Korku Masalları (2)

Fehmi DEMİRBAĞ

18-07-2019 15:39

Ağustos Böceği İle Karınca

Dilimize "masal" olarak geçen ve Arapça bir sözcük olan "mesel"in İngilizcesi "Fabl", Fransızcası "conte", Almancası ise "Märchen"dir. Darb-ı mesel derler eskiler, hikayelendirerek, örneklendirerek anlatmak yani; anlatımda engüzel metodun adına. Kurani bir usuldür bu. Peygamber kıssalarıyla yol göstermek, kıyamete kadar gelecek insanlara. Bizde Bostan-Gülistan’daki hikayeler Şirazlı Sadi’nin anlatımıyla özellikle çocuklarımız için emsalsiz eserler olarak tarihe geçmiştir. Mevlana’da aynı teknikle kaleme almıştır anlatacaklarını. Özellikle hayvan hikayeleri oldukça etkili olmuştur. Dede Korkut, Binbir gece Masalları filan…

Batıysa heyulalarını Grim kardeşlerle boca etmiştir çocukların tertemiz dimağlarına. Nevrotik bir düşünce yapısına sahip olan batı kafası aslında alabildiğince karışıktır. Bundan dolayı saldırgandır. Engizisyonun tarihine ve tahribatına bir bakın hele. İlerleyen bölümlerde benzer tarzı anekdotlarımız olacak.

Bu bölümde Ağustos böceği ile Karınca’nın o bilindik hikayesine bir göz atalım bakalım.

Çok eski masaldır, karınca ile ağustosböceğinin hikâyesi. La Fontaine’nin tüm masallarında olduğu gibi her biri ders niteliğinde öğüt verici nitelik taşır.

Hikâye şöyle: Hikayemizin geçtiği yer ise Çağdaşlık Ormanı denilen bir yer. Ağustosböceği ormanda, kırlarda, gezi parkında gitarla Heavy Metal, Rockin Roll çalar, dans edermiş. Rakı ve leblebiye bayılırmış. Üzerindeki Che Guevera tişörtüyle avazı çıktığı kadar bağırırmış. “Ormanda herşey çok güzel olcak!” Okuduğu Nazım şiirleriyle karşılaştığı her orman hayvanına siyasi propaganda yapmayı da görev bilirmiş! “Biz aslan kralın askerleriyiz!” “Orman layıhtır, layıh kalacak!” Benzeri tarzda konuşmalarla geçermiş ömrü. Orman halkından Karıncalara gıcıklarmış. Onları yobaz olarak nitelendirmekteymişler. Anlatılan o ki, bir gün Ağustos böceklerinden söz yazarı, bestekar ve aydın…keçi sakallı Agüstüs bir karınca çalışmaktayken ona sırf hayvani hislerinden dolayı yardımcı olmak istemiş. Kafası da kıyakmış, her zaman ki gibi.

-Karınca kardeş! Sana yardımcı olmak istiyorum. Proleter kardeşim, filan diyerek diyaloğa geçmeye çalışmış. Karınca ciddiye almamış Agüstüs’ü.

Yardım talebi geri çevrilen Agüstüs deliye dönmüş. Bağırıp çağırmaya başlamış bir yandan da!

-Bundan sona sana nah yardım edeceğim, ezik karınca. Senin için şiir yazmayacağım, şarkılar bestelemeyeceğim. Çav bella!, demiş.

Neyse…Dönelim ana hikayemize.

Ağustos böcekleri son zamanlarda “Ormansal Cinsiyet Eşitliği” gibi saçma-salak lakırtılarla orman halkının gündemini de meşgul etmeye başlamışlar. Neymiş, her hayvan her hayvanla birlikte olabilmeliymişler. Önemli olan zevk alabilmekmiş. Neden bir aslan bir kaplanla, bir tavşan bir kaplumbağa ile birlikte olmasınmış ki? Orman kanunlarının değişmesi gerekiyormuş.

Ama o kahrolası karıncalar buna direnmekteymişler. “Biz de 3000 i aşkın karınca çeşidi var. Adımız karınca diye türümüzü neden inkar edelim ki?”

