Kaybolan ve çalınan köksüz neslimiz, maalesef FETÖ tarafından devşirilmiş, yabancı ülkeler için bulunmaz bir kaynak ve maden olarak hızla yozlaştırılmakta ve hızla ele geçirilmek istenmektedir. Bugün tamamen yüzer, gezer, dertsiz ve davasız hiçbir ideolojisi olmayan bu nesiller hiçbir gayret gösterilmeden kendi memleketinin ve aile yapısının Töresinin ve ülkesinin, en birinci düşmanı haline getirilmeye çalışılmaktadır.
Milli eğitim ve Milli öğretim çalışmalarına acilen başlanılmalı ve ilkokuldan, lise son sınıfa kadar üzerine titrediğimiz evlatlarımızın, yakın akrabalarımızın bile evinde misafireten kalmasına endişe ettiğimiz evlatlarımızın, liseyi bitirir bitirmez hangi üniversiteyi kazanacağını, hangi mesleğe gireceğini, biran evvel para kazanmasını düşündüğümüz kadar, sudan çıkmış balık gibi olan çocuklarımızı tereddütsüz evden dışarıya göndermemiz, tamamen aile yapısından kopmuş olması acaba ne derece doğru bir eğitim anlayışıdır.
Hatta yurtdışında eğitim alması için pek çok paralar ödeyerek, hiçbir endişeye kapılmadan gittiği yerler de başına ne gelecek, ne gibi ahlak değişikliği ve anlayışa uğrayacak endişesine bile kapılmadan, onların doktor, mühendis ve pek çok yüksek makamlara ulaşması için tereddütsüz göndeririz.
Esasen çocuklarımızın eğitimden önce, öğretimi esastır. Çocuğumuzun yüksek ahlaklı insan olması, anneye, babaya, akrabaya ve çevreye faydalı olması öğretilmelidir. Vatan, Millet ve Bayrak sevgisi, ilköğretim öncesi bile çocuklarımıza öğreteceğimiz çok önemli törelerimizdir.
Aile bireylerinin ve akrabalık bağlarının, bayramların en önemli ve en güçlü birlik ve beraberlikleri kalplerimize işleneceği günlerdir. Bugün gördüğümüz gibi nesiller yaşlılara, anne, babaya ve dedelere karşı ayrı bir dünyadan gelmiş gibi onlara anlayışsız ve kaba saba duyarsız insanlar olarak, onları istememek de ve yok saymak da, onların her türlü halinden tiksinmekle ve nefret etmektedirler.
Zaten öncelikle devletleri ve milletleri bölme ve parçalama, evlatların anne babasından, büyüklerinden ve aile çevresinden kopması faaliyetleriyle başlatılır.
Bugün ülkedeki her türlü medya, televizyon, film ve diziler ayrıca son zamanda internet üzerinden yapılan ahlaki yozlaştırma ile nesillerin kendi köklerinden ve töresinden, kopuk olarak yetişmesi için geçmişinden, anne babasından utanan, bir nesil planlanmıştır.
Model tipler olarak gençlerin ve çocukların önüne konulan şarkıcılar, popçular, artistler, futbolcular en beğenilen insanlar olarak hedef haline sunulmuştur. Ahlaksızlığın cinayetlerin, uyuşturucunun ve fuhşun özendiricisi olarak, sadece internet ve televizyon dizileri yeter bile.
Bunların tesadüf olacağını düşünmek mümkün değildir. Dünyada kurulmuş olan belli merkezlerden, bu planlar üretilmektedir. Hiçbir ciddi meseleye odaklanamayan kalbi ve beyni bomboş nesillerden ne ilim, ne medeniyet, nede merhamet beklenemez.
Bu karanlık Masonik localar, müzik, eğlence, futbol gibi konularda finansör olarak idol haline getirdiği tipleri, uluslararası Euro vizyon yarışmalarıyla, dünyanın en büyük ilim adamlarından dahi büyük göstererek, nesilleri bunlara özendirerek ve yönlendirerek, tamamen düşünemez, araştıramaz ve akıl edemez nesiller meydana getirerek koyunlaştırmaktadırlar.
Bu narkozları kullanarak en önemli meseleleri, kendi yaptıkları entrikaları hatta savaşları bile unutturacak perdeler halinde insanların gözlerini kapatmaktadırlar.
Bugün devletimizden beklenen en büyük seferberlik eğitim seferberliğidir. 200’ün üzerinde üniversitemiz olmasına rağmen, içindeki hocalar ve talebeler acaba ne kadar ülke yararına ilim adamı ve idealist vatan millet duygusuyla yetişen insanlarla içi doldurulabilmektedir.
Bugün Türkiye'de FETÖ ile mücadele yapıyoruz denilebilir mi?
Bugüne kadar FETÖ’den atılanın öğretim üyelerinin ve muvazzaf asker ve kamu görevlilerinin, 5-10 katı yurtdışındaki FETÖ üniversitelerinden tekrar Türkiye'ye gelebiliyor. Yani FETÖ suçlamasıyla görevlerinden alınan öğretim üyeleri ve yabancı öğrenciler, FETÖ’cü olup olmadığına bakılmadan, herhangi bir kritere tabii olmadan, Türkiye'de görev yapma ve okuma şansı veriliyor.
Daha önce yurt dışından alınmakta olan %50 oranı, en son YÖK’ün yaptığı açıklama ve karar ile kaldırılmış kapı pencere hem FETÖ’ye ve hem yabancılara ardına kadar açılmıştır. Bunun üzerinde çok düşünmek gerekir.
Bu boşluktan yararlanarak, Türkiye’deki FETÖ mücadelesi aradan 3 yıl geçmesine rağmen hala daha bir türlü bitirilemiyor.
Nurettin VEREN