-1970 03:00 Ne İşimiz Var Siyaseti? 01-01-1970 03:00 Bürokratik Eziyetin Müdür Tipleri 01-01-1970 03:00 Dokuz Köyden Kovulsak da 01-01-1970 03:00 Yönetici Yapmayacaklarımızın Özellikleri 01-01-1970 03:00 Putları Var İnsanın 01-01-1970 03:00 Gözünaydın Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi! 01-01-1970 03:00 Toplumsal Şiddetin Paradigmaları 01-01-1970 03:00 İstemezükçenin Bir Başka Adı 01-01-1970 03:00 Kaht-ı Rical 01-01-1970 03:00 Sekülerin Diyanetle İmtihanı 01-01-1970 03:00 Korona Dersleri 01-01-1970 03:00