Yozmuşlar, yobazmışlar. İşleri güçleri soğuk ve uzun geçecek kış günleri için erzak biriktirmekmiş. Karınca, ağustosböceği ile her karşılaştığında, ona kış için hazırlık yapmasını tavsiye eder…ahiret gününden filan söz edermiş. Ancak her seferinde ağustosböceği kışa daha çok zaman olduğunu söyler, gününü gün edermiş. “Aman, üç günlük dünya, keyfine bak!” diye de aksi tavsiyelerde bulunurmuş. Böyle sürüp giden karşılaşmaların-konuşmaların sonunda ağustosböceğinin içine bir kuşku düşüvermiş. İşini sağlama almak için ‘Doğa Ana’ya çağrı yapmaya karar vermiş; “Doğa Ana! Doğa Ana!” diye bağırmış. Masal bu ya dağların arkasından ‘Doğa Ana’ belirmiş. “Doğa Ana, kış gelirken bana haber verir misin? Haber verirsen bende kış için erzak biriktiririm” demiş. Doğa Ana ne desin. ‘Olur’ anlamında bir rüzgâr estirmiş. Derken sayılı günler tez geçmiş. Karakışın en yoğun olduğu bir gün ağustosböceği, karıncanın kapısını çalmış. “Karınca kardeş! Karınca kardeş! Aç kaldım bana biraz yiyecek verir misin?” demiş. Karınca da, ağustosböceğine yaz boyu ne yaptığını sormuş.

“Gitar çaldım, şarkı söyledim, oynadım, oyalandım” demiş. Karınca bu cevaba karşılık; “Şimdi sen git, gitarını çal, festivallerde boy göster,şarkı söyle, oyna” demiş. Tabi ki ilave etmiş;

“Neden bir parça yemek biriktirmedin? Bu kış günleri için tedbir almadın?” demiş. “Tedbir alacaktım ancak Doğa Ana kış gelirken beni uyarmadı” diye cevap vermiş. O sırada konuşmalara kulak misafiri olan Doğa Ana, gökyüzünde belirmiş ve ağustosböceğine seslenmiş; “Yeşil yaprakları sarartmadım mı?”, “Tenini soldurmadım mı?”, “Saçını ağartmadım mı?”Ağustosböceği keşkelrini saklayarak cevap verir;

“Evet sararttın.” “Havaları soğutmadım mı?” “Evet soğuttun.” “Yüksek dağlara kar yağdırmadım mı?” “Evet yağdırdın.” “Eee! Ben senin için daha ne yapsaydım? Sonbaharın arkasından kışın geleceğini, ben sana daha başka nasıl bildirebilirdim ki?”

1985 yılında NASA, uydu fotoğraflarından, böyle devam ettiği takdirde, Anadolu’nun 50 yıl sonra çöl olacağını bildirmiş. O zaman yayınlanan tüm gazete ve dergilerde bu konu çokça işlenmiş. Konunun önemini anlamamız gerekmiyor muydu? En azından erozyonla mücadele konusunda yoğun bir mücadele başlatmış olmalı değilmiydik?

2019 yılındayız. NASA’nın ilk beyanından şunca yıl geçmiş durumda. Yani tahmini verilen sürenin yarısından fazlası geçmiş durumda. Ülkemiz hızla çölleşirken, maalesef milletin dilinde hala ‘Türkiye 50 yıl sonra çöl olacakmış!’ lafları dolaşıyor.

La Fontaine’den masallar devam ediyor anlaşılan. 2035 yılında bize gitar çalıp, türküler söyleyip, oynamak düşecek galiba… Çav bella!

‘La Fontaine’den Masallar’ devam ediyor

Bu ülkede; ağustosböceği ile karıncanın masalları sona erecek gibi değil. Yukarıda anlatılan masalın bir başka versiyonu daha var. Dilerseniz bir de onu anlatayım:

Masal, aynı masal. Kişiler, konular aynı ancak olayların seyri bir az değişmiş. Karınca yaz boyu çalışırken ağustosböceği yine gitarının tellerine dokunmuş; “Akdeniz akşamları, bir başka oluyor! Hele aylardan bir de Temmuz ise bambaşka!”. Benzer hikâyeler tekrar edilmiş yani. Tabi kış gelmiş, karınca doğalgazla ısıtılan sıcacık evinde afiyet içinde yaşıyorken yine masalda olduğu gibi bir gün kapısı çalınmış. Bakmış diyafondan, karınca karşısında ağustosböceğini buluvermiş.

