Yüzyılların Vebası

Ahmet Kubilay

04-01-2018 16:39

https://www.facebook.com/AKubilayB

Cimriler, ahmaklar kitabı başlıklı eski Arap edebiyatından günümüze kalan eserler var. O günün insanlarının mizah idraki, humor seviyesi hakkında fikir veriyor. Anlatılanların çoğu bugün çok zekice gelmiyor. Bu türden eserlerin bir kısmında, hikaye edenler, bazı hikaye edilen devrin meşhurlarının itibarına tarihe kayıt düşülecek şekilde saldırma niyetiyle hareket ediyorlar gibi... Sanki o eski mübareklerin de bugünkülerden çok farkı yok, küçük küçük geçim kalım hesapları içindeler.

Belki bir ömür aynı şeyleri söyleyen adam olmamak için bazı şeyler üzerinde durmuyorum. Bazı şeyleri konuşmuyorum. Ama aynı mantıkla, hep aynı şeyleri yapmış olmamak için yemek yemeyecek, su içmeyecek değiliz ya! Hatta tam aksi. Nasıl ki yemek ve içmek bir ihtiyaçsa bunu konuşmak, bunu yazmak, bunun üzerinde yoğunlaşarak sorunun yeni boyutlarını, çözüm ve tedavinin yeni tekniklerini icat ve keşfetmek şart.

Evet, konumuz almazlık. Şeytanın her yerde kol geziyor oluşu. Ve kavmimizin içine düştüğü dört beş asırdır devam eden (bir kavle göre üçyüz yıl) hastalık çukurunun ürettiği kodlarla örülmüş matris. Bu matrisin fani hayatta ve tarlası olduğu ahirette büyük kayıplara yol açacak kadar bereketsizlik ve güdümsüzlüğe sebep oluşu.

Fethedilmesi gereken bir çok ifade kalesi var. Ancak ehlinin anlayacağı şeyler bunlar. Fark edilmeyince verdiği onca zarara rağmen asla anlaşılamayan bir durumlar bütünü. Almazlık, almazlık matrisi.

Bununla mücadelenin ilk adımı, elzem adımı, yeter ve gerek şart adımı, bu sıkıntının varlığını kabul etmek. Tam da sıkıntı bize had safhada zarar veriyorken bunu fark etmek. Ee, ne var bunda, sıkıntı varsa fark edileceğine göre insan bu sıkıntının kaynağı üzerinde de düşünecektir ve ister istemez bir çözüme ulaşacaktır. Hayır işte, öyle olmuyor. Sıkıntının varlığına delil, bizzat o zirveye vurmuş sıkıntı anında sıkıntıya maruz kalan öz bünyenin bunu fark etmemesi. Dışardaki ehillerin fark ettiği ama sıkıntıya maruz kalanın bunu fark etmediği çok hastalıklı, vebadan da, Aids'ten de beter, insanoğlunun tarihi birikimi boyunca alenen fark etmediği, kayıtlara girmiş en ciddi hastalıktan bile beter bir hastalık bu. Dışardakiler fark eder, maruz kalan fark etmez. Tedavinin yolu da tam hastalığın zirve anında, maruz kalanın bu hastalığın varlığını kabul etmesidir.

Bir anda, her şey bir anda oluverir. Şahıs bu sıkıntıyı önceki tecrübesinden hareketle kabul ettiğinde her şey değişir. Fırtına kesilir, kara bulutlar dağılır, hava günlük güneşlik olur.

Şahsın önceki tecrübesi ne demek? Kendisi gibi en az bir kaç şahitle beraber başka bir insanda aynı hastalığın zirve yaptığı anı görmüştür. Hiç şüphesiz, beş duyunun şahitliğinden de daha üstün bir kesinlikle sorunu idrak etmiştir. Sonra aynı şahitlerin, başka bir zaman diliminde, kendisinde de aynı hastalık zirve yaptığında, ona dönüp, "sende hastalık var" dediği an, savunma ve inkar yoluna sapmadan kabul etmesinde yatıyor tedavi.

Hastalığın zirve anı diyorum. Neden? Çünkü bu alt kültürün belki de ta kendisi olan bir hastalık. Her yerde. Elle tutulup, gözle görülmüyor ama her yerde. Ve ancak zirve anlarında maruz kalanın kabul etmesiyle tedavi edilebiliyor. Sanki bir yerlerde bizzat hastalığa maruz kalanın basabileceği bir düğme var. Tek yapması gereken o zirve anında o düğmeye basmak...

Hastalık ancak zirve anlarındaki varlığını kabulle giderilmeye başlanabiliyor. Diğer zamanlar hastalığın var olduğunu kabul etmiş olmak önemli değil. Her şahsın, kendi hastalığının, kendisinin hastalığa maruz kalışının zirve yaptığı anda kabulüyle mümkün olan bir tedavi var. Başka tedavi şekli, dışardan tedavi şekli yok. Dışardan verilebilecek mucize bir hap, serum yok. Bunu tedavinin başka yolu yok.

Bu konuya sık sık geleceğim. Çünkü bize bir imparatorluğa kaybettiren, hadi diyelim ki üstün bir coğrafi, sosyokültürel, askeri güç inşaı dünyevi ve haliyle fani bir meseledir; hayır, bize ahireti de (en doğrusunu Allah bilir) kaybettiren bir hastalıktan, almazlıktan, koca bir kavmi Yecüc Mecüc esareti altına alan bir alt kültürden bahsediyorum. Bunun kavimde yansımalarının onlarca versiyonu, onlarca alt-alt-kültürü var.

