Üstencelik, eski bir beladır. Kibir, insanlığın en eski hastalıklarındandır.
Halen de sürüyor. Kibir, eşitlik ve adaletin de düşmanıdır. Ruhi bir hastalık olan kibir, modern zamanda da hükmünü sürdürürken sadece araçları değişti. Şeytanla başlayan kibir imparatorluğu yıkılcak gibi durmuyor! Makam, mevki, kariyer, para, güç kibrin sosyolojik kaynakları arasındadır. Kibrin bu kadar yükselen olduğu bir çağda, mütevazi kalmak insan olmaktır. Kibrin göreceli vasıfları da vardır. Bunlar, münafıklığı da görünür kılmaktadır. Bunları incelikle yorumlamakta fayda vardır.
Görünür kibrin klasik cümlelerinden ilki, ben geleceğim yere geldim duyarsızlığıdır. Size çok da tanıdık gelmiştir. Çünkü, bürokrasinin doyumsuz cümlelerindendir. Güç zehirlenmesini ifade eden bu cümle, gizli bir mütevazilikte içerir gibidir ama kazın ayağı öyle değildir. Halbuki bitik bir yönetici cümlesidir. İnsanın ruh dünyasını anlatan bu cümle, sade bir insana yakışmaz. Bitimli ve gidimli olan insana yakışmayan bu ifade, sizi adamlıktan da uzaklaştırır. Egosantrik bir haz da içerir. Geleceğim yere geldim demek, biraz da kariyer faşizmine işaret eder. Başarıya taparsanız, bu tarz cümleler kurabilirsiniz. Her şey başarı değildir. Başarı bir basamaktır. Hayatın merdivenleri bu basmaktan ibaret de değildir. Bazen yenilmek de fazilettir. Aşktaki gibi. Adamlık başarıyla başat değildir. Nahl123’te:” Ehl-i kitaptan çoğu, hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler. Yine de siz, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedip bağışlayın. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.” Diyen Allah, Lokman19’da da kibrin kötücül yüzünü resmeder. “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var “diyen eskiler, buna gönderme yapar.
Kibir anlatan diğer bir ifade de bu işi benden başkası yapamaz nobranlığıdır. Birçok insan, birçok işi yapar. Mezarlıklar, vazgeçilmez insanlarla doludur. Burada kıskançlık da vardır. Abartılı bir kıskançlık da kibrin yoldaşıdır. Hasetlik de diyebiliriz. Her kibirli adam, bir parça da hasettir. Bakara105, Nisa5.ayetler de kıskançlığın insani öyküsü anlatılır. Sadece ilmi kıskançlığı anlarım. Biraz da aşkın kanunundaki kıskançlığı! Kibirle oluşan kıskançlık, sizi oldukça da yoracaktır. Çünkü kibir bir kötülüktür. Hiçbir zaman, kötülüğün hükümranlığı da olmayacaktır. Dünyayı yaşanır kılan azgın bir kibir değil, sade bir insani duruş olacaktır. Kibir aynı zamanda zulüm halidir. Bütün zalimler de kibirlidir.
Çok duyduğunuz beni kullanabilirsiniz cümlesi de açık bir kibir içerir. Beni kullanın demek, ne kadar ezik bir ifadedir. Bu fiil hangi anlama gelir? İnsan bir alet midir? Kibir, insanı nesne yapar. Özne olan insan, niçin nesne olsun ki? Bu kaba ifade, insanı da sıradanlaştırmanın adıdır. Kibirlinin kör hali budur. Kendimi anlatayım derken, şahsını araçsallaştırmaktadır. İnsan kullanışlı bir varlık değil, ontolojik bir abidedir. İnsandan yararlanayım derken, onun kibrini tabii göremeyiz. Başarı veya ego kibir nedeni olamaz. Kibrin düşmanı insan kalmaktır. Ne diyor şair Bestami Yazgan: “Ümitlerim isli fener, /Biri yansa bini söner, /Cümle yârân yanar döner, /İnsan kalmak zor yüreğim. ” Bütün mesele insan kalmak. İşin püf noktası buradadır. Azcık kibir iyidir gibi hastalıklı bir durumla karşı karşıyayız. Kibrin düşmanı olan Allah, insanı kibirden alıkoymak için kadim kurallar ve ibadet şekilleri ortaya koymuştur. Kalpleri taş eden kibrin şifası biraz da buradadır.
Kibirli insan açık bir kin sahibidir de. Ne kadar kibirli adam gördümse hepsinde kin tavan yapmıştı. Milli ve dini kini anlarım. Bunların da şartları vardır. Vatan savunması ince bir kin ister. Düşmanı küçümsemezsin. Din düşmanına karşı dik ve celalli durursun. Anladığım diri kin budur. Fert, sadece kinden mürekkep olamaz. Maide8’de:” Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvaya daha uygundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. ” diyen Allah, kinimizin de dinimizin önüne geçmesine müsaade etmemiştir. Dini kinimiz de adalet duygumuzu engellemeyecektir. Ölçülü yaşayan insan, kinin de bir boyutu olduğunu unutmayacaktır. Kibrin kini çok yapaydır. En ufak bir hadise de insanı siler. İşin bitti, tamam öldün misali! Bürokraside çok misali olan bu insan tipi, vasıfsız bir insan tipidir. Sen kim oluyorsun da bana cevap veriyorsun hali böyledir! Kendini sorgulanamaz gören bu gizli kin hali, kibre kaynaklık eder. Kibir, sizin fani olduğunuz gerçeğini örtmemelidir.
Unutulmayanlar, mütevazi ve bir o kadar da içkin insanlardır. İnsanın insanı sömürmesinin başka bir şekli olan kibri sonlandırmak için çok insani bir çaba içinde olmalıyız. Sade, duru, inançlı bir yaşam bizi kibirden azade kılacaktır. Kibirli batı insanı, Hobbes’in:“Homo homuni lupus” ( insan insanın kurdudur) vecizesiyle kibre ve baskıya kapı aralarken; biz, insanı insanın yurdu yapacak cennet ortamını inşa etmeliyiz. Kibrin güncel kaynaklarını anlattığımız yazımızı; Aşık Maksut Feryadi’nin eleştirel şiiriyle bitirelim:”Hey insan yaralı insan adlanan/Gel girme vebale insan ol insan/Kibiri kendine marifet sanan/Gel beri gel hele insan ol insan//Kibiri kendine marifet sanan/Gel beri gel hele insan ol insan//Gel muhabbet ocağında pişelim/Sevgiyle saygıyla kucaklaşalım /Gücünüz bir olsun dağlar aşalım/Verelim el ele insan ol insan.” İnsanın insanı sömürmediği, kibrin egemen olmadığı bir dünya dileğiyle.