Aziz okuyucularıma, bu hafta akasyamhaber.com’da, tekrar yazmaya başlayacağımı saygılarımla duyuruyorum.
3-4 aylık bir aradan sonra, bu kararı niçin aldığımı belki de merak etmişsinizdir.
2003-2004 ve 2005 yıllarında, hiç bir gazete ve televizyon benimle program yapmak istemedi. FETÖ’nün Türkiye’nin başına çok büyük belalar açacağını ve Devletle FETÖ’nün kafa kafaya çarpışan iki tren gibi, çok acı facialara ve zayiatlara sebep olacağını anlatmak için çırpındım ve çok çabaladım.
Maalesef hiçbir televizyon, gazete ve kamu yetkilileri açıklamalarımı görmezden ve duymazdan geldiler. Yaptığım çeşitli dergilerdeki röportajlarla, kamuoyunu uyarmaya çalıştım. En son Kanaltürk’te yaptığım 3 programla kamuoyunun dikkatini çekmeye muvaffak oldum. Kısa bir zaman sonra bazı savcılıklar ifademi alıp takipsizlik verdiler. Sadece Genelkurmay başkanlığı beni Ankara’ya çağırıp, FETÖ üzerinde bilgi almak üzere, görüşme talebinde bulundular.
FETÖ’nün bütün detaylarıyla içyüzünü, örgüt yapısını, stratejisini ve taktiklerini anlattım. Bugün aranmakta olan yurt dışına kaçmış ve Darbeyi organize eden A Takımını, 8 saatlik görüntülü ifademle verdim. Bu işin çözüleceğine çok umut bağlamıştım, maalesef bu ifadem de dikkate alınmadı. Ne askeri yetkililer, ne ilgili bakanlıklar, nede MİT konuyla ilgili hiçbir çaba göstermediler. Demek ki o tarihlerde FETÖ bu kurumları çoktan ele geçirmişti.
Yapabileceğim çok fazla bir şey kalmadığı için sesimi arka arkaya yayınladığım 3 Kitap ile kamuoyuna duyurdum ve paylaştım. FETÖ’nün Kitaplarımı engellemesiyle, yayın evi kapatıldı ve yayın evi sahibi Ergenekon kumpasıyla suçlanarak ceza evine atıldı.
Bu yaptığım uyarıları o seneler de yöneticiler, en üst makamında bulunanlar, FETÖ’nün elini eteğini öperek temennalarda bulunup, FETÖ’den madalya almak ve ona hayranlıklarını ve şükranlarını sunmakta devam ettiler. FETÖ’nün talimatıyla en üst devlet kademelerini FETÖ ye teslim ettiler veya görmemezlikten geldiler. Bu gaflet ve aymazlık en son 17/25 ve 15 Temmuz 2016 darbeleriyle, kanlı ve acı bir şekilde sonuçlandı. Pek çok insanın canına mal oldu. Devlet itibarı ve otoritesi neredeyse yerle bir oldu ve ülkemiz Allah’ın yardımıyla, uçurumun kenarından döndü.
Önceki yıllardaki uyarılarımın ve kitaplarımın dikkate alınmaması, bu darbe hareketinin ortaya çıkmasıyla neticelenmişti. Şimdi de aynı gaflet ve rehavet, 3 seneye yakındır üst üste yapılan operasyonların ve alınan tedbirlerin, yeterli olmadığını bize yeniden gösterdi.
İşte bunları tekrar yazmamın ve hatırlatmamın sebebi, geçmiş yıllarda olduğu gibi bugün de FETÖ mücadelesi yapmak için bütün gazete ve televizyonların bilinçli bir şekilde, mücadeleci gerçek vatanseverlerin yalnızlaştırılması, itibarsızlaştırılması, kapı ve pencerenin onlara kapalı olması sebebiyledir.
FETÖ meselesi Türkiye’nin bekası mevzudur ve birinci gündem maddesidir. Hiçbir zaman gündemden düşürülmemesi gerekir.
Ülkemiz Maalesef Papa Brunson, Adil Öksüz, Cemal Kaşıkçı, Suriye meselesi, mülteci problemleri, doların bir günde yüzde yüz yükselmesi gibi başımıza sardırılarak, cambaza bak tuzağı içerisine itilmiştir. Adeta Türkiye FETÖ ile mücadele konusu terk ettirilmeye zorlanarak, bizim ABD’ye karşı diz çökmemiz istenmektedir. ABD bu konuda bir hayli başarılı olacak noktaya da gelmiştir.
Biz FETÖ mücadelesinde 20 yıldır yazacak konuşacak televizyon ve gazete ararken, 2014 yılında bana kapılarını açan AKİT MEDYA GRUBU hem yazılarımı, hem de televizyon programlarımı 4 yıldır devam ettirirken, en çok bu mücadelede yanımda olacağını düşündüğüm televizyon ve gazete sahibi olan Karahasanoğlu Kardeşler tarafından, yazılarıma ve televizyon programlarıma hiçbir gerekçe gösterilmeden son verildi.
Ben arzu ederdim ki Türkiye’de bir marka haline gelen ve 20 yıldır FETÖ ile mücadele eden Nurettin Veren’in, ilgili siyasiler tarafından, araştırmacı gazeteciler ve kendi takipçilerim tarafından niçin susturulduğumu araştırmalarını ve sormalarını beklerdim. İşte bu açıkça FETÖ mücadelesinin sulandırılması ve rölantiye alınmasıdır.
Ülkemizin darbeden sonra gidişatını tıpkı daha önceki yıllarda ilgilerin ve yetkililerin gafletleri neticesinde, bugüne benzer durumlarını çok yakın gibi gördüğümden, olayları sadece tribünlerden seyreden, bütün uyarılarıma rağmen darbeden bir ders çıkaramayan yetkililere, bir hatırlatma olsun diye tekrar yazmaya karar vermiş bulunuyorum.
Bu hususta bize kapılarını açıp yazma imkanı veren, akasyamhaber.com ailesine saygılarımı ve şükranlarımı sunuyorum.
Nurettin VEREN