Karınca, ağustosböceğinin yaz boyunca gitar çaldığını şimdi aç kalmış olduğunu ve yemek istemeye geldiğini düşünerek, “Yine yemek istemeye geldin değil mi?” demiş. Ve ağustosböceğini hiç dinlemeden konuşmasına devam etmiş; “Biraz çalışmış olsaydın böyle aç kalmazdın.”

Buraya kadar her şey La Fontaine’nin anlatmış olduğu masal gibi. Ancak ağustosböceği, karıncaya; “Yo yo! Yanlış anladın” demiş. “Yaz boyunca gitar çaldım, biraz para kazandım. Acun’un yarışmalarına katıldım, meşhur oldum. Şimdi Avrupa turnesine çıkıyorum. Belki oralardan istediğin bir şeyler vardır diye düşündüm. Bir de halını hatırını sorayım dedim” demiş.

Bizim çalışkan karınca çok şaşırmış bu işe. Hem ağustosböceğinin hiç aç bir duruşu da yokmuş. Üzerinde kürk, arkada bir limuzin araba, şoförü ile bekliyor. Durumu hemen toparlamış bizim güngörmüş karıncamız; “Yok, bir şey istemiyorum” demiş. “Ama Fransa’ya uğrayacaksın değil mi?” diye sormuş. Ağustosböceği de; “Evet” deyince eklemiş bizim çalışkan karınca; “İyi o zaman. Fransa’da La Fontaine diye biri var. Onun mezarına bir uğramanı isterim.”

La Fontaine yüzünden yıllardır, insanlar ağustos böceğine meğer büyük haksızlık yapmış. La Fontaine'nin hikayesine göre, karınca tüm yaz çalışıp yiyecek biriktirirken, ağustos böceği şarkı söyleyip, yan gelip yatar. Karınca ile de dalga geçer. Ancak kış gelip kapıya dayanınca yiyecek için karıncaya muhtaç olur.

Bu hikaye tüm dünyada yıllardır anlatılır, öğretilir. Türkiye 'de de hemen her çocuk bu hikayeyi bilerek büyür. Peki gerçekten ağustos böceği hikayedeki gibi tembel, vurdum duymaz mıdır?

Böcek bilimcilerin araştırması La Fontaine hikayesi yüzünden ağustos böceğine büyük haksızlık yapıldığı görüşünde.

Yapılan araştırmalara göre, ağustos böceği, Ağustos ayından sonra hayatta kalmıyor. Yani kış için yiyecek biriktirmesinin bir anlamı yok.

Dişi Ağustos Böceği, uzantılı yumurtlama borusuyla yumurtalarını Ağaçların genç sürgün yarıklarının içine bırakır. Bunlardan altı hafta sonra “NİMF” adı verilen ve erginlere benzemeyen yavrular çıkar. Danaburnuna benzeyen bu yavrular, kazıcı ön ayaklarıyla toprağı kazarak altına gizlenirler.

Toprak altında yaşayan ağustos böcekleri ağaç kökleri ve öz suyu emerek beslenirler. 17 sene toprak altında kalan ağustos böceği yeryüzüne çıktıktan sonra 4 haftalık ömre sahiptir. Bu dört haftayı eş arayarak geçiren ağustos böceği eşleştikten sonra ölür, kışın yaşamayacağı için yiyecek biriktirme endişesi olmaz.

Bu bölümde ne anlatmak istediğimin ana fikrini de arzedeyim, bari. 1621 - 1695 yılları arasında yaşayan ünlü Fransız şair ve yazar Lafonten toplam 238 masal yazdı.

Bu masalların çoğunda “fabl” denilen ve hayvanları insansılaştırmaya dayalı tekniği kullandı.

