İnternet, mahremiyet ve gençlik!

Ümit Zeynep KAYABAŞ

26-04-2019 10:26

Erdemli bir toplum için, gençlerin enerjisini sağlıklı platformlara yönlendirmeliyiz. Bugünün penceresine, gençliği bırakıyorum.

Akıllı telefonların ve diz üstü bilgisayarların yaygınlaşması ile internete erişim hızlandı. Evde, sokakta, iş yerinde, gezmede, tatilde insanlarımız her an internete bağlanarak birbiri ile hızlı iletişim içinde.

Eski kuşak geleneklerini, kültürünü hızla yok ederken, yeni kuşak internet çağında kimlik buluyor. İki yaşındaki çocuklar gelişim çağında tablet ve telefon sayesinde sanal dünya ile tanışıyor. İnternette geçirdiğimiz her anın kaydediliyor olması ve takip edilişimiz gerçeği, interneti kullanış hızımızda bir aksamaya neden olmuyor.

Bilginin, iletişimin farklı kodlar ile işlem gördüğü günümüzde, mahremiyet çizgisi de değişmiş oluyor. Kişisel bilgilerimizin, alışveriş ile zevklerimizin, selfie paylaşımları ile şahsımızın ve ailemizin her anını genele servis edişimiz, mahremiyet duygusunu ortadan kaldırıyor. İslam’ın çizdiği mahremiyet hassasiyeti insanı onurlu, saygın bir kimlik kılar. Özel alan sınırlarının sağlamlaştırılması, edep, hayâ duygusu ile beslenerek olur. Kendini ve ailesinin her halini (doğum-ölüm fotoğrafları-şahsi ziyaretlerde cami, Kâbe, mezarlık paylaşımı) ifşa edişin nedeni, yaşama biçiminin duyurulma isteğidir.

Özeli, genele taşıyarak teşhire izin vermek, kirli bir arzudan başka bir şey değildir. Toplumda ne yazık ki hava atma, ‘görüntüyü sergileme’ hastalığı vardır. Evde yiyecek yemeği sınırlı olanların, lüks mekânlarda kendini sıkıntıya sokarak selfie paylaşması, mantık dışı bir şeydir. Bu duyarsızlığın köklerinde benlik duygusu yatmaktadır. Gizli egoizmin imkân dairesinde açığa çıkışı yani gurur ve kibrin parlatılmasıdır sergilenen tablolar. İnsan mahremiyetini, en üst seviyede yaşadığı müddetçe huzurlu ve asildir. Sosyalleşme ve modern dünya tutkusu mahremiyet duygusunu öldürerek, kişiye basit bir iç yaşamı empoze eder. ‘Mahremiyet hakkımızı kendi rızamızla katlediyoruz. Ya da belki sadece, bize sunulan harikalar karışlığında ödenecek bir bedel olarak mahremiyet kaybına rıza gösteriyoruz.’ diyor Zygmunt Bauman. Evet, mahremiyet bir nevi iç korunma, kendine özgü dünyada kişiselleşmektir.

Çocuğun ilk eğitimi ailedir ve mahremiyetin temeli ailede atılır. İnternet bağımlısı olan ailenin yetiştirdiği çocuklardan yarına dair olumlu şeyler beklememiz ne kadar doğru olur ki! Çocuk, hayatın özetini ailede yaşar ve gördüklerini, hissettiklerini, kazanımlarını ileriki hayatında paylaşır. 

Gençlerimizin bilgi aldığı siteleri, izlediği YouTube kanalarını takip ederek gördüğümüz olumlu-olumsuz şeyleri konuşarak, karşılıklı fikir alış verişinde bulunarak onları anlamaya çalışmalıyız. Gençliği kazanmak için, gençlere yakın bir dil oluşturmalıyız. İslam rehberliğinde, öz kültürü korumanın mücadelesini vermeliyiz. Bugünün gençlerine üç kat daha sevgi ve anlayış ile yaklaşmalıyız. Anlatarak, örnekler vererek, geçmiş ile bağ kurarak gençliği iyi bir yere taşımanın formüllerini bulmalıyız. Onları kendi haline bırakırsak, kaybederiz.

İç açlık dediğimiz sevgisizlik, huzuru ve mutluluğu başka şeylerde aratır. Kendine yetemeyen insan, karanlık dünyasını sosyal medya üzerinden kurduğu iletişimler ile aydınlatma çabasına girer. Kurulan iletişimlerde beden dili yoktur. Dürüst, güvenli, doğruluk ilkesinden ayrılmayan insani haller bu karanlık ortamda eritilir. Gençlerimizin önündeki en büyük tehlike, internette kurulan sanal iletişimlerdir. Erdemli bir toplum için, gençlerin enerjisini sağlıklı platformlara yönlendirmeliyiz. Bugünün penceresine, gençliği bırakıyorum. Selam ile…

