DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Fehmi DEMİRBAĞ
Fehmi DEMİRBAĞ
Giriş Tarihi : 09-10-2018 10:20

Batının .oktan Tarihi

1800’lü yıllar.

Basık atmosfer Londra’nın makûs talihi. Puslu ve karamsar…

Önce Londra insanının gündelik yaşamına bir göz atmak istiyorum. Ki, kendi insanını dahi ezen ona zulmeden zihniyetin nasılda organize olup ta dünyayı talan etme hikâyesinin başlangıcını ifade etmek adına…

Senelik banyolarını Mayıs ayında yapan insanların çoğunun Haziran’da evlendiği, Londra’dayız. Haziran’da hala çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu. Banyolar için sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu. Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Ondan sonra oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak da bebekler aynı suda yıkanıyordu.

Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü.

İngilizce’deki ‘banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın’ (Don’t throw the baby out with the bathwater) deyimiburadan gelmektedir.

Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor, kamışların altında tahta bulunmuyordu. Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu için bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatıda yaşıyordu. Yağmur yağdığı zaman çatı kayganlaşıyor ve bazen hayvanlar kayarak çatıdan aşağı düşüyordu.

İngilizce’deki ‘kedi-köpek yağıyor’ (It’s raining cats and dogs) deyimi buradan gelmektedir. Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu. Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi büyük bir sıkıntı oluşturuyordu. Etrafında yüksek direkler ve üstünde cibinlik bulunan İngiliz usulü yataklar da işte buradan gelmektedir. Şehrin zemini topraktı. Sadece zenginlerin zemini, topraktan başka bir şeyden yapılmıştı. “Toprak kadar fakir” (dirt poor) tabiri buradan çıkmıştır. Zenginlerin ahşaptan yapılmış zeminleri vardı. Bunlar kışın ıslandığı zaman kayganlaşıyordu. Bunu önlemek için yere saman (thresh) seriyorlardı. Kış boyunca saman sermeye devam ediliyordu. Bir zaman geliyordu ki kapı açılınca saman dışarıya taşıyordu.

Buna mani olmak üzere kapının altına bir tahta parçası konuyordu ki bunun adı ‘thresh hold’ (saman tutan; Türkçesi “eşik”) idi. Yemek pişirme işlemi her zaman ateşin üzerine asılı durumdaki büyük bir kazanın içinde yapılıyordu. Her gün ateş yakılıyor ve kazana bir şeyler ilave ediliyordu.

Çoğu zaman sebze yeniyor, et pek bulunmuyordu.

Akşam yahni yenirse artıklar kazanda bırakılıyor, gece boyunca soğuyan yemek ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye devam ediliyordu. ‘Bezelye lapası sıcak, bezelye lapası soğuk, kazandaki bezelye lapası dokuz günlük’ (peas porridge hot, peas porridge cold, peas porridge in the pot nine days old) tekerlemesinin menşei budur. Bulaşık yıkanmazdı yani. Bazen domuz eti buluyorlar, o zaman çok seviniyorlardı. Eve ziyaretçi gelirse domuz etlerini asarak onlara gösteriş yapıyorlardı. Birisinin eve domuz eti getirmesi zenginlik işaretiydi.

Bu etten küçük bir parça keserek misafirleriyle oturup paylaşıyorlardı. Buna ‘yağ çiğnemek’ (chew the fat) adı veriliyordu. Parası olanlar kalay kurşun alaşımından yapılmış tabaklar alabiliyordu.

Asidi yüksek olanyiyecekler kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep oluyor, böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol açıyordu. Domatesler buna sık sık sebep olduğu için bunda sonraki yaklaşık 400 yıl boyunca domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü. Çoğu insanın kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabakları yoktu.

