Beden eşşeğimizi dünya ejderhasından kurtardık ama bu seferde onunla pek samimi olduk. Hünerine hilesine oyununa kandık yolda kaldık. Onunla pek dost olmaya gelmez. Sen eşşeği aceleyle doğru bir patikadan yola sür. Sür ki ana yolu bulsun.. Yolcu yoluna gerek. Çünkü yol afetlerle dolu. Bu yol, oyun oynayarak, eğlenerek uyuyarak eşşekle samimi dostluk ederek kat edilmez. Zira yol tuzaklarla dopdolu. Taneleri salmış, tuzakları gizlemişlerdir. Ama nedense bizim eşşek hala daha yeme bakıyor ama bir türlü tuzağı görmüyor. Hülasa yolun gülyabanilerini iyi tanımak bilmek gerek vesselam.
Onları bu işlerin görevli memurları bil. Sınama vasıtaları gör. Seni yolundan ederler. İşleri güçleri budur. Bana zarar veremezler deme, bir emre bakarlar. Onlar işlerinde sihirbazdır. Adama kendi eşeğini bile kendi parasıyla satarlar. Haramı helal, helalı haram gösterirler. Bu pazarda ümid ışığını gözün önünde çuvala koyarlar. Eve dönünce çuvalın boş olduğunu o zaman anlarsın. Onların çalmaları meylin ve manalarında olur. Bu meyiller ve manalar senin gayen amaçların dır. İmanından dininden, zamanın dan çalarlar, yolundan saptırılar, sağlığından alırlar, ümidden ederler, neşenden alır ,rahatından ederler, sevgini şehvet haline getirirler. Böylelikle de amacından olursun.
Yüz çeşiti sihirli ses ve cilveli şekillerle seni kendilerine çekerler. Göz alıcı ve gönül alıcı hassaları vardır. Hele bu beden eşşeği onları görünce dayanamaz kör gibi eteklerine yapışır. Onların ıslık seslerine cilveli şekillerine kulak asmamak ruhun özelliğidir. Eşek eşekliğini yapar adam adamlığını. Eşşek inatlaşırsa eşeğini sopayla sopala. Akıllı adam ileriyi görür ,önündeki otu samanı değil.
İleriyi görmek hassası ve hüneri akıllı yolcunun hedefidir beden eşşeğinin değil. İlkin yani önceleri bu son sana hayal gibi görünür. Ama sona vardığın zaman bu hayal sandığın şey görürsün ki gerçek miş. Bu seferde önceki görüşün sana hayal görünür yahut gelir. Erkenden sonu görmek tüm kazançların başıdır.Bu kazanç başka bir kazançtır.Bu görüş ve bakış nurunun nişanesidir. Ezeli ve ahiri görecek dercede büyür.
Sonu görmek için aklı kullan eşeği değil .Eşek için, işin sonuna bakma diye bir hüner yoktur. Onun için, işin başı ile sonu birdir. ikisi arasında bir fark yoktur. Onun tek derdi ve yolu ,ot yemek, içmek ,çiftleşmek ihtiyaç gidermektir. .Yedi yahut yemedi ,yani açlık derdin den ve zikrinden başka yolu ve derdi yoktur.
Her sebeb eserinden üstündür. Burada ki sebeb ruhun eseri yani senin bedenindir. Çünkü bu bedene ruh sebebtir. Sen beden eşşeğinden ilahi emanetin sebebiyle üstünsün. Eserin senin esirindir. Eserine esir olan, ancak ahmak bir putperesttir, eşşektir. Eserin gıdası ancak eserler den olur. Ruhun ve canın gıdası eserlerin gıdasına benzemez.Onların gıdaları ve beslendiği yer taban taban zıttır. Uzun bab vesselam.
Sen beden eşşeğini kendine esir et üzerine bin.O senin üzerine çıkmasın.Yeter bu kadar bindiği indir ruhun sırtından .Timsah gözyaşlarına ve hilesine kanma. Susuz kaldım açıktım, uyumam gerek ,yoruldum ,ölüyorum diyerek arzuları için senden aman istemesine aldanma.Onu azarla, sopala. yön ver iyi bir işle meşgul et. Boş kalmasın, çalışıp çabalaması daha iyi. Beden eşşeğinin süreta bildiğimiz şu eşşekten yani eşşeğin anlayışından hiç bir farkı yok. Derdi, yolu ,ot ve ekmek ten başka bir şey olmayan kişi kim olursa eşşek oğlu eşşektir. Bakma kalıbına sen.