Aptal karga, ağzında peynir parçasıyla beklerken “kurnaz” tilki yanına gelir. Onun yüzüne gülerek, “ne güzel sesin var, bize bir şarkı söyle” diye kandırır onu. “Aptal” karga inanır, güvenir ve şarkıyı söylemeye başlar. Ağzı açılır açılmaz düşen peyniri kapan tilki kahkahalar ata ata uzaklaşır oradan.

Şimdi biraz düşünelim, ne mesajlar veriyor bu zararsız görünen masal.

“Eğer hırsızlık için akıllıca bir yöntem bulursan hırsız değil kurnaz olursun. Eğer birine güvenip inanırsan ve o kişi bunu suistimal ederse onun kabahati yoktur, bu senin aptallığındır. Kimseye güvenme! Bu dünyada saf, temiz ve insanlara güvenenler hep kaybeder, uyanıklar, kazanmak için her yolu mübah sayanlar hep kazanırlar!”

Gördünüz mü tehlikeyi?

Şimdi bu masalı kaç kere okuduğunuzu düşünün çocuğunuza,

Üstüne bir de okulda öğretmeninin kaç kere okuduğunu ekleyin,

Üstüne çizgi filmlerde işlenen hallerini kaç kere izlediğini ekleyin.

Çocuğunuza bu ahlaksız mesajlar kaç kere ulaşmıştır sizce?

Şimdi bu çocuk büyüyecek ve ahlaklı bir genç olacak, öyle mi?

Bir dakika! Ne oluyor yahu? Masal mı yazıyorsunuz, Elm Sokağı Kabusu’nun senaryosunu mu?

Nasıl mesajlarla dolduruyoruz çocuklarımızı, farkında mısınız?

Çocuklarımızı “uyutan” masallar, hikayeler, filmler, çizgi filmler yerine onların ruhuna iyi gelen, kalplerini yumuşatan, karakterini oluşturan içeriklerle buluşturmaya çalışalım.

Milli Eğitim Bakanlığı’na sesleniyorum. Talim ve Terbiye Kurulu’nuzdan geçen böyle masallarla nasıl terbiye edileceğini düşünüyorsunuz çocuklarımızın? Lütfen… Vahşetle, hainlikle, pusu kültürüyle yetişmiş çocukla yetiştiriyoruz elbirliğiyle. Lütfen duralım!

Bu bölümü yine küçük bir masalla bitirelim.

Bilge bir kırlangıç varmış. Bir gün bu kırlangıç, köylünün birinin tarlasına kenevir tohumu ektiğini görmüş. Kırlangıç, küçük kuşları çağırıp "bakın bu adam sizin kuyunuzu kazıyor, size tuzak hazırlıyor" demiş. "Bu adamın ektiği tohumlar başınıza çorap örecek. Bunlardan yapışkan macun yapılacak, ip, sicim, kafes yapılacak ve bununla sizi birer birer avlayacak. Kiminiz kafese, kiminiz tencereye girecek. Sizin sonunuzu hazırlayacak olan şu kenevir tohumlarını bitmeden, büyümeden yeyin" demiş.

Ama küçük kuşlar, bilge kırlangıcı dinlememişler. Kenevirler büyümeye başlamış. Kırlangıç küçük kuşları gene uyarmış. "İş işten geçmeden, başınıza belâ gelmeden şu körpe kenevir yapraklarını yeyin bitirin, tehlikenin önünü alın" demiş. Bilge kırlangıcın sözünü tutacaklarına ona kızmışlar. "Ne şom ağızlısın" demişler. Bu arada kenevirler büyümüş. Kırlangıç, kuşları bir kez daha uyarmış. Demiş ki "kötü tohum yurdunuzda aldı yürüdü. Bugüne kadar bana inanmadınız. Fakat insanlar sizi avlamak için dağda bayırda ağlarını kurmuş. Ya yuvanızdan hiç çıkmayın, ya da başka yere göç edin. Ama siz küçüksünüz, çölleri denizleri geçemezsiniz. Yeni dünyalar aramak size göre değil. Yapabileceğiniz tek şey, duvar deliklerine saklanmak."

Kuşlar kırlangıcı dinlemekten yorulmuş, cıvıl cıvıl ötüşüp durmaya başlamışlar. Sonunda kafesler kuşlarla dolmuş.