Onun yerine tahta tabaklar kullanıyorlardı. Çoğu zaman bu tabaklar bayatekmekten yapılıyordu. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman kullanılabiliyordu. Bunlar hiçbir zaman yıkanmadığı için, içinde kurtlar ve küfler oluşuyordu. Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanların ağızlarında ‘tabak ağzı’ (trench mouth) denen hastalık ortaya çıkıyordu. Ekmek itibara göre bölüşülüyordu. İşçiler yanık olan alt kabuğu, aile orta kısmı, misafirler de üst kabuğu alırdı. Bira ve viski içmek için kurşun kadehler kullanılıyordu. Bu bileşim insanları bazen birkaç gün şuursuz vaziyette tutabiliyordu. Yoldan geçen insanlar bunların öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık yapıyordu. Bunlar birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne yatırılıyor, aile etrafına toplanıp yiyip içerek uyanıp uyanmayacağına bakıyordu. Buna ‘uyanma’ nöbeti deniyordu. İngiltere eski ve küçük bir yerdi, insanlar ölülerini gömecek yer bulamamaya başlamıştı.

Bunun için mezarları kazıp tabutları çıkarıyor, kemikleri bir ‘kemik evi’ne götürüyor ve mezarı yeniden kullanıyorlardı. Tabutlar açıldığında her 25 tabutun birinde iç tarafta kazıntı izleri olduğu görüldü. Böylece insanların diri diri gömüldüğü ortaya çıktı. Buna çözüm olarak cesetlerin bileklerine bir ip bağlayıp bu ipi tabuttan dışarıya taşıyarak bir çana bağladılar. Bir kişi bütün gece boyu mezarlıkta oturup zili dinlerdi. Buna mezarlık nöbeti (graveyard shift) denirdi.

Bazıları zil sayesinde kurtulur (saved by the bell) bazıları da ‘ölü zilci’ (dead ringer) olurdu. Rahibelerin bile yüz ve ellerinden başka yerlerini yıkamaları kesin olarak yasaklanmıştı. Kastilya Kraliçesi İsabella bile 50 yıldan fazla süren hayatı boyunca iki kez banyo yapmıştı. Kirlilik âdeti Amerika’ya da bulaşmış, Pennsylvania ve Virginia eyaletlerinde ‘’banyo yapmayı yasaklayan’’ ya da belirli kısıtlamalar getiren kanunlar çıkarılmıştı.

Philadelphia’da ise kanunla bir ay içinde birden fazla banyo yapan insanlar cezaevine gönderiliyordu. Kısaca sıradan insanın sefil bir hayata, cehalete mahkûm bırakıldığı bir toplumdan bahsediyoruz. Üretim araçlarını özel mülkiyeti haline getiren az sayıda insan ise, toplumun geri kalanını ücretli işçi durumuna soktuğu kapitalizm isimli bir düzen kurmaktadır Londra’da.

Mülk sahibi sınıf olan şehirli sermaye sahiplerinin, ekonomik açıdan epeyce palazlandıktan sonra egemenliğini siyasal bir güçle taçlandırmasıdır. İngiliz zengin sınıfı denizaşırı coğrafyaları sömürgeleştirmekle ve talan etmekle kalmayıp kendi ülkesinin işçi sınıfının da kanını iliklerine dek emmiştir. “Üzerinde güneş batmayan” İngiliz imparatorluğu hummalı bir şekilde ve korkunç bir emek sömürüsü ile inşa edilmiştir. En kıymetli bakanlık Sömürge Bakanlığı’dır. 1900’lü yılların başlarında İngiltere’nin batı yakası ihtişamıyla göz kamaştırırken, doğu yakasında her gün biraz daha artan sayıda insan uçuruma itilmektedir. İngiliz burjuvazisi yüz binlerce insanı fiziksel varlığının son sınırlarına kadar çalıştırıp bunların ürettiği zenginliğe el koymakta ve onlara kendini asgari düzeyde yeniden üretme şansı bile vermemektedir.

Düşünün, Londra Metrosu yapılırken güneş yüzü görmeden orda doğup, yaşayıp, orda ölen insanlar olmuştur.Kâr hırsıyla gözü dönen burjuvazi, üstüne üstlük bu üreten sınıfı aşağılamakta, onu cahil ve değersiz bir yığın yerine koymaktadır. Doğu yakasında yaşamaya çalışan işçilerin durumu çok kötüdür. İnsanların en temel barınma haklarından bile yoksundurlar.

