Daha önce 120.000 tır civarında askeri mühimmat ve silahları Suriye'ye gönderdiğini açıkça söyleyen ABD, binlerce askerinin yanında, dün 300 Tırlık ağır silahlarla depolama ve takviye yaptığını konvoyun gece vakti üzerleri örtülü olarak Nusaybin, Mardin üzerinden Kamışlı ve Haseki ilçesinden geçerek, Suriye içlerine doğru giriş yaptığının görüntüleri yayınlandı.
Konvoy da her türlü ağır silahlarla beraber, jeneratör ve iş makineleri ile üzerleri örtülü olarak taşındığı görüldü. Topraklarımızdan yolgeçen hanı gibi terör örgütlerine bunları iletmesine hiç kimsenin ses çıkarmaması, ABD’nin Türkiye’yi arka bahçesi gibi kullanması kabul edilemez bir durumdur.
Diğer taraftan, parasını peşin ödediğimiz F-35’lerin hala bize teslim edilmemesi, Rusya’dan aldığımız S400 hava savunma sistemlerini almamızı kesinlikle yasaklaması ve tehdit etmesi, çok büyük bir tezat teşkil ediyor.
Amerika’nın başındaki Şizofrenik adam, kesinlikle ABD ve Türkiye için vazgeçilmez değildir. İşte bu adam bütün dünyada %100 itaate layıkmış gibi herkesin gözünün içine bakarak meydan okumaya hala devam etmektedir.
Sadık bir müttefikimiz ve stratejik ortağımız olduğunu söyleyen bu meczup adam, NATO üyesi ve ortağı olduğumuzu söylerken, terör örgütlerini sınırlarımızdan 30 km ötede korunaklar, sığınaklar ve askeri üstler kurarak, düşmanlarımızı bize karşı kışkırtmakta ve beslemektedir. Üstelik bu yaptıkları ağır silah ve malzemeleri parasız vermeye devam etmektedir.
Amerika bizim ya düşmanımızdır, ya değildir. Bu ikisi arasında kesin bir karar verme zamanı çoktan gelmiş ve geçmiştir. Bu şekli ile vakit kaybetmek, elimizdeki 40’a yakın NATO üstlerini bir koz olarak kullanmamak, özellikle Kürecik üssünü ve diğer üstleri kapatma ve sınırlama tehdidi ile karşılarına dikilmemek, sadece onların söz hakkı varmış gibi S400’leri ve F-35'lere karşı kullanmak gibi, en doğal haklarımızı masaya sürmemek, bütün meseleleri ve onların üstünlük ve emir verme hakları varmış gibi davranmaları, bizim hiçbir tepki vermeden B,C,D planlarını ortaya sürmememiz, onları gittikçe daha yüzsüz ve arsız yaparak, bize karşı her türlü kozu kullanabileceklerini düşündürüyor ve onları daha çok cesaretlendiriyor.
Binlerce Mil öteden gelip, Doğu Akdeniz'de petrol arama işlerimize Yunan palyaçolarını ve Güney Kıbrıs Rum çetelerini bize karşı açıkça destekleme cüretini gösteriyorlar.
Zilletle diz çökmektense, ayakta ölmek daha iyidir.
Bu millet hiçbir zaman Amerika gibi zalim ve ikiyüzlü dönek bir Haçlı, Siyonist, Yahudi teşkilatının Trump gibi ruh hastası bir Evengalist Yahudi’nin tehditlerine ve blöflerine boyun eğmez. Bunu bildikleri için yükselen yeni Türkiye’nin 20 yıllık gelişmesini yavaşlatmak ve hızını kesmek için 17-25 ve 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe girişimlerini, planlı bir şekilde öne çekmişlerdir. Eğer 2 sene daha FETÖ harekete geçmeseydi, zaten Türkiye’nin yüzde yüzü FETÖ’nün eline geçmiş olacaktı.
İtirafçı FETÖ’cülerden alınan itiraflar bu şekildedir.
Darbeyi öne çekerek, iki testiyi bir birine çarparak, hem FETÖ’yü, hem Ak Parti’yi elinde tutacak şekilde tüylerini biraz yolup, ikisini de elde tutmak üzere hain ABD’nin bir taşla iki kuş vurma projesi, ülkemize çok büyük zayiatlar, zaman kaybı ve enerji kaybına sebep olmuştur.
Darbeden 3 yıl geçmiş olmasına rağmen, her gün televizyonlar da alt yazılarda gördüğümüz muvazzaf subaylarla ordunun, yüksek yargının, emniyet teşkilatının içerisinde operasyonlar devam etmektedir. FETÖ tam manasıyla çökertilememiştir. Fakat kurumlar gittikçe zayıflamıştır.
Diğer taraftan bitirilemeyen bu FETÖ mücadelesi, Ak Parti’ye de bu mücadele yapılamıyor diyerek, büyük bir itibar kaybına ve metal yorgunluğuna sebep olmuştur. İki türlü yabancı misyonlar ve FETÖ kazanmıştır.
Artık hata lüksümüz ve zaman kaybına tahammülümüz kalmamış, çok ciddi planlar ve kadrolarla ülkenin ayağa kalkması her sahada bu önümüzdeki seçimsiz geçecek, istikrarlı başkanlık sistemiyle, birlik beraberlik içerisinde çıtayı yükseltip, bütün partiler el ele vererek, etrafımızı sarmış olan sırtlanlara ve çakallara karşı, birlik beraberlik örneği verme zamanımız gelmiştir.
Nurettin VEREN