DİĞER YAZILARI Güven Zor Bir Duygudur… 01-01-1970 03:00 Sabır Sanatı! 01-01-1970 03:00 Dijital Çağda Edep… 01-01-1970 03:00 Sanat Günlükleri ve Sezai Karakoç… 01-01-1970 03:00 Müslüman’da Adalet… 01-01-1970 03:00 Tarımda problemler ve toprak disiplini… 01-01-1970 03:00 Bir duruşu olmalı iyiliğin de… 01-01-1970 03:00 Nafaka mağdurları, şiddet ve aile… 01-01-1970 03:00 Doyumsuzluk Şehveti… 01-01-1970 03:00 Vicdan Ve İsraf 01-01-1970 03:00 Kadına şiddet, ahlak ve adalet zayıflığıdır! 01-01-1970 03:00 Kültürde Çürüme, Moda İle Tükenme… 01-01-1970 03:00 Sevginin samimiyeti ve mutluluk… 01-01-1970 03:00 Erkek Ve Kadın Üstünlüğü İle Yıkılan, Parçalanan Aileler… 01-01-1970 03:00 Ahlaki paradoks 01-01-1970 03:00 Müslüman’ın Ego İle İmtihanı 01-01-1970 03:00 İstanbul Ve Adalet… 01-01-1970 03:00 Aile Birliğini Bozan Medya Ve Boşanmalar… 01-01-1970 03:00 Üretemiyoruz, Birbirimizi Suçluyoruz Ve Yalnızlaşıyoruz… 01-01-1970 03:00 Kendini hesaba çeken insan ve “Çağrı” 01-01-1970 03:00 Şehir Ve İnsanca Yaşama Sanatı… 01-01-1970 03:00 Çalışan kadın sorunu ve aile… 01-01-1970 03:00 Harem-i Şerif’te selfie ve tüketim… 01-01-1970 03:00 Huzuru nasıl tüketiyoruz! 01-01-1970 03:00 Paris’i selamlayan kitaplar… 01-01-1970 03:00 Şehir Kimliği Ve Aile… 01-01-1970 03:00 Toprak huzuru ve tarımda çöküş… 01-01-1970 03:00 Nerede o eski dostluklar mı diyoruz… 01-01-1970 03:00 Avrupa’da Müslüman Aileler, Kadınlar Ve Çocuklar… 01-01-1970 03:00 Başörtüsü Ve Medeniyet… 01-01-1970 03:00 Gençler Kültüründen Kopmuyor, Koparılıyor… 01-01-1970 03:00 Nokta kadar menfaat için, virgül kadar eğilme! 01-01-1970 03:00 Televizyon Dizilerinin Aileye Etkisi… 01-01-1970 03:00 Sosyal Medya Çılgınlığı… 01-01-1970 03:00 Hayaller Ve Gerçekler… 01-01-1970 03:00 Anne, Kadın Ve Şiddet… 01-01-1970 03:00 Gençlik, Bizler Ve Doğruluk… 01-01-1970 03:00 Ramazan’da yardım kolisi geleneği ve belediyeler 01-01-1970 03:00 Arayış İçinde Olan İnsan Halleri… 01-01-1970 03:00 Erguvan, Diriliş Ve İstanbul 01-01-1970 03:00 İç yolculuğumuz Anne Rızası, Umut 01-01-1970 03:00 Kin ve öfke; Kalbin Hesaplaşması 01-01-1970 03:00 Paris’te şiir ve şiir ne istiyor? 01-01-1970 03:00 İyilik Tutulması Ve Azalan Bereket 01-01-1970 03:00 Gençler Anlaşılmak İstiyor -Yarının Türkiye’si- 01-01-1970 03:00 Vefasızlık, Toplum Güvensizliği -Robotlaşma- 01-01-1970 03:00 Dostluk, Kalp Huzuru Ve Duyguların Bedeli 01-01-1970 03:00 Sevginin Estetiği 01-01-1970 03:00 Toplum Huzuru Ve Güven… 01-01-1970 03:00 İnsani Değerler Tablosu -Haz- 01-01-1970 03:00 Mutluluk Tanımımız Yanlış 01-01-1970 03:00 Aile Kültürü Ve Huzur 01-01-1970 03:00 Kültürde Şaire Bir Parantez 01-01-1970 03:00 Anlama Biçimleriyle Yüzleşmek 01-01-1970 03:00 İnsanlık Kaybı Ve Umut 01-01-1970 03:00 Sarı Yeleklilerin Protestosu 01-01-1970 03:00 Sarı yeleklilerin dinmeyen tansiyonu! 01-01-1970 03:00 ​Sevginin dili paylaştıkça anlaşılır! 01-01-1970 03:00 Bobigny Müslüman Mezarlığı 01-01-1970 03:00 Yarına Samimiyet Bırakmak 01-01-1970 03:00 Paris‘te Akşamüzeri… 01-01-1970 03:00 Çocukluğum Ve Necip Fazıl 01-01-1970 03:00 Vel asr’i Başlangıç 01-01-1970 03:00 Kaybediş – Bir Medeniyetin Durdurulması 01-01-1970 03:00 Vel Asr’i - İnsan - Diriliş… 01-01-1970 03:00 İnsanın İç Haritası –Denge- 01-01-1970 03:00 Değişirken Kirleniyoruz… 01-01-1970 03:00 Akif İnan’da sanatsal duruş: Şairin İç Haritası… 01-01-1970 03:00 Sait Faik ve Gerideki Adam 01-01-1970 03:00