Gökten üç elma düşmüş.

Biri hibrit, biri gdo’lu, diğeri de ithal…Hanginiz payına ne düşüyorsa onu dişlesin artık!

Fehmi DEMİRBAĞ

DİĞER YAZILARI ÇÖKÜŞ 01-01-1970 03:00 Neler Oldu Neler, Bir Bilseniz! 01-01-1970 03:00 Washington Portakal...Orda Kal! 01-01-1970 03:00 Ormanda Salgın Hastalık Var 5 01-01-1970 03:00 ORMANDA SAĞLIKLI BESLENME -4- 01-01-1970 03:00 Ormanda Eğitim -3- 01-01-1970 03:00 Orman Düzeni -2- 01-01-1970 03:00 Orman 5’ten Büyüktür! 01-01-1970 03:00 O Rab Ki Kalemle Yazmayı Öğretti! 01-01-1970 03:00 Medeniyetsiz Miyiz? 01-01-1970 03:00 Yok Deve! 01-01-1970 03:00 Çocuk Edebiyatının Önemi (1) 01-01-1970 03:00 Tarihin En Büyük Terörizm Hareketi Bütün İnsanlık Tehdit Altında 01-01-1970 03:00 Noel yaklaşırken! 01-01-1970 03:00 En çok akıl nimetini israf ediyoruz! 01-01-1970 03:00 İşi sulandırmayalım lütfen! 01-01-1970 03:00 Bir medeniyetin olmazsa olmazları! 01-01-1970 03:00 Gençlerin dilini okuyabiliyor muyuz! 01-01-1970 03:00 Milli öğütüm iş başında! 01-01-1970 03:00 Endülüs'ü hatırlamak! 01-01-1970 03:00 Korku Masallarındaki Yamyamlar 01-01-1970 03:00 Madem kapanası okullar açıldı; Acilen milli çizgi film, milli edebiyat, milli oyuncak! 01-01-1970 03:00 Emperyalizmin ve cehaletin kıskacındaki milli eğitimimiz! 01-01-1970 03:00 Dikkat Dikkat! 01-01-1970 03:00 Geleceğe Mektup 01-01-1970 03:00 Tudors! 01-01-1970 03:00 Gerçekten Ay’a gidildi mi? 01-01-1970 03:00 Hayat iman ve cihad'dır! 01-01-1970 03:00 Eğitsel Araç Olarak Çizgi Romanın Önemi 01-01-1970 03:00 Sanatçılarınız kadar varsınız! 01-01-1970 03:00 Korku Masalları (1) 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (11) 01-01-1970 03:00 Üleştirelim ki eleştirilmeyelim! 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (10) 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (9) 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (8) 01-01-1970 03:00 Biz yaptık biz! 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (7) 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (6) 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (5) 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (4) 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (3) 01-01-1970 03:00 Gençlerin Çığlıkları Çarpıyor Tarihin Dehlizlerinden Suratlarımıza 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler (2) 01-01-1970 03:00 Emperyalist Kelebekler -1 01-01-1970 03:00 Her şer güzel olcek! 01-01-1970 03:00 Ramazan geldi hoş geldi! 01-01-1970 03:00 Taksim Putuna Tapınacakların İbadet Tarihi 1 Mayıs 01-01-1970 03:00 Çukurdayız; ipsiz sapsız adam çok! 01-01-1970 03:00 Olmak Ya Da Olmamak 01-01-1970 03:00 Hegemonlar diyor ki! 01-01-1970 03:00 Organize İşler Bunlar 01-01-1970 03:00 Başörtüsü farz mı olmalı, tarz mı? 01-01-1970 03:00 Yeni Zelanda Katliamı Ve Turkısh Dondurma 01-01-1970 03:00 Zor zamanlarda konuşmak bir sanattır! 