Basında ve Sayıştay raporlarında YÖK ve Üniversiteler hakkında, can alıcı sorunlar sürekli gündemde olmasına rağmen hiçbir şey yapılamıyor, ya da yapılıyor gibi gösterilerek geçiştiriliyor.
Kanun ve yönetmeliklere uygun hareket edilmesi halinde, FETÖ örgüt elemanlarının ifşa olacağı ve örgüte yardım ve yataklığın önünün kesileceği açıktır.
Ancak YÖK kendi koyduğu kanun ve yönetmeliklerin uygulanmasında, isteksiz davranıyor veya görmezden geliyor.
1. YÖK yönetmeliğine göre; Öğretim üyesinin maaş karşılığı vermesi gereken asgari ders saati 10, öğretim görevlisinin ise 12`saattir. Buna rağmen haftada 1 gün üniversiteye uğrayarak sadece 2 saat ders vererek maaş alan öğretim görevlilerinin olduğu bize ulaşmaktadır.
FETÖ iddianamelerinde bazı öğretim görevlilerinin, komiserler ve emniyetten sorumlu imamlar olarak görev yaptıkları MEDYA da yer almaktadır. Bu Örgüt mensuplarının haftanın çoğu boş geçmekte olan günlerinde de, örgüt toplantıları için il il gezebilecek imam ataması yapabilecek olmaları olağandır. Bunun örneğini gördük, Üniversiteye nadiren uğrayan Adil ÖKSÜZ’ü aynı birimdeki meslektaşları dahi tanımıyor.
2. Öğretim görevlilerinin bulunduğu il dışında, lisansüstü eğitim yapması kanuna aykırıdır. YÖK başkanı katıldığı toplantılarda bunu kendisi bizzat söylemektedir. Nasıl oluyor da öğretim görevlileri Yurtdışına giderek uzun yıllar bu eğitimlerini sürdürebiliyor ve aynı zamanda bulunduğu üniversitede ders verebiliyor?
Örgütün Kurye aracılığı ile yurtiçi ve yurtdışı para transferini gerçekleştirdiği bilinmektedir. Bir üniversitede Doktorasını tamamlamış ve yardımcı doçent kadrosunda görev yapan akademisyen, aynı zamanda nasıl oluyor ki; Litvanya`da 4 yıl üniversite okuyabiliyor. Litvanya’nın Bylock SERVER’in yönetildiği bir merkez olduğunu unutmayalım. Bu gibi öğretim üyelerinin adları FETÖ iddianamelerinde, üst düzey imamlar olarak da isimleri geçiyor. Örgüt toplantılarına katıldığı yer alıyor. Bu akademisyenlerden bazıları şuan doçent kadrosunda hala görevine devam etmektedirler.
3. Üniversiteler hakkında yapılan yolsuzluk ve usulsüzlük şikayetlerine Savcılar işlem yapmadan dosyayı YÖK`e gönderiyor. YÖK yıllarca dosyalara işlem yapmıyor ya da giden paraların akıbetini araştırmadan incelemeye yer olmadığı yazısını, şikayetçiye gönderip konuyu kapatıyor.
Bilindiği gibi Örgütün en önemli (CANSUYU) para ve insan kaynaklarıdır. Her nerede usulsüz ve kayıtsız toplanan para varsa takibe alınmalıdır. Süleyman Demirel Üniversitesinde yönetici iken şuan firari olan FETÖ’cü akademisyenlerin cüzi miktarlara yaptırttıkları öğrenci mezuniyet kep ve cübbelerini, kat ve kat miktarlarla öğrencilere kayıtsız olarak sattıkları basında yer almıştır. Bu örgütün para toplama yöntemlerine sadece küçük bir örnektir. Bize ulaştığı üzere halen üniversitelerde bu şekilde kayıtsız para toplanmaya devam edilmektedir.
Sorumlular kendilerine bir soruşturma açılmadığı için hala eylemlerini sürdürmektedir. YÖK`de birikmiş dosyaların zaman aşımına uğramadan tarafsız incelenmesi ve yıllardır bekletilen suç duyurularına dair dosyaların yargıya intikal ettirilmesi için beklenmektedir.
Haftaya devam edeceğiz..
Nurettin VEREN