Batının .oktan Tarihi

Fehmi DEMİRBAĞ

09-10-2018 10:20

1800’lü yıllar.

Basık atmosfer Londra’nın makûs talihi. Puslu ve karamsar…

Önce Londra insanının gündelik yaşamına bir göz atmak istiyorum. Ki, kendi insanını dahi ezen ona zulmeden zihniyetin nasılda organize olup ta dünyayı talan etme hikâyesinin başlangıcını ifade etmek adına…

Senelik banyolarını Mayıs ayında yapan insanların çoğunun Haziran’da evlendiği, Londra’dayız. Haziran’da hala çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu. Banyolar için sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu. Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Ondan sonra oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak da bebekler aynı suda yıkanıyordu.

Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü.

İngilizce’deki ‘banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın’ (Don’t throw the baby out with the bathwater) deyimiburadan gelmektedir.

Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor, kamışların altında tahta bulunmuyordu. Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu için bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatıda yaşıyordu. Yağmur yağdığı zaman çatı kayganlaşıyor ve bazen hayvanlar kayarak çatıdan aşağı düşüyordu.

İngilizce’deki ‘kedi-köpek yağıyor’ (It’s raining cats and dogs) deyimi buradan gelmektedir. Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu. Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi büyük bir sıkıntı oluşturuyordu. Etrafında yüksek direkler ve üstünde cibinlik bulunan İngiliz usulü yataklar da işte buradan gelmektedir. Şehrin zemini topraktı. Sadece zenginlerin zemini, topraktan başka bir şeyden yapılmıştı. “Toprak kadar fakir” (dirt poor) tabiri buradan çıkmıştır. Zenginlerin ahşaptan yapılmış zeminleri vardı. Bunlar kışın ıslandığı zaman kayganlaşıyordu. Bunu önlemek için yere saman (thresh) seriyorlardı. Kış boyunca saman sermeye devam ediliyordu. Bir zaman geliyordu ki kapı açılınca saman dışarıya taşıyordu.

Buna mani olmak üzere kapının altına bir tahta parçası konuyordu ki bunun adı ‘thresh hold’ (saman tutan; Türkçesi “eşik”) idi. Yemek pişirme işlemi her zaman ateşin üzerine asılı durumdaki büyük bir kazanın içinde yapılıyordu. Her gün ateş yakılıyor ve kazana bir şeyler ilave ediliyordu.

Çoğu zaman sebze yeniyor, et pek bulunmuyordu.

Akşam yahni yenirse artıklar kazanda bırakılıyor, gece boyunca soğuyan yemek ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye devam ediliyordu. ‘Bezelye lapası sıcak, bezelye lapası soğuk, kazandaki bezelye lapası dokuz günlük’ (peas porridge hot, peas porridge cold, peas porridge in the pot nine days old) tekerlemesinin menşei budur. Bulaşık yıkanmazdı yani. Bazen domuz eti buluyorlar, o zaman çok seviniyorlardı. Eve ziyaretçi gelirse domuz etlerini asarak onlara gösteriş yapıyorlardı. Birisinin eve domuz eti getirmesi zenginlik işaretiydi.

Bu etten küçük bir parça keserek misafirleriyle oturup paylaşıyorlardı. Buna ‘yağ çiğnemek’ (chew the fat) adı veriliyordu. Parası olanlar kalay kurşun alaşımından yapılmış tabaklar alabiliyordu.

Asidi yüksek olanyiyecekler kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep oluyor, böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol açıyordu. Domatesler buna sık sık sebep olduğu için bunda sonraki yaklaşık 400 yıl boyunca domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü. Çoğu insanın kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabakları yoktu.

Onun yerine tahta tabaklar kullanıyorlardı. Çoğu zaman bu tabaklar bayatekmekten yapılıyordu. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman kullanılabiliyordu. Bunlar hiçbir zaman yıkanmadığı için, içinde kurtlar ve küfler oluşuyordu. Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanların ağızlarında ‘tabak ağzı’ (trench mouth) denen hastalık ortaya çıkıyordu. Ekmek itibara göre bölüşülüyordu. İşçiler yanık olan alt kabuğu, aile orta kısmı, misafirler de üst kabuğu alırdı. Bira ve viski içmek için kurşun kadehler kullanılıyordu. Bu bileşim insanları bazen birkaç gün şuursuz vaziyette tutabiliyordu. Yoldan geçen insanlar bunların öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık yapıyordu. Bunlar birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne yatırılıyor, aile etrafına toplanıp yiyip içerek uyanıp uyanmayacağına bakıyordu. Buna ‘uyanma’ nöbeti deniyordu. İngiltere eski ve küçük bir yerdi, insanlar ölülerini gömecek yer bulamamaya başlamıştı.

