Buğdaysız Hayat -3

Saadettin BAYÇELEBİ

26-08-2017 08:59

Alışkanlıkları değiştirmekten bahsederken bundan sonraki satırları anneme refakatçi olarak eşlik ettiğim hastane odasından yazdığımı bilmenizi isterim.

Şu fani dünyada insanın bakiyi araması gayet doğal bir refleks olsa da bu sırrın bu dünyada olmadığını gösteriyor geçmiş zaman;  örnekleri ile bizlere…

Geçmişin bu kadar da faniliğini net belli ettiği bir noktada alışkanlıkların değişmesi bazılarımız için anlamsız gelebilir.  Halbuki kazanılmış bütün alışkanlıkların zaman diliminde değişebildiğini biliyoruz. Bu yüzden bu değişimi başlatabilme becerisine çok ciddi ihtiyacımızın olduğunu anlamak ve anlatmak gerekir.

Bursa’da Emir Sultan Hazretleri’nin türbesini ziyaret için Samsun’dan yola çıktığım bir vakitti. Kendisinin şu meşhur sözü yolum için ışık olmuştu: “ Eller yahşi ben yaman, eller buğday ben saman” 

 Bursa’da bu ziyareti gerçekleştirenler bilirler, medreseye varmadan hafif dik bir rampasının olduğunu. Yaz güneşinin yokuşu çıkarken beni zorlayacağı aşikardı, ama kararlıydım.  O güne kadar kilo vermek benim için hayaldi ne de olsa.  İlk görme heyecanından olsa gerek rampayı biraz hızlı çıktım.   Düzlüğe vardığımda nefes nefese kalmıştım. Hafif çarpıntım olmasına rağmen türbe ve medrese beni benden alıp, zamanın ruhuna teslim etmişti. Bir an kendimi geçmişte buldum.  Eğitim alan medrese talebeleri gözümün önüne geldi. Hafif bir tebessüm ve tevazu içinde eğitimlerini alıyorlardı.  Hiçbirinin de kilosu yoktu. Yemek onlar için dünyanın en önemli şeyi de olamazdı zaten. Benim  için ise tam tersi bir durum söz konusuydu.

Uzatmayalım. Ziyaret sonrası şehir merkezinde uğradığım bir alışveriş merkezindeki mağazada kitap raflarını gezerken sağlık köşesinde buldum kendimi. “Eller buğday ben saman”  sözü bir anda raflarda “buğday göbeği” olmuştu. Dikkatimi çekti. Hani saman gibiyim derler ya benim göbeğimde saman gibi hissettiriyordu beni, bana.

Kitabı okudukça ufkum açılıyor, bilinmeyenlere yolculuk yapıyordum. Kapitalist sistemin insanı nasıl da esir aldığını, para için her şeyin mubah olduğunu okudukça görüyordum.  Derken buğdayı bırakmaya karar verdim. ( Özellikle genetiği değiştirilmiş olanı) Sadece buğday yetmezdi mısır ve patates tüketimine de dikkat etmek gerekirdi. Bıraktıktan on beş gün sonra rüyamda fırın görmüştüm. Güzel kokular burnuma geliyordu. Ama yine de vazgeçmedim. Yediklerimden buğday ve türevlerini uzak tutum.  Aradan geçen bir ayda 4 kilo verdim. Geceleri kabuslarım azalmış, yataktan daha erken kalkabiliyordum. Okuduğum her şeyi yaşayabiliyor olmam doğru yolda olduğumun bir göstergesiydi.

Evet! O kararı aldığım ve uyguladığım zamanın üstünden bir yıl geçti. Toplamda verdiğim kilo 18. Kan tahlillerim her yönü ile normale döndü ve hiçbir ilaç kullanmıyorum. Bence insanoğlunun en büyük hastalığı iradesizlik ve boş vermişlik. Fani dünyanın baki meyveler vermesi için bütün sır burada sanki.