Kiralık ev yoktur, kiralık odalar daha doğrusu izbeler vardır. Bütün gün çalışan insanların kazançlarının en büyük bölümü haftalığı üç şilin olan bu odalara verilmektedir. Bu evlerde tuvalet, ısınma gibi olanaklar zaten bulunmamaktadır. İnsanlar bu ahıra benzeyen evlerde uzun yıllar kalır ve çoğu zaman ömürlerini de buralarda tamamlarlar. Domuz ahırlarına benzeyen yerlerde yaşayan ve çalışan insanlardan güzel düşünceler ve temizlik bekleyemezsin inancındadırlar, İngiliz hanımefendi ve beyefendileri. Bu hanımlar ve beyler, sefalet içinde yaşayan işçilerin sırtından geçinmekte ve onları pis, kaba bulup, hakir görmektedirler. İngiltere’de işçi sınıfı neredeyse fi ziksel olarak varlığını korumanın koşullarından bile mahrumdur. Büyük bir aile küçücük bir odada yaşamaya mahkûm edildiği arasında, uçurumun kenarında yaşamaktadırlar.

Yoğun sömürü koşullarından Madenlerde çok yüksek sıcaklıklarda her yaştan kadın erkek yan yana bir lokma ekmek için çalışmak zorunda kalır. Açlık ve yoksulluk, yanına başka bozuklukları ve zorunlulukları da alarak işçi sınıfının üstüne üstüne yürür. Sevgi ve saygı üzerinde inşa edilmiş olması gereken kadın erkek ilişkilerinde de bir yozlaşma, ahlâki çöküntü alır başını gider. Buna bir de yaşlılık, hastalık ve iş kazaları sonucunda ortaya çıkan başkasına muhtaçlık durumu eklenince, düşkünler evinde kalabilmek için verilen savaşı varın siz düşünün. Kapitalistlerin kâr hırsı uğruna yaşamın her anı hapishaneye çevrilir. Yaşamanın kahredici bir yük ve anlamsız bir eziyet haline geldiği bu durumdan ölerek kurtulmak isteyenlerin sayısı artmaktadır. Fakat insanlar yoksulluk ve sefalet uçurumunun dibinden intihar edip kurtulmak isterlerken bile özgür değillerdir. Mahkemeler yargılamakta ve “ölmeyi beceremeyip sağ kalma “suçu” işlediği tespit olunanlar hapsi boylamaktadır.

Adalet, hukuk ve yasalar, sermayenin çıkarına işlemektedir. İşçilerin hayatları birileri tarafından gasp edilmiş, yaşama haklarına tecavüz edilmiş ve ölme özgürlükleri bile ellerinden alınmıştır. Buna rağmen onları iki değnek gibi üzerinde oradan oraya sürükleyen bacaklarına dinlenme hakkı verilmeyecektir. Londra sokaklarındaki banklar evsiz ama bütün gün bir kapitalistin emrinde çalışmış bedenlerin uyuyup dinlenmesi için yapılmamıştır. Geceleri banklarda uyuması bile yasak olan bu insanlar her mevsim ölü gözleri, çökmekte olan bedenleriyle oradan oraya sürüklenip dururlar. Bir evin kapı aralığında uyumaya kalktıklarında yasaların gücü hemen devreye girer. Polis zoru derhal enselerinde biter ve gözlerinde uyku, çökmüş bedenlerini taşımaya çalışan insanlar için cezalar hiç zaman kaybetmez. İşçi sınıfı için burjuva adalet mekanizması çok hızlı çalışır. En kıymetli yemeği ekşimiş yulaf ezmesi olan ve yoksullar için inşa edilen barınaklara insanlar “çivi” demektedirler.

