Dert ve belalar, sahte olanla gerçek olanı, İman ile küfrü, münafık ile günahkarı, hak ile batılı bir birinden ayıran ilahi bir mihengtir.
Dert ve sıkıntıların, belaların ardındaki maksadı görebilmek büyük bir marifettır. Dertlerin ve belaların ardındaki maksad hakkın işaretlerinden insana gizli bir ibaredir. Bu hak ibareleri yani nispetler akıllı insana sonunu düşünme yani akibeti görme hassasını gizli olarak verir. Dertler ve belalar hakkın imtihan gayretleri ve vesileleridir.
Hak, insanı zenginlik fakirlik ,hastalık sağlık kementleriyle sınadığı gibi bazen dertlerle belalarla da sınar. İnananlardan kim daha kavi ve sabırlı yahut kim daha sabırsız ve zayıf bunu ortaya çıkarır. İman zati hadiseler karşısında kararlı duruş ve tahammül etmek,Hakka dayanmak ve güvenmek demektir..
İş erinin mükafatı buradadır.
Dayanıklılık ve tahammül ,güven ve sadakat göstermek, gaybin sahibine inanan müminlerin en önemli bir özelliğidir.Dert ve elemlere karşı,mümin kişinin esef etmeksizin neşeli mütebessim ve hamd edici olmasında Hakkın sonsuz ve ebedi rızalığı saklıdır.
Pek tabidir ki dert,ayakları sabit olan müminin yakinini ziyalaştırır. İnancı zayıf olanların da pişmanlıklarını da tövbeye yanaştırır. En nihayetinde günahkar kul iyiliğe yani nura doğru yöneltir. Dert günahkarı münafıktan ayıran gizli bir kementtir. Mümin nefsini kınarken ,münafık işten içe kin güder isyan eder.
İsyan ve iman ancak bu dert sebebiyle ortaya çıkar. Kimine göre dert mükafat iken kimine göre mücezat olur. Müminler eza ve cefalara sabrı ve şükrü neticesinde derecesi ve faziletinin artmasına sebeb olur. Bu ise din lezzetlerinin kapılarının bu dünyada kula açılması demektir.
DÜNYA HİSLERİNİN DİN HİSLERİNE DÖNÜŞMESİ
Dünya his ve lezzetleri içinde kaybolan insanın Din zevk ve lezzetlerine yönelmesi dönüşmesine bazen bu dert ve belalar neden olur. Zira gam ve dertlerin içinde din lezzetlerini yani ilahi zevkler gizlidir. İlahi zevk ve lezzetler bu baş gözünün görmediği gayb karanlığında saklıdır. Bu ilahi lezzet ve zevkler,ancak dünya hislerinin din hislerine dönüşmesiyle ortaya çıkar.Buna bazende dertler,sıkıntılar ve belalar neden olur.
İşte din hisleri ve zevkleri ,insanın kullandığı, bu baş kulağının başka kulağa, aklının başka akla ,gözünün başka bir göze yani duyuş, görüş ve anlayışa dönüşmesiyle ortaya çıkar. İnsan uzuvlarının gayb aleminde gizli hakiki uzuvları vardır. İnsanın başka bakış görüş duyuşa dönüşmesi ile manevi alemdeki bağlı uzuvları gizlendiği gaybten ortaya çıkar belirir İnsan o uzuvlarla din zevkini ve lezzetini yaşar ve tadar..İşte dünya hisleri ancak bu dert neticesinde din hissine döner lezzetine yol bulur.Bu dert görebilirse mümine cennet nimeti olur. Bu ise aksi işlerdendir. Ziyadesi kahrın içinde saklı lütuf gibidir..
DÜNYA LEZZETİ VE DİN LEZZETİ
Din lezzetlerinden başka ne varsa bu dünyada azabtan ibarettir. Dünya demek, hakikatte Allah’dan gafil olmak demektir. Dünyada bin bir meşakket ve sıkıntı ile elde edilen lezzet ve zevkler kısa fanidir.Buna mukabil bu eza ve cafalara tahammülde ise ilahi lezzetlerin yani beka sırrı saklıdır. İnsan gelen sıkıntı yahut yahut isteklerine nail olamadığında acı görünen ve tadılan bu dertler aslında gayb aleminde ki ilahi zevk hazinelerinin numunelerini barındırır.