İrademizin hakimi olabilmemiz dileğiyle…

Saadettin BAYÇELEBİ

 

 

DİĞER YAZILARI Sessiz Gemi 01-01-1970 03:00 Öyle Bir Geçer Zaman ki… 01-01-1970 03:00 Ahh vatan! 01-01-1970 03:00 Kuduzzz 01-01-1970 03:00 Yarının Büyükleri 01-01-1970 03:00 Tehlike büyük! 01-01-1970 03:00 İşte sebebi! 01-01-1970 03:00 Neden yüksek? 01-01-1970 03:00 CO 01-01-1970 03:00 Tavuğun Dünyası 01-01-1970 03:00 Herşey Zamanında Güzel 01-01-1970 03:00 Demedi demeyin! 01-01-1970 03:00 Et Fiyatları Üzerine… 01-01-1970 03:00 Hastalanmayı beklemeyin! 01-01-1970 03:00 Kim kurar içindeki saati? 01-01-1970 03:00 Aman yükselmesin! 01-01-1970 03:00 Kaybolan Değerlilerimiz-2 01-01-1970 03:00 Kaybolan Değerlilerimiz-1 01-01-1970 03:00 Buğdayın hayatı! 01-01-1970 03:00 Kurbanlık Sağlık 01-01-1970 03:00 Buğdaysız hayat! -2 01-01-1970 03:00 Buğdaysız hayat! -1 01-01-1970 03:00 Su Hayattır Ama… 01-01-1970 03:00 Sıcaklık Yükseliyor! 01-01-1970 03:00 Biz Üç Kardeştik… 01-01-1970 03:00 Tatil kazalarına dikkat! 01-01-1970 03:00 Yaz kızım! 01-01-1970 03:00 Eğitim şart! 01-01-1970 03:00 Hey Gidi Gençlik… 01-01-1970 03:00 Kardeşten Öte… 01-01-1970 03:00 Bir Nefes Sıhhat 01-01-1970 03:00 Yazınız kışa dönmesin! 01-01-1970 03:00 Sadece beş dakika! 01-01-1970 03:00 Ya tutarsa! 01-01-1970 03:00 Gerçekten yaşıyor muyuz? 01-01-1970 03:00 Altın Ekmek 01-01-1970 03:00 Anamızın Ak Sütü 01-01-1970 03:00 Atı alan üsküdar’ı geçti! 01-01-1970 03:00 İsrafın bu kadarı... 01-01-1970 03:00 Bizi biz yapan değerlerimiz! 01-01-1970 03:00 Evet Varım!  01-01-1970 03:00 Var mısınız? 01-01-1970 03:00 Varlık Fonu, Sağlık Fonu 01-01-1970 03:00 Check – Up Veya Çekap 01-01-1970 03:00 Acil haller! 01-01-1970 03:00 Sadece Süt 01-01-1970 03:00 Biz Bu Coğrafyanın Rüzgârıyız 01-01-1970 03:00 İnce Hastalık 01-01-1970 03:00 Çocuklarımızı bekleyen tehlike! 01-01-1970 03:00 Duyduk duymadık demeyin! 01-01-1970 03:00 Hayallerinizden vazgeçmeyin! 01-01-1970 03:00 Gribin binbir yüzü! 01-01-1970 03:00 Kuşa Dönmeyelim 01-01-1970 03:00 Canım Öğretmenim 01-01-1970 03:00 Ne zaman unuttuk? 01-01-1970 03:00 Aman aklımızı karıştırmasınlar! 01-01-1970 03:00 Beni Yakacaklar 01-01-1970 03:00 Yeniden Efendi Olmak 01-01-1970 03:00 Fış Fış Gelen Kış 01-01-1970 03:00 Biz Hala… 01-01-1970 03:00 aktarlardaki tehlikeli otlar-2 01-01-1970 03:00 Aktarlardaki Tehlikeli Otlar-1 01-01-1970 03:00 oku! 01-01-1970 03:00 Kurban keserken kurban olmayalım! 01-01-1970 03:00 Bebeğin Sağlığı Annesiyle Başlar 01-01-1970 03:00 b12 zirvesi 01-01-1970 03:00 Sevgili Denizlerimiz 01-01-1970 03:00 Şimdi Güneş Ve Deniz Zamanı 01-01-1970 03:00 Köprüden Önceki Son Çıkış: Rusya 01-01-1970 03:00 Hadi yürüyüşe çıkalım! 01-01-1970 03:00 Artık Uyanma Vakti 01-01-1970 03:00 Amerikan İlişkileri Darbe Ve Yakın Gelecek 01-01-1970 03:00 Kahraman Milletime Tavsiyeler 01-01-1970 03:00 Sınırsız değil korkusuz tüketelim! 01-01-1970 03:00 BU NE HERZE, BU NE HEZEYAN.? 01-01-1970 03:00