Bu “çivi”lerde kalmak öyle beleş falan da olmayıp bir bedeli vardır. Ya taş kırmaya ya da en iyi durumda bir hastanenin temizliğini yapmaya gitmek zorundadır insanlar. Yedikleri yemeğin ve yattıkları yatağın bedelini ödemeden oradan ayrılamazlar. Aksi halde bir daha asla, bir gecelik bile olsa, yoksullar evinden faydalanamazlar. Bu evler yoksul ve hastalıklı her yaştan işçinin en büyük umut kapılarından biridir. Bu zorlu yaşam, kendi dilini de yaratmıştır. Uykusuz olduğu halde banklarda yatması yasak olunca yürümek zorunda kalmaya “sancak taşıma”, aç kaldığında bedava yemek yiyebildiği yere “askı”, korkunç yataklarda yattığı, taş gibi ekmeğini yediği yoksullar evine de “çivi”der Londranın işçisi. Gölgesini satamadığı ağacı kesen kapitalist sistem kendi işleyişinin yarattığı sınırlara gelip dayandığında ortaya çıkan ekonomik bunalımlar zaten uçurumun kenarında yaşamakta olan bu insanları kitleler halinde uçurumdan aşağıya iter. Bir yanda inanılmaz bir bolluk, diğer yanda aklın sınırlarını zorlayan bir yoksulluk.

Böylesi dönemlerde özellikle erkek işçiler gözlerinin önünde eriyip yok olmakta olan karısı ve çocuklarına baktıkça derin bir moral çöküntü içine sürüklenirler. Erkeklerin düşünmeye başlaması yapmaması gereken bir şey, çünkü bu durumdaki erkekler genellikle hem karılarını hem de çocuklarını öldürürler. İşte bu tablo karşısında uygar ve çağdaş adı verilen bu dünyanın, insanın yararına olup olmadığını sormak gerekir. Uygarlık denen bu büyük dolandırıcılığın ve yapay parlaklığın etkisini matah bir şey zanneden dönemin bir kısım Osmanlı aydınları ise bizim insancıl düzenimizi yıkmak adına bilerek ya da bilmeyerek onların ekmeğine yağ sürmüşlerdir.

Oysa insanlığın düşmanı makineler, teknoloji, üretim araçları değildir; bunların çoğalttığı nimetlerin paylaşımını adaletsizce yapan zihniyetlerdir.