Bize kötü gibi görünen bu dert ve acının ardındaki ilahi zevki tadan kişiye gaybten bir manevi bir iptir verilmiştir.O zevkleri tadan mümin o an gaybe çekib götürülmüş demektir. Çekilen küçük ve büyük eza ve cefaların zerresinin dahi karşılığı vardır. Nasıl ki güneşin ışıkları havadaki toz zerreciklerini ortaya çıkarıp gösteriyorsa,ahirette de öylece görünür. Hak kalblerde ki iyi ve kötü zerre düşünceyi görür. Kimsenin hakkı miskal zayi olmaz karşılığını bulur...
Hz pir mevlana bu hususu şöyle ifade eder. ''Bir kimse iman ve itaat yolunda yürüyüp de bir an bile ziyan etmişse kâfirim. Dünyayı arayan kimse olmayacak ve kötü bir şey aradı.Ukbayı arayansa kendine iyi bir hal aramış oldu buyurmuştur.Din lezzeti insandaki kulağın başka kulağa aklın başka akla ,gözün başka bir göze , görüş ve anlayışa dönüşmesiyle elde edilir. Dünya hislerinin ancak bu dertler neticesinde din hissine ve lezzetlerine yol bulur.Dert ve sıkıntılar inananları olgunlaştıran ve yücelten ilahi ibarelerdir. Zira Peygamberler bu eza ve cefalara sabrettikleri için yücelmişlerdir. Dert kavramı, diğer ayet-i kerimeler ve hadis-i şeriflerde şu şekilde geçmektedir:
a. Dünya, kimin daha güzel iş yapacağının belli olacağı bir bela, dert yeridir, ölüm ve hayat bu uğurda yaratılmıştır.
b. Allah’ın korku ve kıtlık vermesi mal, can ve mahsulleri eksiltmesi birer beladır.
c. Belalar, mihnetler, en çok Peygamberlere, sonra evliyaya, sonra bunlara benzeyenlere gelir.
d. Size gelen belalar, kabahatlerinizin cezasıdır.
e. Mükâfatın büyüklüğü belanın büyüklüğüne bağlıdır. Allah bir toplumu severek onları değişik belalarla imtihan eder. Kim razı olursa Allah’ın rızasını kazanır. Kim de kızar kırgınlık gösterirse Allah’ta o kimseye kızar
f. Ağrı ve sancıların Resullullah’a şiddetli olduğu kadar kimseye şiddetli olduğunu görmedim
g. Mümin erkek ve mümin kadınların başına Allah’a kavuşacağı güne kadar ya kendisinde ya çocuğunda veya malında mutlaka sıkıntı gelmeye devam eder.
h. Allahü Teâlâ, onlara zulüm etmez. Onlar, kendi kendilerine zulüm edip, ağır cezaları hak ettiler.
Dertler ve Belalar karşısında insanın takındığı tavrı, imani hassasiyetinde geldiği son noktadır. o hassas nokta insanın içinde hayra mı yoksa şerremi daha fazla meyilli olduğunu açığa çıkarır. Bu mihenge sahib olan kişi kalbinde şerre meyilli olduğunu gördüğü an da hemen istiğfara yönelir.Adem babamızın edeble yaptığını yapar. Hz Mevlana '' Allah yardım etmek dilerse bize yalvarmak ve münacatta bulunmak meylini verir. buyurmuştur.Onun için ağlayan göz ne mübarektir. Onun aşkıyla yanıp kavrulan yürek ne mukaddestir.
Her ağlamanın sonu gülmektir. Sonunu gören adam, mübarek bir kuldur.
Akarsu neredeyse orası yeşerir; nerede gözyaşı dökülürse oraya rahmet nazil olur.Allah, bir kimsenin perdesini yırtmak isterse onu, temiz kişileri ta’n etmeye meylettirir. Allah, bir kimsenin ayıbını örtmek isterse o kimse ayıplı kimselerin ayıbı hakkında ses çıkaramaz olur.
Ne mutlu kahrın içindeki gizli lutfu görenlere. Hamd ve Şükredenlere.İstiğfar edenlere.Tenzih ve tesbih edenlere. Alemlerin rabbi rahman ve rahim olan Allah cc inananların dualarını ve tesbihlerini tövbelerini kabul buyursun. Bizleri af etsin. Amin