İlk ilaç kullandığım zamanı hatırlıyorum da, acı bir deneyimdi benim için.
İlkokul çağlarımdı, belki biraz daha erken.
Ateşimin çıktığını ve yorgun hissettiğimi hatırlıyorum hayal meyal. Bu durumumu gören babam “seni doktora getireceğiz” dedi. Evde kendisi sık sık “ sen büyüyünce doktor olacaksın “ derdi zaten. Bu yüzden getireceği doktoru çok merak etmiştim. Yolunu tutmuştuk o doktorun.
Bir binanın hafif loş olan iç aydınlatması ile beraber dar merdivenlerden yavaş yavaş yukarı çıktığımı hatırlıyorum. Hafif loş ortamın vermiş olduğu karamsarlıkla, soğuk duran o mandallı dış kapı içeride hiçte iyi şeylerin olmayacağını önceden haber veriyor gibiydi. Yani çocuk dünyam öyle algılıyordu. Esrarengiz bir şekilde açılan o kapı ve içeride pencerenin kenarında hafif güleç bir yüz ve beyaz saçlar…
Gerisi tam bir acı. Metal bir abeslang ateşin üzerine tutulmuş ve boğazımı açmam isteniyordu. Bir haykırış benden: “Baba beni yakacaklar!” Yanlış anlaşılmasın bir şarkı bestesi değil, acı bir hatıranın başlangıç cümleleri.
Derken zaman geçti. Solmaya yüz tutan eski bir hikâyeyle beraber kim bilir kaç baharla kaç çiçek soldu, geçti.
Evet! Her ne kadar çocukluğumuzda doktorlara ve doktorluğa karşı böyle kötü hatıralar olsa da artık büyüdük ve bu mesleğin kıymetini bilir olduk. Nasıl bilmeyelim! Yarım hoca nasıl dinden ediyorsa, günümüzde yarım doktorlar da candan ediyor. Kim bu yarım doktorlar? Doğru dürüst bir tababet bilgisi ve liyakatı olmadan şuna iyi gelir buna iyi gelir edebiyatıyla yükünü tutmaya çalışan şarlatanlar. Hatta bazen çokbilmiş komşular, teyzeler, doktora gitmeden kendi teşhisini koyup eczaneye koşanlar, sonrada doktoru sekreter olarak kullanmak isteyip kendi aldıkları ilaçları doktora yazdırmaya çalışanlar. Ne diyelim Allah akıl fikir versin!
Eskiden ilaca ulaşmak çok çok zordu. Bu durum tedavilerde aksaklıklara sebebiyet veriyordu. Şimdilerde ise teknolojik imkânlar o kadar gelişti ki ilaca ulaşmak artık çok kolay. Bu kolaylık son on yılda hasta memnuniyetini iki kat artırdı ancak kutu bazlı ilaç tüketimini ise 850 milyondan 1 milyar 800 milyona çıkardı. OECD ülkeleri arasında artış hızında birinciyiz maalesef. Bir hastanın yılda 8 kez doktor ziyareti sağlık açısından iyi bir nokta iken, ilaç tüketiminde bu denli yükseklik iyiye işaret değil.
Çünkü; nüfusumuzun yaş ortalaması 30’larda. Avrupa’nın en genç ülkesiyiz. Avrupa bizden 10 yıl daha yaşlı. Ama biz onlar kadar ilaç kullanmaya 10 yıl önceden başladık. En çokta sindirim sistemi ilaçlarını kullanıyoruz. Bu bize bilinçsiz gıda tüketimimizin ne derece yüksek olduğunun işaretini veriyor.
Hepimizin sağlığa ihtiyacı tartışılmaz. Hani hep deriz ya Allah önce akıl sağlığı versin.
Bunun içindir ki akıl sağlığı yerinde olan her birey akılcı ilaç kullanımı noktasında muhakkak hekimine müracaat etmeli ve danışmalı.
Sağlıcakla kalın…