Bunun için mezarları kazıp tabutları çıkarıyor, kemikleri bir ‘kemik evi’ne götürüyor ve mezarı yeniden kullanıyorlardı. Tabutlar açıldığında her 25 tabutun birinde iç tarafta kazıntı izleri olduğu görüldü. Böylece insanların diri diri gömüldüğü ortaya çıktı. Buna çözüm olarak cesetlerin bileklerine bir ip bağlayıp bu ipi tabuttan dışarıya taşıyarak bir çana bağladılar. Bir kişi bütün gece boyu mezarlıkta oturup zili dinlerdi. Buna mezarlık nöbeti (graveyard shift) denirdi.

Bazıları zil sayesinde kurtulur (saved by the bell) bazıları da ‘ölü zilci’ (dead ringer) olurdu. Rahibelerin bile yüz ve ellerinden başka yerlerini yıkamaları kesin olarak yasaklanmıştı. Kastilya Kraliçesi İsabella bile 50 yıldan fazla süren hayatı boyunca iki kez banyo yapmıştı. Kirlilik âdeti Amerika’ya da bulaşmış, Pennsylvania ve Virginia eyaletlerinde ‘’banyo yapmayı yasaklayan’’ ya da belirli kısıtlamalar getiren kanunlar çıkarılmıştı.

Philadelphia’da ise kanunla bir ay içinde birden fazla banyo yapan insanlar cezaevine gönderiliyordu. Kısaca sıradan insanın sefil bir hayata, cehalete mahkûm bırakıldığı bir toplumdan bahsediyoruz. Üretim araçlarını özel mülkiyeti haline getiren az sayıda insan ise, toplumun geri kalanını ücretli işçi durumuna soktuğu kapitalizm isimli bir düzen kurmaktadır Londra’da.

Mülk sahibi sınıf olan şehirli sermaye sahiplerinin, ekonomik açıdan epeyce palazlandıktan sonra egemenliğini siyasal bir güçle taçlandırmasıdır. İngiliz zengin sınıfı denizaşırı coğrafyaları sömürgeleştirmekle ve talan etmekle kalmayıp kendi ülkesinin işçi sınıfının da kanını iliklerine dek emmiştir. “Üzerinde güneş batmayan” İngiliz imparatorluğu hummalı bir şekilde ve korkunç bir emek sömürüsü ile inşa edilmiştir. En kıymetli bakanlık Sömürge Bakanlığı’dır. 1900’lü yılların başlarında İngiltere’nin batı yakası ihtişamıyla göz kamaştırırken, doğu yakasında her gün biraz daha artan sayıda insan uçuruma itilmektedir. İngiliz burjuvazisi yüz binlerce insanı fiziksel varlığının son sınırlarına kadar çalıştırıp bunların ürettiği zenginliğe el koymakta ve onlara kendini asgari düzeyde yeniden üretme şansı bile vermemektedir.

Düşünün, Londra Metrosu yapılırken güneş yüzü görmeden orda doğup, yaşayıp, orda ölen insanlar olmuştur.Kâr hırsıyla gözü dönen burjuvazi, üstüne üstlük bu üreten sınıfı aşağılamakta, onu cahil ve değersiz bir yığın yerine koymaktadır. Doğu yakasında yaşamaya çalışan işçilerin durumu çok kötüdür. İnsanların en temel barınma haklarından bile yoksundurlar.

Kiralık ev yoktur, kiralık odalar daha doğrusu izbeler vardır. Bütün gün çalışan insanların kazançlarının en büyük bölümü haftalığı üç şilin olan bu odalara verilmektedir. Bu evlerde tuvalet, ısınma gibi olanaklar zaten bulunmamaktadır. İnsanlar bu ahıra benzeyen evlerde uzun yıllar kalır ve çoğu zaman ömürlerini de buralarda tamamlarlar. Domuz ahırlarına benzeyen yerlerde yaşayan ve çalışan insanlardan güzel düşünceler ve temizlik bekleyemezsin inancındadırlar, İngiliz hanımefendi ve beyefendileri. Bu hanımlar ve beyler, sefalet içinde yaşayan işçilerin sırtından geçinmekte ve onları pis, kaba bulup, hakir görmektedirler. İngiltere’de işçi sınıfı neredeyse fi ziksel olarak varlığını korumanın koşullarından bile mahrumdur. Büyük bir aile küçücük bir odada yaşamaya mahkûm edildiği arasında, uçurumun kenarında yaşamaktadırlar.