Ama tüm derdi yolu akıl irfan iman olan ,sonu gören ruha ve onun özüne ve gözüne sahib insan öyle değil. Burada insan dan maksat bedensiz can ve akıl gibi meselelere bakmasıdır. Nihayetinde insandan istenen de bu hale gelmesidir.En yüce hüner budur.Bu can ve aklın, görüşü ve bakışı sana hayal gibi görünse bile hafife alma. Çünkü bu hayal gibi görme ve bilme hassası yüce gök ve gayb sakinlerinin görüşü gibidir. Bağı ve özelliği oradan gelir. Bedenin bakışı ve görüşü kalıblar içindir. Kalıbsız bakış ve görüş, ruhun ve olgun aklın bakışı ve görüşü kendileri gibi yücelerden insana verilmiş ve gelmiştir.Bu bakışı ve görüşü, kalıbtan çıkarmak, geliştirmek yüceltmek her insana farzdır.
Zahmetsiz rahmet ve nimet olmaz. İşleri çeşitli zahmetlere bağlamışlardır. Anlayış görüş elde etmek yüce bilgileri okuma zahmetiyle elde ettiğin gibi ,para kazanmanda çalışmanla olur. Şu halde zahmet, hayat var oldukça süreklidir. Hamallık yapmadan üçret alınmaz. Çalışmadan kimse kimseye para vermez. Yani rahatca uzanmak için çok çalışman zahmet çekmen gerek ki bir zamancık rahat edesin. Sonra ömür oldukca devran böyle sürer gider.
Bu bedenin zahmetinin ücretinin karşılığı, ya canımızın ve ruhumuzun ücretinin karşılığı nasıl olur. Bedenin çalışmasının karşılığı kalıblar içinde sınırlı fani nimetler elde etmek. Ama ruhun emeğinin karşılığı ise sonsuz baki rahmet etmek gibidir.Çünkü ederi bu, değeri buda ondan. Yani ondan gelmiştir yine ona döner..
Bedenleri rahata kavuşma tuzağı ile örümcek ağı gibi birer birer avlarlar. Ruh bedene tabi olursa peşinde sürüklenir. Deveran böyle gizli şekilde işler. Rahatlık umudu ve hedefi, ahmak insanı hırs ve tamah sahibi yapar. Dünyada rahata açlık çekmek ve onun uğrunda bu canı ve ruhu peşine takmak ,ruhu bedene köle yapmaktan başka bir şey değil. Habuki iş tam tersine. Gel de anlat..Onların görüşü ve anlayışını değilde ,dört unsurdan yaratılmış beden eşeğinin his bakışı ve görüsüne tabi kılmayı ,sen Hakka savaş açtın farz et..İş büyük lakin anlayış kıt yerindeyse hiç yok ..
Beden eşşeğini de çok fazla aşağılama horlama ki sonra seni ona muhtaç ve mahkum etmesinler. ikiside bir birine emanet .Beden ,ruha emanet. Ruh ,bedene emanet..Bu sır yaman bir ferzin bend.. Biri mana diğeri süret. Sen şükret hamd et. Sonra başına gelenleri kaldıramazsın. Musibetler belalar bu meyandandır. Elbet vardır başına gelmesinde bir sebeb... Çok istiğfar etmek gerek. İhtiyatlı olmak yani ona yerli yerinde davranmak gerek. Beden eşşeğinin neşesini rahatını huzurunu, ruhun ızdırab çekmesi anla. Onu bu zahmetten kurtar.Nedense bedenin zahmetini çeken çok ama şu ruhun zahmetini çeken pek bulunmaz.
Her şeyin bir tuzağı vardır. Bir müddet tuzaklık hassası varlıklara verilmiş.Ama bu tuzakların da bir tuzağı vardır. Nihayetinde en iyi tuzağı bir kuran vardır. Yüce Kur'an bu tuzaklardan elçilerle insana haberler verir. İnananlar gözlerini ve kulaklarını oraya dikerler. Alemleri yaratan ve Mizanı kuran o dur. O sonsuz aklın sahibidir. Allah sonsuz aklın sahibi olduğu gibi bize bildirdiği tüm sonsuz isimlerin ve sıfatlarında yegane sahibidir. Aklı sonsuz kaynaktan edinmek ve almak her müminin gıdasıdır.İnsanın kıt aklını görmesi ona cahillik ve ahmaklık olmak üzere yeter.Sen ben biz de kim oluyoruz..
İşi gücü dünya ve kazanc peşinde olanların anlayışca çocuktan bir farkı yok.Çocukların dadıları olur. Uyku zamanı gelince çocukları dadıları ninni söyleyerek uyuturlar. Sabah çağı uyandıklarında dadıları çocukları çeşitli oyuncaklarla avuturlar. Dadılarımızı iyi tanımamız gerek. Sakın bu dadılarımız yol kesen gulyabaniler olmasın. Bizde kendimizi onların kucağına atan noksan akıllılar olmayalım. Göremiyoruz körüz meğerse bizim dadılarımız aslında cellatlarımızmış. Bak sen onlar boynumuzu vuruyor ama biz onları hala iyilik ediyor sanıyoruz...
Ey anlayış ve görüş, gel ..