01-01-1970 03:00 Millî Görüş 50 yaşında! 01-01-1970 03:00 Yakın Tarihi Anlamak İçin Bazı İsimleri Araştırınız 01-01-1970 03:00 Zenci Musa! 01-01-1970 03:00 Siz dâvâ nedir bilir misiniz? 01-01-1970 03:00 Şeytan İmparatorluğu 01-01-1970 03:00 ​İnsanlık tehdit altında! 01-01-1970 03:00 Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün olur 01-01-1970 03:00 Nasıl Bir Medeniyete Aitiz? (2) 01-01-1970 03:00 Nasıl bir medeniyete aitiz? -1 01-01-1970 03:00 Dâvâm! 01-01-1970 03:00 Düşmanlarımızı iyi tanıyalım! 01-01-1970 03:00 Kültür Kuvvetleri Komutanlığı 01-01-1970 03:00 Cinsiyetçilik terörü! 01-01-1970 03:00 Uyumaya devam edecek misiniz? 01-01-1970 03:00 Noel Baba'yla Görüştüm 01-01-1970 03:00 Torunlarımıza da acımıyoruz! 01-01-1970 03:00 İnsanın Yaratılışı 01-01-1970 03:00 Noel Baba'ya Mevlid mi okutsak ne? 01-01-1970 03:00 Amerikan Vahşilerinin Gerçek Hikayesi 01-01-1970 03:00 Bozuk düzen! 01-01-1970 03:00 Sarıkamış! 01-01-1970 03:00 Yılın "haklılık ödülü" nü reis’in elinden aldık! 01-01-1970 03:00 Kasabanın şerifi acun efendinin psikopat master şefi mr. Papağan 01-01-1970 03:00 Son dakika! 01-01-1970 03:00 Noel’de... Ne elde var ne ayakta! Ayakta uyutuluyoruz! 01-01-1970 03:00 Cesaretiniz var mı gerçeklerle yüzleşmeye! 01-01-1970 03:00 Tırımtırak! 01-01-1970 03:00 Mavi dünyam benim, ömre bedeldir! 01-01-1970 03:00 Sinek Küçüktür Ama Mide Bulandırır 01-01-1970 03:00 İşi sulandırmayalım lütfen! 01-01-1970 03:00 Hızlı yaşa genç öl, cesedin yakışıklı olsun! 01-01-1970 03:00 Şükretmeyi bilmiyoruz! 01-01-1970 03:00 Bir Medeniyetin Olmazsa Olmazları 01-01-1970 03:00 Yıllardır tek başımıza yaptığımız mücadeleye destek göremeyen bizi son kertede haklı çıkarttı, devlet başkanımız... 01-01-1970 03:00 Eleştirelliştirdiklerimizden misiniz? 01-01-1970 03:00 Neden bu haldeyiz? 01-01-1970 03:00 Hakkının hakkı! 01-01-1970 03:00 Kişisel anayasam! 01-01-1970 03:00 Mütereddid kalmış eski bir mücahidin müteahhit oluncaya kadar ki müteaddit hikayesinden bir bölüm! 01-01-1970 03:00 Dile Düştük 01-01-1970 03:00 Memleket tımarhane! 01-01-1970 03:00 Eğitim Meselesi Hep Mesele 01-01-1970 03:00 Türk siyaseti nasıl işliyor? 01-01-1970 03:00 Big Brother Bizi Gözetliyor 01-01-1970 03:00 Gençlerin dilini okuyabiliyor muyuz? 01-01-1970 03:00 Atatürk'ü Anlamak 01-01-1970 03:00 Deistlere kızmayın, kendinize kızın! 01-01-1970 03:00 Sorgulayana Dünya Güzel 01-01-1970 03:00 Yalan Söylediğimizin Bile Farkında Değiliz 01-01-1970 03:00 32 Mart Kapıda! 01-01-1970 03:00 Ne hapy türküm diyene, ayol! 01-01-1970 03:00 Kırılır Bir Gün Dönen Bütün Dişliler 01-01-1970 03:00 Ne mi yapmalıyız! 01-01-1970 03:00 Makus talih nasıl değiştirilir? 