Yoğun sömürü koşullarından Madenlerde çok yüksek sıcaklıklarda her yaştan kadın erkek yan yana bir lokma ekmek için çalışmak zorunda kalır. Açlık ve yoksulluk, yanına başka bozuklukları ve zorunlulukları da alarak işçi sınıfının üstüne üstüne yürür. Sevgi ve saygı üzerinde inşa edilmiş olması gereken kadın erkek ilişkilerinde de bir yozlaşma, ahlâki çöküntü alır başını gider. Buna bir de yaşlılık, hastalık ve iş kazaları sonucunda ortaya çıkan başkasına muhtaçlık durumu eklenince, düşkünler evinde kalabilmek için verilen savaşı varın siz düşünün. Kapitalistlerin kâr hırsı uğruna yaşamın her anı hapishaneye çevrilir. Yaşamanın kahredici bir yük ve anlamsız bir eziyet haline geldiği bu durumdan ölerek kurtulmak isteyenlerin sayısı artmaktadır. Fakat insanlar yoksulluk ve sefalet uçurumunun dibinden intihar edip kurtulmak isterlerken bile özgür değillerdir. Mahkemeler yargılamakta ve “ölmeyi beceremeyip sağ kalma “suçu” işlediği tespit olunanlar hapsi boylamaktadır.

Adalet, hukuk ve yasalar, sermayenin çıkarına işlemektedir. İşçilerin hayatları birileri tarafından gasp edilmiş, yaşama haklarına tecavüz edilmiş ve ölme özgürlükleri bile ellerinden alınmıştır. Buna rağmen onları iki değnek gibi üzerinde oradan oraya sürükleyen bacaklarına dinlenme hakkı verilmeyecektir. Londra sokaklarındaki banklar evsiz ama bütün gün bir kapitalistin emrinde çalışmış bedenlerin uyuyup dinlenmesi için yapılmamıştır. Geceleri banklarda uyuması bile yasak olan bu insanlar her mevsim ölü gözleri, çökmekte olan bedenleriyle oradan oraya sürüklenip dururlar. Bir evin kapı aralığında uyumaya kalktıklarında yasaların gücü hemen devreye girer. Polis zoru derhal enselerinde biter ve gözlerinde uyku, çökmüş bedenlerini taşımaya çalışan insanlar için cezalar hiç zaman kaybetmez. İşçi sınıfı için burjuva adalet mekanizması çok hızlı çalışır. En kıymetli yemeği ekşimiş yulaf ezmesi olan ve yoksullar için inşa edilen barınaklara insanlar “çivi” demektedirler.

Bu “çivi”lerde kalmak öyle beleş falan da olmayıp bir bedeli vardır. Ya taş kırmaya ya da en iyi durumda bir hastanenin temizliğini yapmaya gitmek zorundadır insanlar. Yedikleri yemeğin ve yattıkları yatağın bedelini ödemeden oradan ayrılamazlar. Aksi halde bir daha asla, bir gecelik bile olsa, yoksullar evinden faydalanamazlar. Bu evler yoksul ve hastalıklı her yaştan işçinin en büyük umut kapılarından biridir. Bu zorlu yaşam, kendi dilini de yaratmıştır. Uykusuz olduğu halde banklarda yatması yasak olunca yürümek zorunda kalmaya “sancak taşıma”, aç kaldığında bedava yemek yiyebildiği yere “askı”, korkunç yataklarda yattığı, taş gibi ekmeğini yediği yoksullar evine de “çivi”der Londranın işçisi. Gölgesini satamadığı ağacı kesen kapitalist sistem kendi işleyişinin yarattığı sınırlara gelip dayandığında ortaya çıkan ekonomik bunalımlar zaten uçurumun kenarında yaşamakta olan bu insanları kitleler halinde uçurumdan aşağıya iter. Bir yanda inanılmaz bir bolluk, diğer yanda aklın sınırlarını zorlayan bir yoksulluk.