Fehmi Demirbağ

NELER SÖYLENDİ?
@
Fehmi DEMİRBAĞ

Fehmi DEMİRBAĞ

DİĞER YAZILARI ÇÖKÜŞ Neler Oldu Neler, Bir Bilseniz! Washington Portakal...Orda Kal! Ormanda Salgın Hastalık Var 5 ORMANDA SAĞLIKLI BESLENME -4- Ormanda Eğitim -3- Orman Düzeni -2- Orman 5’ten Büyüktür! O Rab Ki Kalemle Yazmayı Öğretti! Medeniyetsiz Miyiz? Yok Deve! Çocuk Edebiyatının Önemi (1) Tarihin En Büyük Terörizm Hareketi Bütün İnsanlık Tehdit Altında Noel yaklaşırken! En çok akıl nimetini israf ediyoruz! İşi sulandırmayalım lütfen! Bir medeniyetin olmazsa olmazları! Gençlerin dilini okuyabiliyor muyuz! Milli öğütüm iş başında! Endülüs'ü hatırlamak! Korku Masallarındaki Yamyamlar Madem kapanası okullar açıldı; Acilen milli çizgi film, milli edebiyat, milli oyuncak! Emperyalizmin ve cehaletin kıskacındaki milli eğitimimiz! Dikkat Dikkat! Geleceğe Mektup Tudors! Gerçekten Ay’a gidildi mi? Hayat iman ve cihad'dır! Eğitsel Araç Olarak Çizgi Romanın Önemi Sanatçılarınız kadar varsınız! Korku Masalları (2) Korku Masalları (1) Emperyalist Kelebekler (11) Üleştirelim ki eleştirilmeyelim! Emperyalist Kelebekler (10) Emperyalist Kelebekler (9) Emperyalist Kelebekler (8) Biz yaptık biz! Emperyalist Kelebekler (7) Emperyalist Kelebekler (6) Emperyalist Kelebekler (5) Emperyalist Kelebekler (4) Emperyalist Kelebekler (3) Gençlerin Çığlıkları Çarpıyor Tarihin Dehlizlerinden Suratlarımıza Emperyalist Kelebekler (2) Emperyalist Kelebekler -1 Her şer güzel olcek! Ramazan geldi hoş geldi! Taksim Putuna Tapınacakların İbadet Tarihi 1 Mayıs Çukurdayız; ipsiz sapsız adam çok! Olmak Ya Da Olmamak Hegemonlar diyor ki! Organize İşler Bunlar Başörtüsü farz mı olmalı, tarz mı? Yeni Zelanda Katliamı Ve Turkısh Dondurma Zor zamanlarda konuşmak bir sanattır! Millî Görüş 50 yaşında! Yakın Tarihi Anlamak İçin Bazı İsimleri Araştırınız Zenci Musa! Siz dâvâ nedir bilir misiniz? Şeytan İmparatorluğu ​İnsanlık tehdit altında! Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün olur Nasıl Bir Medeniyete Aitiz? (2) Nasıl bir medeniyete aitiz? -1 Dâvâm! Düşmanlarımızı iyi tanıyalım! Kültür Kuvvetleri Komutanlığı Cinsiyetçilik terörü! Uyumaya devam edecek misiniz? Noel Baba'yla Görüştüm Torunlarımıza da acımıyoruz! İnsanın Yaratılışı Noel Baba'ya Mevlid mi okutsak ne? Amerikan Vahşilerinin Gerçek Hikayesi Bozuk düzen! Sarıkamış! Yılın "haklılık ödülü" nü reis’in elinden aldık! Kasabanın şerifi acun efendinin psikopat master şefi mr. Papağan Son dakika! Noel’de... Ne elde var ne ayakta! Ayakta uyutuluyoruz! Cesaretiniz var mı gerçeklerle yüzleşmeye! Tırımtırak! Mavi dünyam benim, ömre bedeldir! Sinek Küçüktür Ama Mide Bulandırır İşi sulandırmayalım lütfen! Hızlı yaşa genç öl, cesedin yakışıklı olsun! Şükretmeyi bilmiyoruz! Bir Medeniyetin Olmazsa Olmazları Yıllardır tek başımıza yaptığımız mücadeleye destek göremeyen bizi son kertede haklı çıkarttı, devlet başkanımız... Eleştirelliştirdiklerimizden misiniz? Neden bu haldeyiz? Hakkının hakkı! Kişisel anayasam! Mütereddid kalmış eski bir mücahidin müteahhit oluncaya kadar ki müteaddit hikayesinden bir bölüm! Dile Düştük Memleket tımarhane! Eğitim Meselesi Hep Mesele Türk siyaseti nasıl işliyor? Big Brother Bizi Gözetliyor Gençlerin dilini okuyabiliyor muyuz? Atatürk'ü Anlamak Deistlere kızmayın, kendinize kızın! Sorgulayana Dünya Güzel Yalan Söylediğimizin Bile Farkında Değiliz 32 Mart Kapıda! Ne hapy türküm diyene, ayol! Kırılır Bir Gün Dönen Bütün Dişliler Ne mi yapmalıyız! Makus talih nasıl değiştirilir? Devlet, sen affetsen de Ben affetmiyorum! Çocuk nasıl yetiştirilir! Aile yapımız