01-01-1970 03:00 Devlet, sen affetsen de Ben affetmiyorum! 01-01-1970 03:00 Çocuk nasıl yetiştirilir! 01-01-1970 03:00 Batının .oktan Tarihi 01-01-1970 03:00 Aile yapımız dağılırsa Bizi hiçbir şey toparlayamaz! 01-01-1970 03:00 Kapatın Okulları Da Dünyaya Huzur Gelsin! 01-01-1970 03:00 Aile Yapımız Dağılırsa Bizi Hiç Birşey Toparlayamaz! 01-01-1970 03:00 Ali dopu dep! 01-01-1970 03:00 Okullar Açılırken… 01-01-1970 03:00 Özetle Ahvalimiz 01-01-1970 03:00 Ölümsüzlük Yolunda (1) 01-01-1970 03:00 12 Eylül' De 15 Yaşında Bir Çocuktum 01-01-1970 03:00 Anlamıyorum - Anlayamıyorum 01-01-1970 03:00 İyi İnsan Olmanın Kodları 01-01-1970 03:00 17 Ağustos Depremi 01-01-1970 03:00 Neden herotürk! 01-01-1970 03:00 Kabile Devleti 01-01-1970 03:00 ​Gökten yağan yağmur değil! 01-01-1970 03:00 Korku Yazarı Bay X’le Görüştüm 01-01-1970 03:00 Eşeklik biz de kalsın! 01-01-1970 03:00 Bugün 15 Temmuz 01-01-1970 03:00 Bu hikayeyi çocuklarınızla da paylaşın! 01-01-1970 03:00 Uzayda hayat var! 01-01-1970 03:00 Mankurtlaştırmanın Amentüsü 01-01-1970 03:00 Seçimi, Matematiği Seven Millet Kazandı 01-01-1970 03:00 Vatandaştan Vatandaşa Bildiri 01-01-1970 03:00 Allah'tan başka ilah yok! 01-01-1970 03:00 İnsanlık Adına Yeni Genelge Yayınlandı 01-01-1970 03:00 Fenerbahçe cumhuriyeti'nde "tevhidî mukaddesatçılık" ve reisi anlamak! 01-01-1970 03:00 Tanımanızı istediğim biri var! 01-01-1970 03:00 Ne mutlu mutluyum diyene! 01-01-1970 03:00 Rüyet- i Hilal’den rüyet- i Nihat' a... 01-01-1970 03:00 Kudüs hak edenlerindir! 01-01-1970 03:00 Cezaevleri özelleştirilmeli mi? 01-01-1970 03:00 Tokat Valisi Recep Yazıcıoğlu’ndan Tokatlı vali Kemal Yurtnaç'a... 01-01-1970 03:00 Sakin Olun, Sinirlerinize Hakim Olun! 01-01-1970 03:00 ​Birbirimizi Düşman Görmek Ancak Düşmanlarımızı Sevindirir 01-01-1970 03:00 Taksim Putuna Tapınacakların İbadet Tarihi 1 Mayıs 01-01-1970 03:00 Ülen Eşşek Sıpaları 01-01-1970 03:00 Devresi yananlar servise lütfen! 01-01-1970 03:00 Tuhaf ama Türkiye... 01-01-1970 03:00 Türkiye'de çocuk olmak! 01-01-1970 03:00 Umre'ye Beleş Bir Yolculuk Yapmak İster Misiniz? 01-01-1970 03:00 Harflerden uygun olanları bir araya getirin başlığı siz yazın 01-01-1970 03:00 Washington portakal.. . orda kal! 01-01-1970 03:00 Carolin Artık Seni Sevmiyorum 01-01-1970 03:00 Maklubenin Ölümcül Sırrı 01-01-1970 03:00 Ali babanın bir çiftliği var! 01-01-1970 03:00 Fehminizm' de Dinde Güncelleme Konusu 01-01-1970 03:00 Ortadoğu’yu Anlamak 01-01-1970 03:00 Kültür kuvvetleri komutanlığından kamuoyuna önemle duyurulur! 01-01-1970 03:00 Izdırabı gül suyuna bastılar! 01-01-1970 03:00 Deistlik tehlikesine karşı ne yapıyoruz? 01-01-1970 03:00 Bipneliğin lüzumu yok! 01-01-1970 03:00 Numan Kurtulmuş Bey'le Görüştüm 01-01-1970 03:00 Doğumumdan önce: 01-01-1970 03:00 Genelkurmay başkanımızla görüştüm! 