Böylesi dönemlerde özellikle erkek işçiler gözlerinin önünde eriyip yok olmakta olan karısı ve çocuklarına baktıkça derin bir moral çöküntü içine sürüklenirler. Erkeklerin düşünmeye başlaması yapmaması gereken bir şey, çünkü bu durumdaki erkekler genellikle hem karılarını hem de çocuklarını öldürürler. İşte bu tablo karşısında uygar ve çağdaş adı verilen bu dünyanın, insanın yararına olup olmadığını sormak gerekir. Uygarlık denen bu büyük dolandırıcılığın ve yapay parlaklığın etkisini matah bir şey zanneden dönemin bir kısım Osmanlı aydınları ise bizim insancıl düzenimizi yıkmak adına bilerek ya da bilmeyerek onların ekmeğine yağ sürmüşlerdir.

Oysa insanlığın düşmanı makineler, teknoloji, üretim araçları değildir; bunların çoğalttığı nimetlerin paylaşımını adaletsizce yapan zihniyetlerdir.

Fehmi Demirbağ

DİĞER YAZILARI ÇÖKÜŞ 01-01-1970 03:00 Neler Oldu Neler, Bir Bilseniz! 01-01-1970 03:00 Washington Portakal...Orda Kal! 01-01-1970 03:00 Ormanda Salgın Hastalık Var 5 01-01-1970 03:00 ORMANDA SAĞLIKLI BESLENME -4- 01-01-1970 03:00 Ormanda Eğitim -3- 01-01-1970 03:00 Orman Düzeni -2- 01-01-1970 03:00 Orman 5’ten Büyüktür! 01-01-1970 03:00 O Rab Ki Kalemle Yazmayı Öğretti! 01-01-1970 03:00 Medeniyetsiz Miyiz? 01-01-1970 03:00 Yok Deve! 01-01-1970 03:00 Çocuk Edebiyatının Önemi (1) 01-01-1970 03:00 Tarihin En Büyük Terörizm Hareketi Bütün İnsanlık Tehdit Altında 01-01-1970 03:00 Noel yaklaşırken! 01-01-1970 03:00 En çok akıl nimetini israf ediyoruz! 01-01-1970 03:00 İşi sulandırmayalım lütfen! 01-01-1970 03:00 Bir medeniyetin olmazsa olmazları! 01-01-1970 03:00 Gençlerin dilini okuyabiliyor muyuz! 01-01-1970 03:00 Milli öğütüm iş başında! 01-01-1970 03:00 Endülüs'ü hatırlamak! 01-01-1970 03:00 Korku Masallarındaki Yamyamlar 01-01-1970 03:00 Madem kapanası okullar açıldı; Acilen milli çizgi film, milli edebiyat, milli oyuncak! 01-01-1970 03:00 Emperyalizmin ve cehaletin kıskacındaki milli eğitimimiz! 01-01-1970 03:00 Dikkat Dikkat! 01-01-1970 03:00 Geleceğe Mektup 01-01-1970 03:00 Tudors! 01-01-1970 03:00 Gerçekten Ay’a gidildi mi? 01-01-1970 03:00 Hayat iman ve cihad'dır! 01-01-1970 03:00 Eğitsel Araç Olarak Çizgi Romanın Önemi 01-01-1970 03:00 Sanatçılarınız kadar varsınız! 01-01-1970 03:00 Korku Masalları (2) 01-01-1970 03:00 Korku Masalları (1) 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (11) 01-01-1970 03:00 Üleştirelim ki eleştirilmeyelim! 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (10) 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (9) 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (8) 01-01-1970 03:00 Biz yaptık biz! 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (7) 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (6) 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (5) 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (4) 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (3) 01-01-1970 03:00 Gençlerin Çığlıkları Çarpıyor Tarihin Dehlizlerinden Suratlarımıza 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (2) 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler -1 01-01-1970 03:00 Her şer güzel olcek! 