Hiç unutmam onu seven hiç kimsede unutmaz, rahmetli hocamız Prof. Dr. Necmettin Erbakan; inanç öyle bir şey ki tekeden bile süt çıkarır derdi. Yani ecdadınızın size bıraktığı emanetin ne olduğunu iyi bilin anlayın diye sürekli bizi uyarırdı. Siz bilmezsiniz ama o emanet yani inanç sizi çok iyi bilir tanır derdi. İnancımıza sahib çıkmamızı nankör olmamamızı ikaz ederdi.
Siz şimdi onun farkında değilsiniz ama o sizin çok iyi farkınızda derdi bize hep mukaddes emaneti ve mirası nasıl bir şey olduğunu iyice anlattı. Türk ve Müslüman bu milletin tarihi emanetinin ne olduğunu nasıl bir şey olduğunu ilk defa onun sözlerinden adam gibi anladık öğrendik bize emanetin yüceliğini güzelliğini, saflığını, şıklığını, merhametini, adaletini o kadar güzel anlattı ki hiç içimizden çıkmadı. Orada yer etti.
O bize inanç sizi asla yetim ve garib bırakmaz derdi. Şükür ki böyle bir uyanık baht ve talih bize miras kaldı diye sürekli hamd eder şükreder övünürdü. Siz zengin miras yediler gibi şimdi sefih bir haldesiniz ama bu miras öyle mukaddes bir miras ki, istemeseniz de o sizi asla sefih bırakmaz.. ne yapar eder sizi kendinize getirir derdi. Vefasız olsanız da, O size çok vefalıdır der her defasında mirasımızın güzelliğini bize anlatırdı. O emanet ki kainata bedel
Bize uyku dahi uyutmazdı. On da Allah vergisi bir anlayış, kavrayış hitab ediş hikmeti vardı. Sözleri bizi hep düşündürürdü. O mükaddes emanetin farkında bizse elleri cebinde gezen medeni kanun çocuklarına benziyorduk. Bizim kuşağın hayatı cebinde, aklı Cüneyt Arkın, nefsi Müjde Ar filmlerinde, gönlü Avrupa da gezerken.. Hocam hayatımızı elimizden, elimizi cebimiz den nefsimizi Müjde Ar’dan, gönlümüzü de Avrupa’dan alıp, Kâbe’ye yani aslımıza geri çeviren din yıldızıydı...
Öyle ki içinizden yarın yapacağınız on kötülükten en az sekiz tanesini siz yapmadan önce görünmeyen bir acayib engelle engellerdi. Ama siz o engeli göremez anlayamaz nasıl bir şey olduğunu bilemezdiniz. O bize hak ile batılı ayırt eden bir mihengi miras bıraktı. Allah ondan razı olsun.
Hocamızın sözleri ve azarlaması öyle bir şeydi ki her nereye gitseniz o sizin kalbinizde, gönlünüzde nefsinizde sizinle beraberdi. O mihenk sizden hiç ayrılmazdı. Çünkü aslımızdan dı. O bize bir peygamber ahlakı gibiydi. Onun bizi azarlamasın da öyle bir tatlılık vardı ki, azarlamasında ezeli ve ebedi merhametin izlerini taşır tesirini görürdük anlardık.. tabi inkar etse sevmese bile düşmanları dahil herkes bu duyguyu yaşardı!..
Onun bizi azarlaması bir anne ve baba şefkati gibiydi.. O bize bir hidayet rehberiydi. Nefsimiz kendi başına buyruk olsa bizi dinlemese bile ne hikmetse onun sözlerinden çekinir utanır yapmaz gizlenirdi. Hiç bu milletin peşini bırakmadı rahmetli hocam hiç..
Hiç kimsenin numarasını ne yer nede yutardı. Gerektiğinde yutar gibi görünür ama tavrının karşılığında batılın dünyasına ve hayaline bir fikirle öyle bir bela acardı ki batıl aptallaşır, ne yapacağını şaşırır kalırdı. Şeytana danışsalar, şeytan bile işin içinden çıkamazdı. Bu ümmette onun vesilesiyle soluk alırdı dünyadan. Şimdi bile hala onun açtığı soluğun yani çığırın meyvelerinden faydalanıyoruz.
O ümmetin 20 asırdaki soluğuydu. Hakk’ın remizle bir kulda görünen nefes alış verişiydi.. Görünmeyenlere nispetle siyasi duruşu dünyaya Hakkı haykırışıydı. Hakkın düşmanlarına karşı kini ve kibriydi!.. O ümmetin hüzün yüzü, ağlayan gözyaşıydı, Mazlumun ve yetimin haykırışının sesiydi...
Hiç bir amelimiz yoktu ama onunla bir olmayı yaşamayı fikirlerine sahib çıkmayı Rabbimiz bize sevdirdi bunu nasib etti sonsuz hamd olsun.. Onu biz ümmetin yitik malı gibi gördük.. O bizim yitiğimizdi. Kaybettiklerimizi bize hatırlattı gösterdi. O nu aldık bağrımıza bastık.. O yitik bize hakkı ve onun yanında taraf olmanın hak ile batılı ayırt etmenin bir terazisi, şuuru ve görüşüydü.. Artık hepimiz paha biçilmez sırrın parçası olduğumuzun farkına vardık.. Bizler şeytanın ve batılın avenelerinin hayal kırıklığına ve karanlığa boğulacağı günün doğum sancıları ve kâbusuyduk.
Biz sefih bir haldeyken bize hakkı yani paha biçilmez cevheri Rahmetli Erbakan hocamız öğretti...Allah onda razı olsun ve sevenlerinden de.. Rabbim onda öyle bir razı olsun ki şu yüz yılın razı oluşunun tek timsali o olsun.. bizde razı oluştaki günahkar kullar olalım .Olabilsek keşke ..
Sizde öyle bir emanet var ki siz bunun kıymetini bilmezsiniz yani siz bir tohum gibisiniz bütün tohumlar çürüse bile bir tek siz kalsanız, o biriniz ne halde olursa olsun bu dünyaya yeter ve artar bile derdi. Milli görüşün bakışını ne olduğunu tesirinin büyüklüğünü herkese anlattı. O bir tek tohum Hakkı haykırır ortaya çıkarır derdi. Kime ve neye gebe olduğumuzu emaneti bize nasıl bir şey olduğunu vasiyet etti... Bizi hakka gebe etti.
Hep ''HAK, HAK, HAK'' derdi.. Hakkı dert edinmişti. Her sözünde hak kelimesi ağzından düşmezdi. Haktan başka bir derdi yoktu.. Hak geldi mi çaresi yok batıl yok olur derdi. Hakk’ın dilini söylerdi. Sen hakkı tutarsan Hak da seni tutar derdi rahmetli Erbakan hocam... O dünyada bir gönül ve Hak ereniydi.
Sesi ve dili hakikatin keskin bir kılıcı gibiydi. Batılın boynuna her vuruşu, ölümsüz sözlerin mührüydü. Prof. Dr. Necmeddin Erbakan hocam yeryüzünün bu çağdaki Eyyüb El-Ensari’si ve efsanesiydi... Ruhuna selam olsun. Hocamızın nazenin ve güzel bir sözüyle, konumuza son verelim. ''Bir çiçekle bahar olmaz ama her bahar bir çiçekle başlar..''
Measselam
Ahmet DÜZGÜN