01-01-1970 03:00 Acun Ilıcalı Gerçeği 01-01-1970 03:00 O Rab ki kalemle yazmayı öğretti! 01-01-1970 03:00 Bir cahillik ettim! 01-01-1970 03:00 Aman ne İslamcıyız amma... 01-01-1970 03:00 Şeytan İmparatorluğu 01-01-1970 03:00 Teşekkürler reis! 01-01-1970 03:00 Bas git lan! 01-01-1970 03:00 Kaybedecek vakit yok! 01-01-1970 03:00 Midesi el verecek, yüreği yetecekler okusun bu yazımı! 01-01-1970 03:00 Arvalap adası yolcusu kalmasın! 01-01-1970 03:00 Uyuşturucu Konusuna Gireceğim Ortak Arıyorum 01-01-1970 03:00 Ucuz zeytin yemeyin. İçinde hilesi vardır 01-01-1970 03:00 Berkecan Yehova’nın şahitlerinden olmuş. Bizim Memed olmaz deme! 01-01-1970 03:00 Sirkeci garında neler oluyor! 01-01-1970 03:00 Karolin seni de seviyorum! 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul mu, kanalizasyon mu? 01-01-1970 03:00 Biz destan yazıyoruz, okur musun kardeşim? 01-01-1970 03:00 Bir masal anlat bana baba, içinde nikah olmasın! 01-01-1970 03:00 Yıl 2071 01-01-1970 03:00 Wıshhh! Duydun mu gı; Gastamonu Türk Dünyası Kültür Başkenti Olmuş! 01-01-1970 03:00 Bir sorum var arkadaşlar! 01-01-1970 03:00 Aklını kiraya vermeyen, kardeşlerim! Birileri de hayatlarımızla ve hayallerimizle kumar oynamasın artık! 01-01-1970 03:00 Amerika’da Müslüman bir lider dua bekliyor! 01-01-1970 03:00 Mezarlıklar müdürlüğünde tanıdığı olan var mı? 01-01-1970 03:00 Dökülecek gözyaşımız kaldı mı? 01-01-1970 03:00 Reisle görüştüm! 01-01-1970 03:00 İnsanlığın alemi yok! 01-01-1970 03:00 Eğitebildiklerimizden misiniz? 01-01-1970 03:00 Siz hiç at sidiği içtiniz mi? 01-01-1970 03:00 Tam bağımsız ve Müslüman Türkiye! 01-01-1970 03:00 Son Eşeğin Ölümü 01-01-1970 03:00 Herotürk Süperman'a Karşı 01-01-1970 03:00 Kültür kuvvetleri komutanlığına atandım! 01-01-1970 03:00 Mr. Nosam ve Bay Trump Kudüs’te cenaze namazındalar... 01-01-1970 03:00 Ne biliyoruz ki? 01-01-1970 03:00 Rüyama kurşun girdi, annneee! 01-01-1970 03:00 Kudüs ve tüm kutsallarımız işgal altında! 01-01-1970 03:00 Bu mesaj kendisini arayanlara ithaf edilmiştir! 01-01-1970 03:00 Noel Yaklaşırken 01-01-1970 03:00 Amerika'dan mektup var! 01-01-1970 03:00 Reis, niçin rezevr para altın olsun dedi? 01-01-1970 03:00 Çığlıklara kulak veren yok! 01-01-1970 03:00 Yeniden Samsuna Ayak Basalım, Milli Mücadele Başlatalım 01-01-1970 03:00 Bak gardaş! Bak bacım! 01-01-1970 03:00 Müslüman kafaları batı şekillendiriyor... 01-01-1970 03:00 Öğretmenler günü kurtlu olmasın! 01-01-1970 03:00 Siz hiç bebek öldürdünüz mü? 01-01-1970 03:00 Ayla Seni Seviyorum 01-01-1970 03:00 Beyaz zenciler modern köleler! 01-01-1970 03:00 Fetullahın Rüyaları 01-01-1970 03:00 Naim Süleymanoğlu öldü de Sanki Biz Ölmeyeceğiz! 01-01-1970 03:00