01-01-1970 03:00 Ramazan geldi hoş geldi! 01-01-1970 03:00 Taksim Putuna Tapınacakların İbadet Tarihi 1 Mayıs 01-01-1970 03:00 Çukurdayız; ipsiz sapsız adam çok! 01-01-1970 03:00 Olmak Ya Da Olmamak 01-01-1970 03:00 Hegemonlar diyor ki! 01-01-1970 03:00 Organize İşler Bunlar 01-01-1970 03:00 Başörtüsü farz mı olmalı, tarz mı? 01-01-1970 03:00 Yeni Zelanda Katliamı Ve Turkısh Dondurma 01-01-1970 03:00 Zor zamanlarda konuşmak bir sanattır! 01-01-1970 03:00 Millî Görüş 50 yaşında! 01-01-1970 03:00 Yakın Tarihi Anlamak İçin Bazı İsimleri Araştırınız 01-01-1970 03:00 Zenci Musa! 01-01-1970 03:00 Siz dâvâ nedir bilir misiniz? 01-01-1970 03:00 Şeytan İmparatorluğu 01-01-1970 03:00 ​İnsanlık tehdit altında! 01-01-1970 03:00 Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün olur 01-01-1970 03:00 Nasıl Bir Medeniyete Aitiz? (2) 01-01-1970 03:00 Nasıl bir medeniyete aitiz? -1 01-01-1970 03:00 Dâvâm! 01-01-1970 03:00 Düşmanlarımızı iyi tanıyalım! 01-01-1970 03:00 Kültür Kuvvetleri Komutanlığı 01-01-1970 03:00 Cinsiyetçilik terörü! 01-01-1970 03:00 Uyumaya devam edecek misiniz? 01-01-1970 03:00 Noel Baba'yla Görüştüm 01-01-1970 03:00 Torunlarımıza da acımıyoruz! 01-01-1970 03:00 İnsanın Yaratılışı 01-01-1970 03:00 Noel Baba'ya Mevlid mi okutsak ne? 01-01-1970 03:00 Amerikan Vahşilerinin Gerçek Hikayesi 01-01-1970 03:00 Bozuk düzen! 01-01-1970 03:00 Sarıkamış! 01-01-1970 03:00 Yılın "haklılık ödülü" nü reis’in elinden aldık! 01-01-1970 03:00 Kasabanın şerifi acun efendinin psikopat master şefi mr. Papağan 01-01-1970 03:00 Son dakika! 01-01-1970 03:00 Noel’de... Ne elde var ne ayakta! Ayakta uyutuluyoruz! 01-01-1970 03:00 Cesaretiniz var mı gerçeklerle yüzleşmeye! 01-01-1970 03:00 Tırımtırak! 01-01-1970 03:00 Mavi dünyam benim, ömre bedeldir! 01-01-1970 03:00 Sinek Küçüktür Ama Mide Bulandırır 01-01-1970 03:00 İşi sulandırmayalım lütfen! 01-01-1970 03:00 Hızlı yaşa genç öl, cesedin yakışıklı olsun! 01-01-1970 03:00 Şükretmeyi bilmiyoruz! 01-01-1970 03:00 Bir Medeniyetin Olmazsa Olmazları 01-01-1970 03:00 Yıllardır tek başımıza yaptığımız mücadeleye destek göremeyen bizi son kertede haklı çıkarttı, devlet başkanımız... 01-01-1970 03:00 Eleştirelliştirdiklerimizden misiniz? 01-01-1970 03:00 Neden bu haldeyiz? 01-01-1970 03:00 Hakkının hakkı! 01-01-1970 03:00 Kişisel anayasam! 01-01-1970 03:00 Mütereddid kalmış eski bir mücahidin müteahhit oluncaya kadar ki müteaddit hikayesinden bir bölüm! 01-01-1970 03:00 Dile Düştük 01-01-1970 03:00 Memleket tımarhane! 01-01-1970 03:00 Eğitim Meselesi Hep Mesele 01-01-1970 03:00 Türk siyaseti nasıl işliyor? 01-01-1970 03:00 Big Brother Bizi Gözetliyor 01-01-1970 03:00 Gençlerin dilini okuyabiliyor muyuz? 