FETÖ’yü sona erdirecek yöntem, örgütün insan ve para kaynaklarının kesilmesi ile mümkün olabilecektir. Örgütün toplumun her kesiminden sivil ve resmi alanlardan devşirdiği üyelerinden başka, en önemli insan ve para kaynağı üniversitelerdir. Bugüne kadar üniversitelerde maalesef FETÖ temizliği konusu ciddiye alınmamıştır, örgüt faaliyetlerine aralıksız devam etmektedir.
Üniversitelerin önceden belirlediği birini akademik kadroya almak için o kişinin özelliklerini sıralayarak “Kişiye Özel ilan” açmaktadır. Bu Haber basına düşünce, ilan iptal edilmektedir. Süregelen bu sipariş üzerine örgüte üye doldurma faaliyeti ve çıkarılan bu ilanlar, YÖK tarafından bilinmesine rağmen, bu metot aralıksız devam etmektedir.
Üniversitelerdeki FETÖ yapılanmasına dair iddianamelerde: Üniversiteye alınacak olan akademisyene (sözde akademisyen olup, FETÖ yapılanmasına mensubu kişiye) çalışmalarına özgü ilan açıldığı, böylelikle söz konusu ilana sadece örgüt tarafından belirlenen örgüt üyesi akademisyenin, başvurabilmesi sağlanmaktadır. Başvurunun ardından oluşturulan jüride, komisyonda, üniversiteler arası kurulda ve yönetim kurulunda yine örgüt üyelerinin bulunduğu, bu şekilde örgütsel bir çember oluşturulduğu, bu suretle örgütün belirlediği akademisyenin üniversiteye alımında örgütsel silsilenin devam ettiği, açıkça görülmektedir.
Üniversiteye yerleşmiş olan FETÖ’cü akademisyenler de, yine örgüt mensubu öğrencileri bildiği için onları yüksek notlarla parlatmakta, diğerlerine ise düşük notlar vererek önlerini kesmekte, elemanların yüksek ortalamalarla mezuniyetini sağlamaktadır.
Böylece örgüt kendi mezunlarının her alanda (Askeri ve polis okul sınavları, hakimlik sınavları vb) önünü açmaktadır. Bir yandan Türk Silahlı Kuvvetleri, Yargı ve Emniyette FETÖ temizliği yapılırken, bir yandan örgütün can damarı bu kurumlara alttan alta yeniden eleman gönderilmektedir. Tabi ki Polis Akademisi ve Harp Akademileri kadrolarında görev yapanların da akademisyen olduğunu ve öğrenci alımı yaptıklarını göz ardı etmemeliyiz.
Yüksek lisans ve doktora programlarından mezun olanların, Devlet kurumlarına yönetici atanmadaki avantajını bilen FETÖ; öncelikle öğrenci alımı yapan Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler enstitülerine örgüt üyesi akademisyenlerin, müdür atanmasını sağlamıştır. Lisansüstü eğitime alınan örgüt üyesi öğrenciler, yine örgüt elemanı akademisyenlerin danışmanlığında bilimsel değeri olmayan tezlerle mezun olmaktadır. Örgüt kendisinden olmayanları elemek için de mülakat yöntemini kullanmaktadır.
ALES ve Lisans diploma ortalaması ile başarı sıralamasında 1.sırada olan bir öğrenci mülakat ya da yine örgüt elemanlarının yaptığı sözde yazılı sınavdan düşük puan verilerek elenmekte, öte yandan 15. sıradaki bir örgüt elemanı Lisans üstü eğitime alınmaktadır.
FETÖ yapılanma mensubu olmayan üniversite çalışanlarına ve akademisyenlerine de baskı ve idari yaptırım uygulamak suretiyle, üniversite bünyesinden uzaklaştırmaktadır. Bunun için çeşitli yöntemler uygulamaktadır.
Örgütün en çok uyguladığı sistem Mobbing, yani psikolojik yıldırma eylemleri en çok kullandığı yöntemdir. Hedefteki yönetici, akademisyen ya da personele arka arkaya Disiplin ve Ceza soruşturmaları açılmaktadır. Bunun için örgüt elemanlarının iftira ve yalancı tanıklıklar yapması sağlanmaktadır. Verilen Disiplin cezaları ile görevden atmakta ya da kurumdan ayrılmaya zorlamaktadır. Ergenekon benzeri kumpaslar ve askeri öğrencileri atmakta kullandıkları yöntemleri, üniversitelerde de uygulamaktadırlar. Kısaca üniversiteleri FETÖ’den temizlemeden yapılan bu mücadele ağacın dallarını üstten budamak gibi daha çok gelişmesine sebep olmaktadır. Bu uygulama ve sistem kökten bir çözüm değildir.
Bu mücadele Kanserle mücadele gibi 3 boyutlu yapılmalıdır. Bazen ŞUA tedavisi, bazen Kemoterapi, bazen de Cerrahi Ameliyat ile kesip atılmalıdır.
Nurettin VEREN