Yıllardır birlik ve beraberliği sağlamak için uğraştığımız ve arayı kapatmak üzere büyük gayretler sarf ettiğimiz solcu, sağcı, Alevi, Sünni, Milliyetçi, Komünist ayrımından nasıl kurtulabiliriz derken, esas şimdi en büyük bölünme ve ayrımcılık adeta bir kan davası olarak FETÖ’cü olanlar ve Devlet yanlısı olanlar denilen bu iki grup ortaya çıktı.
Daha sonraki yıllarda, önümüze çıkacak olan bu iki kan davalı grup, birbiriyle nasıl karşılaşacaklar ve bu açığı, bu nefreti nasıl söndürebilecekler. İşte bugün 500 bine yakın kişi FETÖ gözaltısı ile ele alınmış, pek çoğu cezaevlerine atılmış, bir kısmı tutuklu kalmış ve daha sonra serbest bırakılmış, itirafçı olmuş, pişmanlık yasasından faydalanmış iki grup, bu ülkede karşı karşıya geleceklerdir. İleride bizi bekleyen büyük bir sıkıntı ve kan davalarından birisi de, budur.
2018 sonuna kadar tutuklanan 70.781 kişi olduğu, darbe girişiminin ardından şu ana kadar 103.850 şüpheli hakkında işlem yapıldığı, soruşturmalar çerçevesinde gözaltına alınanlardan 41.326'sı cezaevlerine konuldu. Tutuklananlar arasında 286 adli ve idari yargıda görevli Hakim ve Savcı, 104 Yargıtay, 41 Danıştay, 2 anayasa mahkemesi, 3 hakimler ve savcılar yüksek kurulu üyesi, 168 general olmak üzere, 6325 asker, 7624 polis, 17 vali, 74 vali yardımcısı ve 100 kaymakam bulunuyor.
Gözaltına alınan zanlılardan 35.495 kişi hakkında adli kontrol şartı verildi. Kolluk kuvvetleri ve adliyedeki işlemler sonrasında 10.265 kişi serbest bırakıldı. 3831 kişi tahliye edildi. FETÖ’ye yönelik soruşturmalar kapsamında, 3831 şüpheli cezaevine konulmasına rağmen, delillerin değerlendirmesi sonrasında tahliye edildi. Tahliye edilenler arasında: 1066 asker, 533 polis, 4 vali yardımcısı, 1 vali, 2 kaymakam, 158 hakim ve savcı, 2 HSYK, 1 Danıştay ve 8 Yargıtay üyesi yer alıyor ve 5150 kişi de aranıyor.
Soruşturmalar kapsamında, 198 hakim ve savcı, 6 Danıştay üyesi, 25 Yargıtay üyesi, 115 asker, 223 polis, 1 vali, 3 vali yardımcısı, 8 kaymakam, 4571 kamu görevlisi ve sivil olmak üzere 5150 şüpheli hakkında da, yakalama kararı bulunuyor. Soruşturmalar çerçevesinde 902 şüpheli ise gözaltında, Bakan Soylu bu açıklamalarda bulundu.
Devletin en önemli kurumları olan Yargı, Yürütme ve Yasama Kurumlarının son hali budur. Devlet yapısı derin bir yara almış, Halkın güvenini kaybetmiştir.
Varlık seviştirir, yokluk dövüştürür sözü, bugünlerde gerçekten gerilimi arttırmıştır. Ekonomik sıkıntılar, Patates, Domates, Soğan meseleleri ülke meselelerinin önüne geçmiş, BEKA meselesini bile unutturmuş, Halk Siyaset entrikaları ile Tencere Çanak arasında sıkışıp kalmıştır. Dolar başını alıp gitmektedir, kontrolü tamamen dış dünyadaki şeytan bankerlerin elindedir. Halkın ciddi bir güvene ve başarıya umuda ihtiyacı vardır.
Fakat son yapılan Belediye Seçimlerindeki, özellikle İstanbul da yaşanan skandallar, siyasete olan güveni de, sarsmıştır.
Tayyip Erdoğan Liyakatsiz danışmanlarının yönlendirmesiyle, yerel seçimlerdeki başarısızlığından ders çıkarması gerekirken, hırs ile İstanbul, Ankara ve diğer yerlerdeki kayıplarını ört bas etmek için seçimlerin yenilenmesini isterken, adeta ayağına sıkmış ve kendisine Allah’ın nasip ettiği 4,5 yıllık daha BAŞKANLIK yapma sürecini tehlikeye atmıştır.
Hâlbuki soğukkanlılık ve ağır başlılıkla ülkeyi KAOS ortamına sokmadan, küçük bir kaybı büyük bir hayır adına kabullenebilseydi, az tamah, çok zarar getirir sıkıntısına kendisini de sokmamış olurdu. Etrafındaki yanlış telkinde bulunanlar, kendi mevki ve makamlarını düşündükleri kadar, ülkenin ve vatandaşın huzurunu, isteklerini ve demokrasinin şartlarını görmezden gelmişlerdir.
Bence Tayyip Erdoğan temizliği yukardan aşağıya kendisini yanlış yönlendiren yakınındakilerden başlayarak, yapmalıdır.
Nurettin VEREN