01-01-1970 03:00 Atatürk'ü Anlamak 01-01-1970 03:00 Deistlere kızmayın, kendinize kızın! 01-01-1970 03:00 Sorgulayana Dünya Güzel 01-01-1970 03:00 Yalan Söylediğimizin Bile Farkında Değiliz 01-01-1970 03:00 32 Mart Kapıda! 01-01-1970 03:00 Ne hapy türküm diyene, ayol! 01-01-1970 03:00 Kırılır Bir Gün Dönen Bütün Dişliler 01-01-1970 03:00 Ne mi yapmalıyız! 01-01-1970 03:00 Makus talih nasıl değiştirilir? 01-01-1970 03:00 Devlet, sen affetsen de Ben affetmiyorum! 01-01-1970 03:00 Çocuk nasıl yetiştirilir! 01-01-1970 03:00 Aile yapımız dağılırsa Bizi hiçbir şey toparlayamaz! 01-01-1970 03:00 Kapatın Okulları Da Dünyaya Huzur Gelsin! 01-01-1970 03:00 Aile Yapımız Dağılırsa Bizi Hiç Birşey Toparlayamaz! 01-01-1970 03:00 Ali dopu dep! 01-01-1970 03:00 Okullar Açılırken… 01-01-1970 03:00 Özetle Ahvalimiz 01-01-1970 03:00 Ölümsüzlük Yolunda (1) 01-01-1970 03:00 12 Eylül' De 15 Yaşında Bir Çocuktum 01-01-1970 03:00 Anlamıyorum - Anlayamıyorum 01-01-1970 03:00 İyi İnsan Olmanın Kodları 01-01-1970 03:00 17 Ağustos Depremi 01-01-1970 03:00 Neden herotürk! 01-01-1970 03:00 Kabile Devleti 01-01-1970 03:00 ​Gökten yağan yağmur değil! 01-01-1970 03:00 Korku Yazarı Bay X’le Görüştüm 01-01-1970 03:00 Eşeklik biz de kalsın! 01-01-1970 03:00 Bugün 15 Temmuz 01-01-1970 03:00 Bu hikayeyi çocuklarınızla da paylaşın! 01-01-1970 03:00 Uzayda hayat var! 01-01-1970 03:00 Mankurtlaştırmanın Amentüsü 01-01-1970 03:00 Seçimi, Matematiği Seven Millet Kazandı 01-01-1970 03:00 Vatandaştan Vatandaşa Bildiri 01-01-1970 03:00 Allah'tan başka ilah yok! 01-01-1970 03:00 İnsanlık Adına Yeni Genelge Yayınlandı 01-01-1970 03:00 Fenerbahçe cumhuriyeti'nde "tevhidî mukaddesatçılık" ve reisi anlamak! 01-01-1970 03:00 Tanımanızı istediğim biri var! 01-01-1970 03:00 Ne mutlu mutluyum diyene! 01-01-1970 03:00 Rüyet- i Hilal’den rüyet- i Nihat' a... 01-01-1970 03:00 Kudüs hak edenlerindir! 01-01-1970 03:00 Cezaevleri özelleştirilmeli mi? 01-01-1970 03:00 Tokat Valisi Recep Yazıcıoğlu’ndan Tokatlı vali Kemal Yurtnaç'a... 01-01-1970 03:00 Sakin Olun, Sinirlerinize Hakim Olun! 01-01-1970 03:00 ​Birbirimizi Düşman Görmek Ancak Düşmanlarımızı Sevindirir 01-01-1970 03:00 Taksim Putuna Tapınacakların İbadet Tarihi 1 Mayıs 01-01-1970 03:00 Ülen Eşşek Sıpaları 01-01-1970 03:00 Devresi yananlar servise lütfen! 01-01-1970 03:00 Tuhaf ama Türkiye... 01-01-1970 03:00 Türkiye'de çocuk olmak! 01-01-1970 03:00 Umre'ye Beleş Bir Yolculuk Yapmak İster Misiniz? 01-01-1970 03:00 Harflerden uygun olanları bir araya getirin başlığı siz yazın 01-01-1970 03:00 Washington portakal.. . orda kal! 01-01-1970 03:00 Carolin Artık Seni Sevmiyorum 01-01-1970 03:00 Maklubenin Ölümcül Sırrı 01-01-1970 03:00 Ali babanın bir çiftliği var! 01-01-1970 03:00 Fehminizm' de Dinde Güncelleme Konusu 01-01-1970 03:00 Ortadoğu’yu Anlamak 01-01-1970 03:00 Kültür kuvvetleri komutanlığından kamuoyuna önemle duyurulur! 01-01-1970 03:00 Izdırabı gül suyuna bastılar! 