Hakkında ciddi bir literatür inşa edilmesi gereken bir husus bu. Her ne kadar yıkıcı sonuçları buz gibi ortadaysa da kabul edilmemesi halinde bırakın tedaviyi varlığının bile fark edilemeyeceği bir hastalıktan, hastalıklı bir alt kültürden bahsediyorum. Sistem kurmak, iş yapmak, ortaklık yapmak, hikmete ulaşmak, anlaşmak, huzurlu olmak, şu, şu ve şu, insanı insan yapan her şeyde korkunç zararlar veren bir hastalık bu. Modern zamanların kavmimize has vebası. Asrın vebası almazlık, son birkaç asrın da vebasıdır.

Ahmet Kubilay

DİĞER YAZILARI Ayvaz İnsan 01-01-1970 03:00 İrlanda Yılanı, Zenci Kaleci, Deccal - Sekizleme 120920 01-01-1970 03:00 Akarken Arkadaş Seçme, Naim, Tırnak Arası Kültür - Sekizleme 090920 01-01-1970 03:00 Burji Le, Fare, Nonlineer Dil - Sekizleme 070920 01-01-1970 03:00 Yeni Dünyaya Giden Kafileler 01-01-1970 03:00 Gökten Kutlu Bir Makina 01-01-1970 03:00 Bambaşka Bir Dünya İçin Yeni Arayüz 01-01-1970 03:00 Hangi Dereden Hangi Tepeye? 01-01-1970 03:00 Yâr Bize Jokerler Medet 01-01-1970 03:00 Kesmeyin Tıraşı 01-01-1970 03:00 İçindeki İçindedir 01-01-1970 03:00 Aka Dur 01-01-1970 03:00 Amerikan Oskar Kara Listesi 01-01-1970 03:00 Kendi Göbeğini Kendi Kesmek 01-01-1970 03:00 Geri Dönüşüm Kutusu 01-01-1970 03:00 Kolay Yolun Zor Adımı 01-01-1970 03:00 Kurarsa Düzeni Garipler Kurar 01-01-1970 03:00 Bu Şey Bu Korku 01-01-1970 03:00 Müzik Düzen 01-01-1970 03:00 Canavar Yakındaydı 01-01-1970 03:00 Abbas Yolcu 01-01-1970 03:00 Kuralları Kaçanın Belirlediği Bir Oyun 01-01-1970 03:00 Kime, Ne Diyeceğiz? 01-01-1970 03:00 Fetâ’ya Ne Oldu? 01-01-1970 03:00 Berkitilmiş Sağcının Davası Olmaz 01-01-1970 03:00 Doktor Geniş Zaman Ve Game Over 01-01-1970 03:00 Vebal Benden Gitsin 01-01-1970 03:00 Güdümsüz Devletler 01-01-1970 03:00 Erdik Geleceğin Çetin Bilmecesine 01-01-1970 03:00 Hunza Türkleri ve Yalanın Tahakkümü 01-01-1970 03:00 Tarihi Çevir, Tarihi Kır! 01-01-1970 03:00 Biri Birileriyle 01-01-1970 03:00 Konstant-o-polis 01-01-1970 03:00 Uzaydan Konuşma Notları - 10 01-01-1970 03:00 Külahtan Düşen Dondurma Topu Ve Kronosinklastik Kuvvayı Külahiyye 01-01-1970 03:00 Bizim Göğün Yıldızları 01-01-1970 03:00 Kedi Ne Renk? Kediye Ne Gerenk? 01-01-1970 03:00 Uzaydan Konuşma Notları - 9 01-01-1970 03:00 Uzaydan Konuşma Notları - 8 01-01-1970 03:00 Uzaydan Konuşma Notları - 7 01-01-1970 03:00 Uzaydan Konuşma Notları - 6 01-01-1970 03:00 Uzaydan Konuşma Notları - 5 01-01-1970 03:00 Uzaydan Konuşma Notları - 4 01-01-1970 03:00 Uzaydan Konuşma Notları - 3 01-01-1970 03:00 Uzaydan Konuşma Notları - Be 01-01-1970 03:00 Uzaydan Konuşma Notları - Elif 01-01-1970 03:00 Hep Muamma, Hep Bir Gizem! 01-01-1970 03:00 Başka Dil İmkânı 01-01-1970 03:00 Mağaradan Bazı Çıkanlar 01-01-1970 03:00 Gelecek Bir Bambaşka Devirdir 01-01-1970 03:00 Kelime Haznesi Hazinedir 01-01-1970 03:00 Mars'ta Su Bulan Ahmak Taifesi 01-01-1970 03:00 Değişecek, Değişecek Olan 01-01-1970 03:00 Karpe Diyem 01-01-1970 03:00 Başka Rüyalara Sahip Filler 01-01-1970 03:00 Bu Gelen Kimin Yâri 01-01-1970 03:00 Harika İşler Kumpanyası 01-01-1970 03:00 Ciddiyet Mezhebinin Kalite Mektebi 01-01-1970 03:00 Gavur, Kadın Ve Belediye Başkanı 01-01-1970 03:00 Bireysel Kaderi Kırmak 01-01-1970 03:00 Kimi Kötü, Kimi İyi 01-01-1970 03:00 Bakanlar Çok Ama Şahit Yoğ İdi 01-01-1970 03:00 Men Arefe Neyin Arefesi Olur? 01-01-1970 03:00 Tahmini Zor Yeni Dönem 01-01-1970 03:00 Kehf Söylemi Üzerine Bir Kaç Not 01-01-1970 03:00 Neresi, Nerede? 01-01-1970 03:00