Vel Asr’i - İnsan - Diriliş…

Ümit Zeynep KAYABAŞ

05-10-2017 14:22

Belki de yenilgiye doğru yürürken, yeniliyoruz. Belki de sonbahar karışıklığı ile didişmek istiyoruz. Başparmağımıza ağrılarımızın, acılarımızın rengini sarıp, gizlenmek korunmak istiyoruz bizi dibe çeken her şeyden. Kalabalığın içinde, sessizliğin titreyişi ile erimek istiyoruz…

 İnsan hatırayı silmek için, yeni bir hatıra neden başlatır ki…

Ne çok sorulanımız var öyle kendimize; baş edemediğimiz, kimi zaman boğazımızda bir düğüm olarak kalan ve bizi susturan.

Kendimizden çok şey istiyoruz. Belli.  Yeryüzü tülünü acılarımızın üzerine çekip, gün doğarken bir ırmağın akışına bırakıyoruz anlayamadıklarımızı.

Anlaşılmaz olan ne diye de düşünmek istemiyoruz.

Dünya sahnesinde herkes kendi seçtiği rolü sergiliyor; sahtelik, maske, menfaat, merhamet numaraları. Bitirdikleri insanlığı,  gösterime sunarken de haz alan insanlara ne söylenir ki… Hiç.

Ucuz insanların pahalı oyunları deyip, geçiyoruz.

Kalplerinden uzak insanların halleri artık yormuyor, acıtmıyor da. İşte burada başlıyor yalnızlığın güzelliği. Yıpranmamak için, uzanan eli tutmuyorsun.

Hayata dair şaşkınlıkları sabitleyip, nefes almayı deniyoruz. Susuz kalan toprağın çatlayışına, nasıl saracağız çaresizliği. İnce bir uğraş mı gerek buraya.  Savunmaya gerek yok. İspata ihtiyacımız yok. Herkes kendi sokağında koşuyor. Nefeslerimizden sorumluyuz oysa!

E-Kimsenin bizi anlamasını bekleme

Anneler çocuklarının üzerini neden örter.

-Ne vakit uykuya geçtik arkadaşım.

E- Biliyordum sorumun cevapsız kalacağını

-Utandım şimdi başka sor Eris…

E-Başka yok. İkimizi de tahammülsüz kılan kırgınlığın sesinde kalalım.

-Tenha nasıl bir şey

E-Araf gibi bir şey olabilir mi? Aklımdan bin türlü şey geçiyor hepsine de güvensizlik çelme takıyor.

Parmaklarımıza gökyüzünü saralım

-Sesli okusana ayeti 

E- İnsan dedik ya! vel Asri’yi okuyordum.

Her okuduğumda bana kim olduğumu sorgulatan Vel Asr’i suresi,  insanlığın tıkanış nokrasına çekilen settir. Zamana yemin edilerek başlayan ayet, düşünce ufkuna yelken açtırıyor.  Zaman paylaşımı, hayat gövdesinde uçuşan birçok şeyin değer duygusuna kucak açıştır. Her şeyin dışında, her şeyin içinde olmak gibi bir şeydir zaman örtüsü. Ve insanı, insan kılan,  özelleştiren de zaman paylaşımıdır.

Asra yemin olsun ki, hiç şüphesiz insan hüsrandadır ‘’

İçim öyle bir titriyor ki bazen anlatmak istiyorum bu çalkantının nasıl olduğunu. Ama beni anlayan birine.

Hz Allah cc  Asr'a yemin ile başlamıştır  ayete…

Asr  üç manada incelenir.  Birinci görüş Asr, ‘’dehr- zaman’ demektir.

Zamana yemin ediliş, zamanın ne kadar değerli kıymetli olduğuna dikkat çekiştir.

Bu ayetin derinliğinde kayboldukça, kayboluyorum.  Her şey küçülüyor, her şey yeniden büyüyor. Ritmik bir dans, zaman sarkacında ve diriliş hazzında güneşin cama vuruşu gibi yaşadıklarınız. Belirgin bir iz!

Burada başlıyor işte mutluluk ve hayal kırıklığı… Tezatların kavisli çizgisinde yol alış ya yük oluyor ya kazanç.

Değer duygusunu,  değerli olan şeyin ( zamanın ) içinde gördüğün zaman inanırım. Ve orada kalbin cem oluş hali zuhur eder. Hal ehli keyfiyeti, hüküm sürdüğünde mutluluk tanecikleri uçuşur ve güven beldesi inşa edilir iki yürek arasında. Zaman tedirginliği siler ve teslimiyete sürükler. Sevgi gücünü o zaman anlarsın işte…

  Bu noktadan bakan iki çift göz yoksa her şey sığdır. Bende değerliysen, bunu zamana borçlusun…

Ayeti manasına oldukça aşina olduğumuzu düşünüyorum ve ayrıt edilen sabır kelimesi de alışık olduğumuz hissin her yönden kapsayandır.  Buradaki sabrın, çok zengin çağrışımı vardır.  Yıkılışı bilmeyen, dirilişi bilmediği muhakkaktır. Diriliş tadını tatmak da çok farklıdır. . Sabır, anlamak demektir.  Anlayan da dünya varlığını algılar.

Her şey bahçıvanın sonbahar makasındaki dökülüşü gibi değildir.