01-01-1970 03:00 Deistlik tehlikesine karşı ne yapıyoruz? 01-01-1970 03:00 Bipneliğin lüzumu yok! 01-01-1970 03:00 Numan Kurtulmuş Bey'le Görüştüm 01-01-1970 03:00 Doğumumdan önce: 01-01-1970 03:00 Genelkurmay başkanımızla görüştüm! 01-01-1970 03:00 Acun Ilıcalı Gerçeği 01-01-1970 03:00 O Rab ki kalemle yazmayı öğretti! 01-01-1970 03:00 Bir cahillik ettim! 01-01-1970 03:00 Aman ne İslamcıyız amma... 01-01-1970 03:00 Şeytan İmparatorluğu 01-01-1970 03:00 Teşekkürler reis! 01-01-1970 03:00 Bas git lan! 01-01-1970 03:00 Kaybedecek vakit yok! 01-01-1970 03:00 Midesi el verecek, yüreği yetecekler okusun bu yazımı! 01-01-1970 03:00 Arvalap adası yolcusu kalmasın! 01-01-1970 03:00 Uyuşturucu Konusuna Gireceğim Ortak Arıyorum 01-01-1970 03:00 Ucuz zeytin yemeyin. İçinde hilesi vardır 01-01-1970 03:00 Berkecan Yehova’nın şahitlerinden olmuş. Bizim Memed olmaz deme! 01-01-1970 03:00 Sirkeci garında neler oluyor! 01-01-1970 03:00 Karolin seni de seviyorum! 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul mu, kanalizasyon mu? 01-01-1970 03:00 Biz destan yazıyoruz, okur musun kardeşim? 01-01-1970 03:00 Bir masal anlat bana baba, içinde nikah olmasın! 01-01-1970 03:00 Yıl 2071 01-01-1970 03:00 Wıshhh! Duydun mu gı; Gastamonu Türk Dünyası Kültür Başkenti Olmuş! 01-01-1970 03:00 Bir sorum var arkadaşlar! 01-01-1970 03:00 Aklını kiraya vermeyen, kardeşlerim! Birileri de hayatlarımızla ve hayallerimizle kumar oynamasın artık! 01-01-1970 03:00 Amerika’da Müslüman bir lider dua bekliyor! 01-01-1970 03:00 Mezarlıklar müdürlüğünde tanıdığı olan var mı? 01-01-1970 03:00 Dökülecek gözyaşımız kaldı mı? 01-01-1970 03:00 Reisle görüştüm! 01-01-1970 03:00 İnsanlığın alemi yok! 01-01-1970 03:00 Eğitebildiklerimizden misiniz? 01-01-1970 03:00 Siz hiç at sidiği içtiniz mi? 01-01-1970 03:00 Tam bağımsız ve Müslüman Türkiye! 01-01-1970 03:00 Son Eşeğin Ölümü 01-01-1970 03:00 Herotürk Süperman'a Karşı 01-01-1970 03:00 Kültür kuvvetleri komutanlığına atandım! 01-01-1970 03:00 Mr. Nosam ve Bay Trump Kudüs’te cenaze namazındalar... 01-01-1970 03:00 Ne biliyoruz ki? 01-01-1970 03:00 Rüyama kurşun girdi, annneee! 01-01-1970 03:00 Kudüs ve tüm kutsallarımız işgal altında! 01-01-1970 03:00 Bu mesaj kendisini arayanlara ithaf edilmiştir! 01-01-1970 03:00 Noel Yaklaşırken 01-01-1970 03:00 Amerika'dan mektup var! 01-01-1970 03:00 Reis, niçin rezevr para altın olsun dedi? 01-01-1970 03:00 Çığlıklara kulak veren yok! 01-01-1970 03:00 Yeniden Samsuna Ayak Basalım, Milli Mücadele Başlatalım 01-01-1970 03:00 Bak gardaş! Bak bacım! 01-01-1970 03:00 Müslüman kafaları batı şekillendiriyor... 01-01-1970 03:00 Öğretmenler günü kurtlu olmasın! 01-01-1970 03:00 Siz hiç bebek öldürdünüz mü? 01-01-1970 03:00 Ayla Seni Seviyorum 01-01-1970 03:00 Beyaz zenciler modern köleler! 01-01-1970 03:00 Fetullahın Rüyaları 01-01-1970 03:00 Naim Süleymanoğlu öldü de Sanki Biz Ölmeyeceğiz! 01-01-1970 03:00