Zalim ve Kafir Haçlı dünyası, öte yandan Asya münafıkları, daha henüz Yeni Zelanda'da yapılmış olan katliam unutulmadan, bizim yaşadığımız bu şoklar üzerimizden geçmeden, utanmadan ve sıkılmadan okyanusun öte ucundan Suriye'nin en önemli stratejik toprağını, İsrail toprağı olarak ilan etmesi, dünyanın her işine burnunu sokması, bu çılgın sarı Şeytan’ın dünyaya her istediğini kabul ettirecek açıklamalarla, İslam dünyasını veya Müslümanları, köleleştirme ve itaat etmeye açıkça mecbur ediyor.
Daha önce Kudüs’ün başkent ilan edilmesi ve buna ses çıkaramayan İslam ülkeleri, ayrıca; 1948’de kurulan bir avuç İsrail Devleti topraklarının, o günden, bugüne kadar yüz kat daha işgalci davranmasını görmezden gelen, Arap Devletleri ve diğer İslam ülkeleri, bugün Suriye’nin işgaline göz yummaya fetva veren ABD’ye karşı birlik olup, şiddetli tepki ve eylemlerle karşı çıkmalıdır. ( ARTIK KINAMAYIN ) Ne yapacaksanız, birlikte eyleme dönüştürün.
Dünyanın bütün İslam ülkelerinde olan, NATO üslerinde ( özellikle Türkiye’de bulunan 50 ye yakın bu kontrolsüz ve denetimsiz NATO üslerini kapatma tehdidi, AB’den çıkma yürekliliğini gösterin) Tıpkı İngiltere’nin açıkça AB’den çıkma talebini, bütün dünyanın gözleri önünde, oylamaya sunduğu gibi.
Bu gibi eylemler ile ses çıkarmayan Müslüman toplumunun, Kabe ve Harami Şerif’in de yönetiminin ABD’ye verilebileceğini düşünmek ve tedbir almak mecburiyetindeyiz.
Haç kotalarının kontrolü ve hava yolu şirketlerinin İsrail’e verilmesi, tıpkı NATO üstleri gibi koruyup kollama bahanesiyle, ABD’nin ve İsrail’in iştahını kabartabilir.
Veliat Prensler ve şuan ki Mısır diktatörü Sisi, Kabe imamı Sudeysi ve Trump sembolik ışıklı dünya küresinin üzerine el koyarak, birlikte dünyayı sulh içinde yönetiyoruz demesi ve Trump’un ve Arap Şeyhlerinin kol kola kılıç dansı yaptığı hiç unutulmamalı ve unutturulmamalıdır. Tıpkı Cemal Kaşıkçı cinayetinde olduğu gibi üstü bilerek örtülmemelidir.
FETÖ’nün bu zulüm ve kafir ABD’nin, Sarı ŞEYTAN’ın ülkesinde buna ses çıkaramadan, hizmet bahanesiyle, rahat ve huzur içerisinde oturması ve bir eleştiri getirememesi, Peygamber rüyaları anlatarak, kendi etrafındaki örgütü çok ikna edecek gibi görünmüyor. FETO’nun kendisine yöneltilen ABD seviciliği ve oraya vatandaş olarak göçmesi, örgüt mensuplarının öz eleştiri yaparak, FETO’ya güvenini sarsacak ve kafa karışıklığını meydana getirecek olduğunu düşünüyorum.
FETO bu zulüm ve haksızlıklara karşı nasıl bir Tevil getirebilir, ben hala saf duru henüz tamamen tefessüh etmemiş, az da olsa vicdan sahibi sorgulama yapabilecek, kişilerin sesini çıkaracaklarını umuyorum.
Nurettin VEREN