Millet imansızlık ve ahlaksızlık batağına sürüklenirken bütün enerjilerini cemaatleri eleştirmek üzerine yoğunlaştıranları anlamıyorum.
Kendi devletinin hatalarıyla boğuştukları kadar küfre karşı tavırsız ve duyarsızlık gösterenleri de anlamıyorum.
Milli ve yerli değerleri üretmenin derdine düşmüş 3-5 kişiyle cebelleşeceğine batı kültürünün olumsuz etkilerini bertaraf etmesi gerekenlerin lüzumsuzluklarını da anlamıyorum.
Elinde etki ve yetki bulunduğu halde hiçbir şey yapmayıp salt eleştiri yapanları da anlamıyorum.
Özellikle çocuklarımız ve gençlerimize yönelik çaba göstermesi gereken makam sahiplerinin sessizliğine de anlam veremiyorum.
Üniversitelerimiz başta olmak üzere, siyaset, diyanet, adalet, eğitim ve kültür adamlarımızın hiçbir şey yokmuş ve her şey tıkırındaymış gibi gaflet, delalet belki de ihanet içinde olmalarına da anlam veremiyorum.
Bugün var yarın yokuz... Hiç ölmeyecek gibi yaşayanlara da şaşarak anlam veremiyorum.
Nasıl olsa öleceğiz deyip dünyayı kavramak istemeyen kafalara da hem acıyor hem de anlam veremiyorum.
Erdemli bir insan olmak yerine "bir daha dünyaya basılsa gelmeyeceğiz, vur patlasın çal oynasın" diyen düşünce sahiplerine de anlam veremiyorum.
Kişinin özgürlüğünün başkasının özgürlüğünün başladığı yerde bitmesine rağmen, başkalarını hiçe sayan hayat anlayışını da anlamsız buluyorum.
İyiliğin yaygınlaşması ve kötülüğün önüne geçilmesi gerekirken "bana ne" anlayışındaki bir bencilliği önceleyen sistemi de anlamıyorum.
Eliyle, diliyle, beliyle kendisinden emin olunması gereken insanların aksi bir yaşam tarzında nefes aldıkları halde utanmadan bir de kendilerini bulunmaz Hint kumaşı sanmalarını da anlamıyorum.
İğneyi kendisine, çuvaldızı başkasına batırması gereken biz insanların dünyadaki diğer mahlukata karşı zulümlerine de bir anlam veremiyorum.
Anlamıyorum, anlayamıyorum...
Cehaletleriyle ve günahlarıyla böbürlenenleri,
Kibirlenenleri,
Zalimlik yapanları,
Tevbeye meyletmeyenleri...
Anlamıyorum, anlayamıyorum;
Şeksizlik ve şüphesizlik noktasındaki, ol deyince olduran bir rabbe iman ettiklerini söyleyip te bir imansız gibi yaşamalarını.
Kafalarını ve gönüllerini kilise kurallarıyla doldurup ta Müslümanlık cakası satanları...
Anlamıyorum...
Anlayamıyorum...
Tarihten ibret almayanları...
Geleceği planlayamayanları...
Hayal kuramayanları!
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
Rahmân Kur'an'ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona açıklamayı öğretti. ﴾1-4﴿
Güneş ve ay bir hesaba göre (hareket etmekte) dir. ﴾5﴿
Bitkiler ve ağaçlar secde ederler. ﴾6﴿
Göğü Allah yükseltti ve mîzanı (dengeyi) O koydu. ﴾7﴿
Sakın dengeyi bozmayın. ﴾8﴿
Ölçüyü adaletle tutun ve eksik tartmayın. ﴾9﴿
Allah, yeri canlılar için yaratmıştır. ﴾10﴿
Orada meyveler ve salkımlı hurma ağaçları vardır. ﴾11﴿ Yapraklı daneler ve hoş kokulu bitkiler vardır. ﴾12﴿
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾13﴿
Allah insanı, pişmiş çamura benzeyen bir balçıktan yarattı. ﴾14﴿
Cinleri öz ateşten yarattı. ﴾15﴿
O halde, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾16﴿
Anlayamıyorum;
Apışarası ve işkembe merkezli bir hayatı nasıl tercih ettiğimizi?
İş işten geçmeden anlarız inşallah!
Fehmi Demirbağ