dağılırsa Bizi hiçbir şey toparlayamaz! Kapatın Okulları Da Dünyaya Huzur Gelsin! Aile Yapımız Dağılırsa Bizi Hiç Birşey Toparlayamaz! Ali dopu dep! Okullar Açılırken… Özetle Ahvalimiz Ölümsüzlük Yolunda (1) 12 Eylül' De 15 Yaşında Bir Çocuktum Anlamıyorum - Anlayamıyorum İyi İnsan Olmanın Kodları 17 Ağustos Depremi Neden herotürk! Kabile Devleti ​Gökten yağan yağmur değil! Korku Yazarı Bay X’le Görüştüm Eşeklik biz de kalsın! Bugün 15 Temmuz Bu hikayeyi çocuklarınızla da paylaşın! Uzayda hayat var! Mankurtlaştırmanın Amentüsü Seçimi, Matematiği Seven Millet Kazandı Vatandaştan Vatandaşa Bildiri Allah'tan başka ilah yok! İnsanlık Adına Yeni Genelge Yayınlandı Fenerbahçe cumhuriyeti'nde "tevhidî mukaddesatçılık" ve reisi anlamak! Tanımanızı istediğim biri var! Ne mutlu mutluyum diyene! Rüyet- i Hilal’den rüyet- i Nihat' a... Kudüs hak edenlerindir! Cezaevleri özelleştirilmeli mi? Tokat Valisi Recep Yazıcıoğlu’ndan Tokatlı vali Kemal Yurtnaç'a... Sakin Olun, Sinirlerinize Hakim Olun! ​Birbirimizi Düşman Görmek Ancak Düşmanlarımızı Sevindirir Taksim Putuna Tapınacakların İbadet Tarihi 1 Mayıs Ülen Eşşek Sıpaları Devresi yananlar servise lütfen! Tuhaf ama Türkiye... Türkiye'de çocuk olmak! Umre'ye Beleş Bir Yolculuk Yapmak İster Misiniz? Harflerden uygun olanları bir araya getirin başlığı siz yazın Washington portakal.. . orda kal! Carolin Artık Seni Sevmiyorum Maklubenin Ölümcül Sırrı Ali babanın bir çiftliği var! Fehminizm' de Dinde Güncelleme Konusu Ortadoğu’yu Anlamak Kültür kuvvetleri komutanlığından kamuoyuna önemle duyurulur! Izdırabı gül suyuna bastılar! Deistlik tehlikesine karşı ne yapıyoruz? Bipneliğin lüzumu yok! Numan Kurtulmuş Bey'le Görüştüm Doğumumdan önce: Genelkurmay başkanımızla görüştüm! Acun Ilıcalı Gerçeği O Rab ki kalemle yazmayı öğretti! Bir cahillik ettim! Aman ne İslamcıyız amma... Şeytan İmparatorluğu Teşekkürler reis! Bas git lan! Kaybedecek vakit yok! Midesi el verecek, yüreği yetecekler okusun bu yazımı! Arvalap adası yolcusu kalmasın! Uyuşturucu Konusuna Gireceğim Ortak Arıyorum Ucuz zeytin yemeyin. İçinde hilesi vardır Berkecan Yehova’nın şahitlerinden olmuş. Bizim Memed olmaz deme! Sirkeci garında neler oluyor! Karolin seni de seviyorum! Kanal İstanbul mu, kanalizasyon mu? Biz destan yazıyoruz, okur musun kardeşim? Bir masal anlat bana baba, içinde nikah olmasın! Yıl 2071 Wıshhh! Duydun mu gı; Gastamonu Türk Dünyası Kültür Başkenti Olmuş! Bir sorum var arkadaşlar! Aklını kiraya vermeyen, kardeşlerim! Birileri de hayatlarımızla ve hayallerimizle kumar oynamasın artık! Amerika’da Müslüman bir lider dua bekliyor! Mezarlıklar müdürlüğünde tanıdığı olan var mı? Dökülecek gözyaşımız kaldı mı? Reisle görüştüm! İnsanlığın alemi yok! Eğitebildiklerimizden misiniz? Siz hiç at sidiği içtiniz mi? Tam bağımsız ve Müslüman Türkiye! Son Eşeğin Ölümü Herotürk Süperman'a Karşı Kültür kuvvetleri komutanlığına atandım! Mr. Nosam ve Bay Trump Kudüs’te cenaze namazındalar... Ne biliyoruz ki? Rüyama kurşun girdi, annneee! Kudüs ve tüm kutsallarımız işgal altında! Bu mesaj kendisini arayanlara ithaf edilmiştir! Noel Yaklaşırken Amerika'dan mektup var! Reis, niçin rezevr para altın olsun dedi? Çığlıklara kulak veren yok! Yeniden Samsuna Ayak Basalım, Milli Mücadele Başlatalım Bak gardaş! Bak bacım! Müslüman kafaları batı şekillendiriyor... Öğretmenler günü kurtlu olmasın! Siz hiç bebek öldürdünüz mü? Ayla Seni Seviyorum Beyaz zenciler modern köleler! Fetullahın Rüyaları Naim Süleymanoğlu öldü de Sanki Biz Ölmeyeceğiz!
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA