Adaleti hakikiye ve adaleti izafiye; şahıslar arasında olduğu gibi devletler milletler arasında da, geçmiş tarihlerde vuku bulduğunu ve üzerinde çok düşünülen, yazılan tartışılan Kur'an'ın kıssalarıyla da, mucizeler arasında Peygamberlerin hayatında anlatılan hususlardır.
Hz. Musa'nın, Hz. Nuh'un, Hz. Lut’un gibi pek çok Peygamberlerin kıssalarında, tekrar tekrar anlatılmıştır. En son Ebrehe ordusuyla KABE’yi yıkmaya geldiği zaman FİL ordusunun Ebabil denilen canlılar tarafından yok edildiği anlatılmaktadır.
Yapılan günahlara, adaletsizliklere ve ahlaksızlıklara karşı, zayıfların gücünün yetmediği yerde, ilahi tokatlarla bu büyük zulümlere karşı, semavi güçlerin imdada yetiştiği anlatılmaktadır.
Dünyanın pek çok yerinde ibret alınacak o kadar yerle bir olmuş milletlerin, devletlerin kalıntıları hala daha, insanların gezip dolaştığı turistik ören yerlerinde, kalıntıları görülmektedir. Hiç kimse yenilmez ve vazgeçilmez değildir. İnsanların zulümlere uğramaları zalimlere karşı çektikleri ızdıraplar, kalben ve vicdanen ağlamaları Arş-ı Alaya çıkar ve Gadab-ı İlahiye dokunur ve Merhamet-i İlahiyi Celp eder.
Yeni Zelanda’daki Cami’de 50 civarındaki masum Müslümanların katledilmesi, 500 civarında yaralının olması Sirilenka’daki 4 otel ve 5 Kilise’nin yanması, yine 300'e yakın ölü, 500'e yakın yaralı, Hıristiyanların Paskalya bayramına denk gelen bu katliam, sanki İlahi bir misilleme gibi insanlara bir uyarı mahiyetinde meydana gelmiştir. Tabii ki bütün bunlara oh olsun isabetli oldu denilemez. Fakat ilahi Adalet biz istemesek de, bilmukabele olarak tecelli edebilir. Tam manası ile ölçülü olmasa da, Ahirette eksik kalan kısımlar tamamlanır.
Onun için mağrur ve şımarık olan ABD ve AB gibi, Batı dünyası insanların açlıktan, susuzluktan kavrulduğu Afrika ve Asya ülkeleri gibi zavallı durumuna soktukları mazlum ve katledilen ülkelere karşı, Obezlikten patlayacak ve çatlayacak hale gelen bu ülkeler, bir damla PETROL bir damla KAN’dan iyidir felsefesiyle hareket eden bu ülkeler, Adalet-i İlahi olarak yakın bir gelecekte, belki büyük hastalıklarla ve afatlar ile Nükleer ve Kozmik belalarla cezalandırıla bilecektir. Çünkü kuvvet dengesinin olmadığı yerlerde, Allah'ın adaleti mazlumlardan yanadır.
90'lı yıllarda Rusya'nın daha önceki yaptığı zulümlerine karşı, dışarıdan hiçbir dokunma olmadan, kendi enkazı üzerine yıkılması ve dağılması gerçekleşmişti. Yine o yıllarda FETO, Rusya’nın bu kendi enkazı üzerine yıkılması esnasında, yapmış olduğu değerlendirmede, ABD'nin de Jeolojik olarak, kıtası ile beraber Atlantis gibi Okyanusun dibine gömüleceğini, Cami kürsüsünden anlatmıştı.
ABD, o gün için en büyük zalim, gaddar ve acımasız olarak, Atom Bombasının ilk denemesini Hiroşima ve Nagazaki'ye atarak, yarım milyon insanı bitirmiş ve yok etmişti. Daha sonraki nesillere de sakat olacak şekilde Atom bombasının ilk defa tatbikatını ve denemesini yapmıştı. Şimdi de elinde kalan satamadığı konvansiyonel silahların satışını tamamlamak için Asya ülkelerinde ve Ortadoğu'da sürekli savaşlar çıkarmakta ve örgütler kurmaktadır.
FETO o yıllarda Cami kürsüsünden, KOBRANIN BAŞI VATİKANDIR, dediğini bütün FETÖ üyeleri bilir. Fakat her nasılsa iş birliği yaptığı ABD ve Vatikan ile iç içe olduğunu kimse sorgulayamaz. Bilmeyenlere ve unutanlara tekrar hatırlatmak istedim. Bu hususu defalarca Kitaplarımda da belirtmiştim.