Sanat Günlükleri ve Sezai Karakoç…

Ümit Zeynep KAYABAŞ

05-01-2020 12:30

Sanatçı, sanatına uzak olmamalı, yazdıklarını taşıyabilmeli. Şiiri, şaire yakışmalı. Kendi ve eseri arasında uçurum olanlar, sanatını gözden geçirmeli. Şair ve yazar kalemine muhalif bir ruh halindeyse o eser uçucudur. Ego için, kendini ispatlamak uğruna sanat dünyasına soyunanlar; edebiyatın kalesi olduklarını iddia ederler. İmkânları da istekleriyle buluşunca alkışlar çoğalır. Benim yetiştirdiğim şair ve yazarlar diye başlarlar konuşmalarına dergi ya da yayınevi sahipleri. Kitabım çıksın hevesine hizmet eden bu kaleler “edebiyatçılık” yapmaktan öteye gidemezler.

 

İyi bir sanatçı duygu dünyasının derinliği ile şekillendirir görme biçimlerini. Güçlü sezgi ve his ilhamla tetiklendikten sonra bilgi yumağına sarılış başlar. Sanatçı kendini besleyecek yönü tayin ettikten sonra disiplinli bir çalışma içine girmelidir. Özgün bir üsluba sahip olmak, ezber bozmaktır. Baudelaire kadar söylemlerinin arkasında olmak, endişe ve kaygı taşımadan Kafka’nın buradayım dediği tonu anlayabilmek. Goethe’nin vurucu ve çarpıcı kanadını kendi ile birleştirmek, azim ve ilhamı Beethoven’de tecrübe etmek. Evet, sanatkâr anlama, görme ve sunumda neyi servis edeceğim kaygısı taşımamalı. Derdini rehber bilen şairler azalınca acı ve yaranın rengi de değişti. Sevgiler alabildiğince tatsızlaştı. Istıraplarımız bile donuk mat sanki. Hüzünler, sevinçler kalbin içinde çalkalanmıyor artık. Duygu evinde kaybolmayı beceremiyoruz belki de. Dolayısı ile bugün şairimiz, şiir kitabımız çok ama şiirimiz yok. Sanat atölyesi ve etkinlik odaklı bir edebiyat dünyamız doğdu ama şiir atölyesinde şair olunmaz, şiir öğrenilir.

 

“Rüzgârına bir çıban tohumu ektim/Böylece iz bıraktım /Benim mirasıma yeryüzünde.” (GD: 178) dizelerini yazan 22 Ocak 1933 Diyarbakır-Ergani’de dünyaya gelmiş Sezai Karakoç bugün yaşayan en büyük değerlerimizden biridir. “Annem bana gülü şöyle öğretti/Gül o’nun, o sonsuz güneşin teriydi” diyen şair yaşam felsefesini mısralarına aktarıyor. Duru, sakin bir havada kasırgaya yakalanırsınız Karakoç’u okurken.

 

“Allah kar gibi gökten yağınca” dizesi ile yığılıp kalıyoruz karlı günlerin içine. “Sana bir tabutun çivilerini çakar gibi/Kelimelerini zeytin tanelerin gibi seçerek/Eski bir yazıt gibi birer birer söylemişti/Şam ve Bağdat kırklara karışmıştır/Elde kala kala bir Mekke bir Medine kalmıştır.” Kalbimizi, kalbimize hatırlatır şairin bu dizeleri ve okuyanın yönünü yaratılışa çevirir. Biz yaşayan değil, ölü şairlerin kıymeti bilenlerdeniz. Şairler ve yazarlar ülkenin gururudur. Değerleri işleyen, milli beraberliğe teşvik eden, geçmişin nefesine köprü olan sanatçıların gençlerle buluşmasına imkân tanınmalı.

 

Geçtiğimiz günlerde bir ezber bozuldu. Şair, yazar ve düşünür Sezai Karakoç’a seksen yedi yaşında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi tarafından, Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim alanında Fahri Bilim Doktoru unvanı verildi. Bu geç kalınmış bir hatırlanma olsa dahi olsa hepimiz çok mutlu olduk. Karakoç’un diriliş çizgisini, gençlerle buluşturan Cumhuriyet Üniversitesi’ne, sevenleri olarak teşekkür ederiz. Üniversite heyeti takdim törenini Karakoç’un Diriliş Yayınları’nın ofisinde yaptı.

