On yıl önce valizime kitaplarımı yerleştirirken hissettiğim acı, tüm tazeliği ile içimde. Doğduğum topraklardan, sevdiklerimin kokusundan ayrılmak fazla çılgınca geliyor bana şimdi.
Kitap okumayan insan, kendine ve topluma yetersizdir. Kitabı analiz edemeyen fikir; hep aynı yöne bakar, gelişemez. Sığlaşmakta inat eder. Geçmişi geleceğe bağlayan kitapları gençlere miras bırakabilirsek, tarihinden feyiz alan yeni bir nesil yetiştirmiş oluruz.
Yarayı iyi eden yara gibi Peyami Safa’nın ruhuma etkisi. Tam da bu noktada yazar bendenuzaklaşıyor. Dahaileriye, yazmayı paylaşacağımız rüzgâra sürükleyemiyor, orada kalıyor işte!Ve benonu başka bir ruhta arıyorum. Karanlığa kendini fısıldamaktantereddüt etmeyen Cemil Meriç’ in ruh iklimi, kendine münhasır duruşu iç dünyamaözel bir alan açıyor. Onda da kalamıyorum bazen. Baudelaire, bir günde iki defa yağanyağmur gibi kendine çekiyor. Paris’i ezbere bilişi, “Ruh temasına kâfi” demek isterdim. Fazlası ile ayrıksı gibi dursak da imgelerde birleşiyoruz onunla. Yani zamansız ziyaret ettiğim budostlarımın emeği bende çok.
On yıl önce valizime kitaplarımı yerleştirirken hissettiğim acı,tüm tazeliği ile içimde. Doğduğum topraklardan, sevdiklerimin kokusundan ayrılmak fazla çılgınca geliyor bana şimdi. Bilmediğim bir kentte yalnızlığımı, kitaplarımla paylaşacağımı biliyordum. “Yalnızlık, bir daha kırılmayacağın ve üzülmeyeceğin bir huzurdur. Onu çekilmez yapan iseyenilmişlik duygusudur.”diyen ReneDescartes, düşüncenin titreşimlerini analize açık kılmıştır.
Posta kutusunun suskunluğunu kitaplar bozuyorsa, orada yeni bir hikâye başlar. Paris’ i selamlayan kitaplardan, altını çizdiğim satırlar:
*- “bu çocuğun alnına iyi bakın / bir ulusun ölümünü yaşatıyor kırışınca.”
(Kuş Bakışı- Kör)
–“ senin omuzların taşıyamaz bu çocuk selini/ senin ellerin yanmaz birini işaret ederken.”( azap)
-“düştüm diye çıkmadım hiçbir yerden ben/ içimde sana çıkan inadı çocukluğa bile versen” ( bilsen - Pas)Ömer Erdem’in şiiri, ruhun bitmeyen yolculuğu gibi. Söyleyecek çok şeyim var diyor şair her şiirini diğerine ekleyerek...
*-“İnsan sonu gelmez istek ve ihtiyaçları karşısında her zaman bir ‘eksiklik şuuru’ taşır.”(İslam Psikolojisi Yazıları, Prof.D.rHayati Hökelekli)
“Saygı diğer insanlara değer vermeyi, onları içtenlikle anlamayı, onları fiziksel görünümlerine veya sahip oldukları etnik köken veya sosyal gruba göre değil, gerçekleştirdikleri eylemlere göre değerlendirmeyi ve herkesin eşit haklara sahip olduğunu bilmeyi gerektirir.” ( İnsani Değerler) İnsan oluşun adresini veriyor yazar kitabın ilerleyen sayfalarında.
*-“ Öptüm alınlarından hasta dostlarımın / ihanet etse de eskisi yenisiyle”
( Kayıp zamanın kalbinde, defacto ölümler-Mehmet Özger) Bugünün penceresine, kitapların vefasını bırakıyorum…
Ümit Zeynep KAYABAŞ