Deniz, göğün karanlığından sıyrıldığında o müthiş renk dansı, o harikulade sabah şalı,  günün omuzlarına çekildiğinde bizler dirilişi hissederiz.  Kalbimiz de incecik sevgi şeritlerine bölünür

Diyor ya Mevlana ‘bil ki, güzellikler de vardır bu hayatta, gel gitlerin olmadığı bir hayat düşünebilir misin? Hüzün olgunlaştırır, kaybetmek sabrı öğretir. ‘’   aynaya bu büyük fotoğrafı tutarak tutunmalıyız kalplere… 

Zaman, yenileniştir…

Ümit Zeynep KAYABAŞ

DİĞER YAZILARI Güven Zor Bir Duygudur… 01-01-1970 03:00 Sabır Sanatı! 01-01-1970 03:00 Dijital Çağda Edep… 01-01-1970 03:00 Sanat Günlükleri ve Sezai Karakoç… 01-01-1970 03:00 Müslüman’da Adalet… 01-01-1970 03:00 Tarımda problemler ve toprak disiplini… 01-01-1970 03:00 Bir duruşu olmalı iyiliğin de… 01-01-1970 03:00 Nafaka mağdurları, şiddet ve aile… 01-01-1970 03:00 Doyumsuzluk Şehveti… 01-01-1970 03:00 Vicdan Ve İsraf 01-01-1970 03:00 Kadına şiddet, ahlak ve adalet zayıflığıdır! 01-01-1970 03:00 Kültürde Çürüme, Moda İle Tükenme… 01-01-1970 03:00 Sevginin samimiyeti ve mutluluk… 01-01-1970 03:00 Erkek Ve Kadın Üstünlüğü İle Yıkılan, Parçalanan Aileler… 01-01-1970 03:00 Ahlaki paradoks 01-01-1970 03:00 Müslüman’ın Ego İle İmtihanı 01-01-1970 03:00 İstanbul Ve Adalet… 01-01-1970 03:00 Aile Birliğini Bozan Medya Ve Boşanmalar… 01-01-1970 03:00 Üretemiyoruz, Birbirimizi Suçluyoruz Ve Yalnızlaşıyoruz… 01-01-1970 03:00 Kendini hesaba çeken insan ve “Çağrı” 01-01-1970 03:00 Şehir Ve İnsanca Yaşama Sanatı… 01-01-1970 03:00 Çalışan kadın sorunu ve aile… 01-01-1970 03:00 Harem-i Şerif’te selfie ve tüketim… 01-01-1970 03:00 Huzuru nasıl tüketiyoruz! 01-01-1970 03:00 Paris’i selamlayan kitaplar… 01-01-1970 03:00 Şehir Kimliği Ve Aile… 01-01-1970 03:00 Toprak huzuru ve tarımda çöküş… 01-01-1970 03:00 Nerede o eski dostluklar mı diyoruz… 01-01-1970 03:00 Avrupa’da Müslüman Aileler, Kadınlar Ve Çocuklar… 01-01-1970 03:00 Başörtüsü Ve Medeniyet… 01-01-1970 03:00 Gençler Kültüründen Kopmuyor, Koparılıyor… 01-01-1970 03:00 Nokta kadar menfaat için, virgül kadar eğilme! 01-01-1970 03:00 Televizyon Dizilerinin Aileye Etkisi… 01-01-1970 03:00 Sosyal Medya Çılgınlığı… 01-01-1970 03:00 Hayaller Ve Gerçekler… 01-01-1970 03:00 Anne, Kadın Ve Şiddet… 01-01-1970 03:00 Gençlik, Bizler Ve Doğruluk… 01-01-1970 03:00 Ramazan’da yardım kolisi geleneği ve belediyeler 01-01-1970 03:00 İnternet, mahremiyet ve gençlik! 01-01-1970 03:00 Arayış İçinde Olan İnsan Halleri… 01-01-1970 03:00 Erguvan, Diriliş Ve İstanbul 01-01-1970 03:00 İç yolculuğumuz Anne Rızası, Umut 01-01-1970 03:00 Kin ve öfke; Kalbin Hesaplaşması 01-01-1970 03:00 Paris’te şiir ve şiir ne istiyor? 01-01-1970 03:00 İyilik Tutulması Ve Azalan Bereket 01-01-1970 03:00 Gençler Anlaşılmak İstiyor -Yarının Türkiye’si- 01-01-1970 03:00 Vefasızlık, Toplum Güvensizliği -Robotlaşma- 01-01-1970 03:00 Dostluk, Kalp Huzuru Ve Duyguların Bedeli 01-01-1970 03:00 Sevginin Estetiği 01-01-1970 03:00 Toplum Huzuru Ve Güven… 01-01-1970 03:00 İnsani Değerler Tablosu -Haz- 01-01-1970 03:00 Mutluluk Tanımımız Yanlış 01-01-1970 03:00 Aile Kültürü Ve Huzur 01-01-1970 03:00 Kültürde Şaire Bir Parantez 01-01-1970 03:00 Anlama Biçimleriyle Yüzleşmek 01-01-1970 03:00 İnsanlık Kaybı Ve Umut 01-01-1970 03:00 Sarı Yeleklilerin Protestosu 01-01-1970 03:00 Sarı yeleklilerin dinmeyen tansiyonu! 01-01-1970 03:00 ​Sevginin dili paylaştıkça anlaşılır! 01-01-1970 03:00 Bobigny Müslüman Mezarlığı 01-01-1970 03:00 Yarına Samimiyet Bırakmak 01-01-1970 03:00 Paris‘te Akşamüzeri… 01-01-1970 03:00 Çocukluğum Ve Necip Fazıl 01-01-1970 03:00 Vel asr’i Başlangıç 01-01-1970 03:00 Kaybediş – Bir Medeniyetin Durdurulması 01-01-1970 03:00 İnsanın İç Haritası –Denge- 01-01-1970 03:00 Değişirken Kirleniyoruz… 01-01-1970 03:00 Akif İnan’da sanatsal duruş: Şairin İç Haritası… 01-01-1970 03:00 Sait Faik ve Gerideki Adam 01-01-1970 03:00