 

Bugünün penceresine şöyle sesleniyor Sezai Karakoç: “Şartlar ne kadar ağır olursa olsun, ürkmeyiniz. İnsanın alın yazısı, ağırlığıyla şartların ötesindedir.” 2020 şiir ve umut olsun hepimize…

DİĞER YAZILARI Güven Zor Bir Duygudur… 01-01-1970 03:00 Sabır Sanatı! 01-01-1970 03:00 Dijital Çağda Edep… 01-01-1970 03:00 Müslüman’da Adalet… 01-01-1970 03:00 Tarımda problemler ve toprak disiplini… 01-01-1970 03:00 Bir duruşu olmalı iyiliğin de… 01-01-1970 03:00 Nafaka mağdurları, şiddet ve aile… 01-01-1970 03:00 Doyumsuzluk Şehveti… 01-01-1970 03:00 Vicdan Ve İsraf 01-01-1970 03:00 Kadına şiddet, ahlak ve adalet zayıflığıdır! 01-01-1970 03:00 Kültürde Çürüme, Moda İle Tükenme… 01-01-1970 03:00 Sevginin samimiyeti ve mutluluk… 01-01-1970 03:00 Erkek Ve Kadın Üstünlüğü İle Yıkılan, Parçalanan Aileler… 01-01-1970 03:00 Ahlaki paradoks 01-01-1970 03:00 Müslüman’ın Ego İle İmtihanı 01-01-1970 03:00 İstanbul Ve Adalet… 01-01-1970 03:00 Aile Birliğini Bozan Medya Ve Boşanmalar… 01-01-1970 03:00 Üretemiyoruz, Birbirimizi Suçluyoruz Ve Yalnızlaşıyoruz… 01-01-1970 03:00 Kendini hesaba çeken insan ve “Çağrı” 01-01-1970 03:00 Şehir Ve İnsanca Yaşama Sanatı… 01-01-1970 03:00 Çalışan kadın sorunu ve aile… 01-01-1970 03:00 Harem-i Şerif’te selfie ve tüketim… 01-01-1970 03:00 Huzuru nasıl tüketiyoruz! 01-01-1970 03:00 Paris’i selamlayan kitaplar… 01-01-1970 03:00 Şehir Kimliği Ve Aile… 01-01-1970 03:00 Toprak huzuru ve tarımda çöküş… 01-01-1970 03:00 Nerede o eski dostluklar mı diyoruz… 01-01-1970 03:00 Avrupa’da Müslüman Aileler, Kadınlar Ve Çocuklar… 01-01-1970 03:00 Başörtüsü Ve Medeniyet… 01-01-1970 03:00 Gençler Kültüründen Kopmuyor, Koparılıyor… 01-01-1970 03:00 Nokta kadar menfaat için, virgül kadar eğilme! 01-01-1970 03:00 Televizyon Dizilerinin Aileye Etkisi… 01-01-1970 03:00 Sosyal Medya Çılgınlığı… 01-01-1970 03:00 Hayaller Ve Gerçekler… 01-01-1970 03:00 Anne, Kadın Ve Şiddet… 01-01-1970 03:00 Gençlik, Bizler Ve Doğruluk… 01-01-1970 03:00 Ramazan’da yardım kolisi geleneği ve belediyeler 01-01-1970 03:00 İnternet, mahremiyet ve gençlik! 01-01-1970 03:00 Arayış İçinde Olan İnsan Halleri… 01-01-1970 03:00 Erguvan, Diriliş Ve İstanbul 01-01-1970 03:00 İç yolculuğumuz Anne Rızası, Umut 01-01-1970 03:00 Kin ve öfke; Kalbin Hesaplaşması 01-01-1970 03:00 Paris’te şiir ve şiir ne istiyor? 01-01-1970 03:00 İyilik Tutulması Ve Azalan Bereket 01-01-1970 03:00 Gençler Anlaşılmak İstiyor -Yarının Türkiye’si- 01-01-1970 03:00 Vefasızlık, Toplum Güvensizliği -Robotlaşma- 01-01-1970 03:00 Dostluk, Kalp Huzuru Ve Duyguların Bedeli 01-01-1970 03:00 Sevginin Estetiği 01-01-1970 03:00 Toplum Huzuru Ve Güven… 01-01-1970 03:00 İnsani Değerler Tablosu -Haz- 01-01-1970 03:00 Mutluluk Tanımımız Yanlış 01-01-1970 03:00 Aile Kültürü Ve Huzur 01-01-1970 03:00 Kültürde Şaire Bir Parantez 01-01-1970 03:00 Anlama Biçimleriyle Yüzleşmek 01-01-1970 03:00 İnsanlık Kaybı Ve Umut 01-01-1970 03:00 Sarı Yeleklilerin Protestosu 01-01-1970 03:00 Sarı yeleklilerin dinmeyen tansiyonu! 01-01-1970 03:00 ​Sevginin dili paylaştıkça anlaşılır! 01-01-1970 03:00 Bobigny Müslüman Mezarlığı 01-01-1970 03:00 Yarına Samimiyet Bırakmak 01-01-1970 03:00 Paris‘te Akşamüzeri… 01-01-1970 03:00 Çocukluğum Ve Necip Fazıl 01-01-1970 03:00 Vel asr’i Başlangıç 01-01-1970 03:00 Kaybediş – Bir Medeniyetin Durdurulması 01-01-1970 03:00 Vel Asr’i - İnsan - Diriliş… 01-01-1970 03:00 İnsanın İç Haritası –Denge- 01-01-1970 03:00 Değişirken Kirleniyoruz… 01-01-1970 03:00 Akif İnan’da sanatsal duruş: Şairin İç Haritası… 01-01-1970 03:00 Sait Faik ve Gerideki Adam 01-01-1970 03:00